3. bölüm

41 3 23
                                    

Gözlerimi açtığımda gördüğüm şey koskocaman bir karanlıktı ve sanırım ellerim bağlıydı .

Ne olmuştu diye düşünürken birinin başıma bir şeyle vurduğunu hatırladım.

-Kimse yok mu!

Diye bağırdım ama boşunaydı kimse duyamazdı, duysa bile duymazdan gelirdi. Tam o sırada odaya pat diye bir adam girdi.

- Sonunda uyandın söyle bakalım küçük hanım sen kimsin ve burada ne arıyorsun.

Adam garip bir şekilde burada olmamdan rahatsız gibiydi. Sanırım bu otelde çok garip işler dönüyordu.

- Asıl sen kimsin ve neden benim elimi bağladın.

Dedim sakince . Onu sinir etmeye çalışacaktım. Büyük ihtimalle bir şeyler gizliyordu ve ben bunu öğrenmeliydim.

- Şu anda tutsak olan biz değil sensin . Şimdi tekrar soruyorum burada ne arıyorsun asker misin, polis misin , nesin?

- Hiçbiri değilim avukatım ben.

Dedim . Söylemem de sorun yoktu zaten havanın karanlık olmasından anladığım kadarıyla akşam olmuştu ve eminim ki Eylül çoktan birilerine haber vermişti.

- Demek avukatsın . Peki burda ne işin var , birine mi çalışıyorsun?

- Hayır kimseye çalışmıyorum . Ben sadece kendime çalışırım.

Dedim ve bağlanmamış olan ayaklarımla adama tekme attım. Ayağımı bağlamadığına pişman olucaktı.Biz de boş değildik zamanında tekvando dersine gitmiştik.

Adam acı içinde bağırırken  bir kez daha tekme attım  adam tam üstüme doğru ilerleyip tokat atıcaktıki  içeri biri , hatta birileri girdi.Alpay ve yanında üç kişi olmak üzere odaya daldılar.

- Sen kim oluyorsun da bu kıza tokat atmaya yelteniyirsun or*spu çocuğu!

Diye bağırdı ve neredeyse üstüne atladı adamın. Bu sırada içlerinden biri ellerimi çözmüştü.

- Teşekkür ederim.

Dedim ve adama doğru ilerledim.Alpay adamı yerde tekmeliyordu .Biraz da ben tekmeledim. Ardından Alpay arkadaşlarına başıyla işaret verdi ve adamı almalarını söyledi.Sonra beni kolumdan tutup kendine çekti;

- Sen ne yaptığını sanıyorsun burada Mira ya başına bir şey gelseydi !

Diye bağırdı.

- Sakin ol , ayrıca ne işin var senin burda nerden öğrendin burada olduğumu.

- Sen sabahtan beri kayıp olduğun için Eylül babama söylemiş,babamda bana söyledi. Ayrıca konuyu değistirme bu adam ben yanındayken sana dokunamaz teline bile dokunamaz Mira ama ya biraz daha geç gelseydim ha o zaman nolucaktı?

- Ama olmadı? Biraz sakinleşirmisin müvekkilimin kocası için kanıt bulmaya gelmiştim ben nereden biliyim.

- Bu gece bende kalıyorsun , kalıyorsunuz evet bu adamı yakaladık ama arkadaşları hala dışarda sizi bulabilirler.

- Gerekmez.

- Hayır gerekir , inadı bırak artık biz gelmeseydin ölmüş bile olabilirdin . Şimdi itiraz istemiyorum geliyorsun arabama biniyorsun ve benim evime gidiyoruz .

Dedi. Bunun üstüne bir şey diyemedim haklıydı. Onunla birlikte arabaya doğru ilerledik.

Arabaya bindiğimizde Eylül;

- Mira başına bir şey geldi diye çok korktum , iyi misin , bir şeyin var mı?

Diye sordu. Hiç cevap vericek halim yoktu o yüzden sorusunu geçiştirdim.

- İyiyim Eylül sonra konuşuruz olur mu?

