-Aferiiin, bi cevap verseydin bari
Diye çıkıştı Deniz
-Sence verseydim ne derdim Deniz?
-Kesin evet derdin dee neyse
Onaylar gibi bi bakış attıktan sonra Rümeysa'ya döndüm.Bişey diyecek gibiydi.
-Rümeysa, Iyımısın birşey mi oldu?
-Şey.....
-??
-Uff, söylüyorum benim bi arkadaşım vardı, seni sev-
-Neğğ?! Allah'ım bayılıcam şimdi
-Bugün sana açılıcaktı hatta arkanda
Demesiyle kafamı çevirmem bir oldu. Kumral yeşil gözlü bir çocuktu.
-Adın Elif, değilmi?
Diyerek elini uzattı.
-Evet sen nerden biliyorsun?
-Ben bilirim.
Diyince side eye bakışı attım. Niye söylemek istemiyordu anlamıyordum.
-Söyle ne söyliceksen.
Elini çekti.
-Elif, Ben senden çok hoşlanıyorum-
Sözün devamını getirmeye kalmadan Met geldi, hayır hayır Mert şuan olmaz...Mert elini çocuğun omzuna koydu.
-Sen kimsin?
Dedi çocuk
-Ben mi?
Diyip çocuğun suratına bir tane yumruk salladı.
-Mert! Dursana napıyorsun!
Deyip ayağa kalktım. Mert'i tuttum.
-Bırak beni de öldüreyim şu çocuğu!
-Mert dur dedim!
-Söyle o zaman o mu benmi?!
-.....
-Elif cevap versene
Diyerek atladı çocuk
-Gel teklif edelim bak bakalım kimi kabul ediyor!
dedi Mert.
AYNI ANDA DİZ ÇÖKTÜLER!
-Napıyosunuz siz delirdinizmi! Daha ikinizide tanımıyorum, karakteriniz hakkında en ufak bi fikrim yok. Kalkın şimdi!
İkiside birbirlerine baktılar. Mert aşırı sinirli görünüyordu.
-Sen ne yaparsan yap benim olucaksın
Deyip gitti Mert.
-Sen öyle san
Diyerek arkasından söylendi çocuk.
-Sen bana baksana daha adını bilmiyorum hangi yüzle bunu-
Elini ağzıma koydu. Susturmaya çalışıyordu beni.
-Osman..
Elini ağzımdan çekti.
-Memnun oldum.
-Bende
Dedi ve gitti.
Offf diye sıkılgsn bi ifadeyle kızların yanına oturdum.
-Aaa annem arıyor
Dedi Deniz?
Annesiyle konuşması
-Deniz nerdesin?
-Okuldayım anne
-Gelmeyecek misin
-Gelicem arkadaşlarla oturuyorduk. Biraz gecikebilirim.
Diyerek telefonu kapadı. Deniz'in ailesi herşeye izin veriyordu. Sıkmıyorlardı. Rahattı bu yüzden.
Saate baktım 18.15'ti.
-Kızlar evlere dağılsak iyi olur daha otobüs bekleyeceğiz.
Herkes toparlanıp kalkmaya başladı. Otobüs durağına giderken karşımıza Mert çıktı. Elinde bir buket ve kalpi kırmızı bi kutu vardı.
-Naber Elif?
-İyi sen?
-Bende iyiyim bak bunları sana aldım:)
-Rüşvet gibi birşey mi bu seni seçmen için?
-Hediye desek daha uygun olur. :))
Ah hayır, gülünce gamzeleri çıkıyordu ve ben buna düşüyordum.
Buketi ve kutuyu bana verdi.
-Kendine iyi bak.
Deyip gitti.
-Elif şanslı, kızsın aslında
-Harbiden ha bi günde 2 deli
-Ha-ha-ha çok komik.
Dedim.
Otobüs durağına geldiğimizde kutunun içindeki şeyleri merak etmeye başladık
-Elif hediyeyi açsana çok merak ettim.
-Valla bende merak ettim açıyorum
Diyerek açtım.
Kutunun içinden kalpli Pandora yüzük vardı birsürü de gül.(Temsili görsel)
Bu çok güzeldi. Birde yanında not vardı.
Bu yüzüğü ölene kadar takmanı istiyorum herzaman beni hatırlatmalı. Sen benimsin her zamanda benim olacaksın. Seni kimseye kaptırmam. Korkma sakın.Seni çok seviyorum, bu hediye sana sevgimin bir parçasıydı. Seni ölene kadar sevicem.
Seni çok seven Mert....
Notu beğenmiştim. Zaten onu seviyordum bu çabaları boşaydı ama en azından karakterlerini öğrenmek istiyordum. Onları biraz daha tanımam gerekliydi..