Eylül anlayışla baktı ve sustu. Tam o sırada dikiz aynasından Alpay'la gözlerimiz kesişti.  Uzun süre bakıştıktan sonra sonunda gözlerini kaçıran o oldu.


Alpay'ın evine gelmiştik bize nerde kalacağımızı gösterdi. Aç olup olmadığımızı sordu. Hepimiz çok yorgunduk bu yüzden uyumak için odalara dağıldık.

Alpay'ın ağzından

Mira ya bir şey olucak diye çok korkmuştum daha dün tanıdığım kız için niye bu kadar endişelenmiştim. Bilmiyordum. Ardayla Ahmeti ,adamı sorgulamaları için  yanına göndermiştim ben burada kalıcaktım .

Odaya girdiğmde pencereden yıldızlara baktım. Hiç bir yıldız onun gözleri kadar parlak değildi. Tam o sırada bir yıldız kaydı.Kuyruklu yıldız. İçimden bir dilek diledim. Bende aynı bu kuyruklu yıldız gibi kendi kuyruklu yıldızımı diledim. Onu diledim...

Mira' nın ağzından

Uyuyamıyordum. Başım çok acıyordu. Mutfağa gitmeye karar verdim. Mutfağa gitttiğimde Alpay ı su içerken gördüm.

- Yıldız iyi misin bir şey mi oldu?

- Önemli bir şey değil, sadece kafama darbe yediğim için başım acıyor . Bu yüzden uyuyamadım.

- Neden söylemedin . Şu bir bakıyım önemli bir şey var mı.

Gelip başıma bakmaya başladı çok güzel kokuyordu. Dikkatli bir şekilde bakarken bir anda sesi yükseldi;

- Mira bu ne! Resmen kanamış sen bize hiç bir şey söylemiyorsun . Çabuk hazırlan hastaneye baktırmaya gidiyoruz.

Tam hastane gerekmez diyordum ki lafımı kesip;

- Gerekir Mira.

Dedi ve beni yavaşça arabaya doğru sürükledi.

Arabaya bindiğimizde konuşmuyordu sadece önüne bakıyordu. Bir anada arabanın içinde telefon sesi yükseldi. Alpay'ın telefonu çalıyordu.Gecenin ikisinde. Telefonu açtı;

" Efendim"

Dedi. Karşı taraf konuştu, konuştu ve en sonunda Alpay;

" Tamam her şeyi tamamlayın iki güne."

Dedi ve kapattı telefonu. Bu haber onu sinirlendirmişti.


Hastaneye vardığımızda yarama baktılar . Çok büyük bir darbe olmadığını ama iyi ki pansuman yaptırmaya geldiğimizi söyledi.

Hastaneden çıktık.

- Gördün mü bak, ben sana dedim bir şeyim yok diye

- Olabilir Yıldız ne olur nolmaz geldik işte iyi ki de geldik.

Dedi.Arabaya bindik ve yola koyulduk. Beş on dakika sonra buranın Alpay'ın evinin orası olmadığını anlamıştım.

- Nereye gidiyoruz?

- Askeriyeye. Ufak bir işim var hemen yapıp gideceğiz. Sorun olur mu ,sen iyi misin?

- İyiyim . Gidebiliriz.

Dedim. Ve yola devam ettik.

Askeriye vardığımızda;

- Arabadan inme Yıldız ben hemen geleceğim.

Dedi . Başımı salladım. Tabiiki inicektim. Arabadan uzaklaştığında hemen bende indim. Güzel bir yerdi dolaşmaya başladım . Arka bahçeye gittiğimde asıl manzara oradaydı.

Burdan tüm şehir görünüyordu ve yıldızlar hiç olmadığı kadar parlaktı.

Ben tam hayranlıkla manzaraya bakarken arkamdan biri geldi .

Ve yanıma oturdu.

Evet bir bölümün daha sonuna geldik umarım beğenirsiniz. Sizce Mira' nın yanına oturan kim? Alpay telefonda ne konunuştu? Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum hoşçakalınn🎀


MiralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin