Giriş.

37 6 1
                                    

1999'31 Mart.

"Sanırım geliyor" Elini karnında tutan Nigar endişeli gözlerle kocasına bakıyordu.
Kocası oflaz bu hayatta ki en Ruhsuz insanlardan biriydi nigarla evlenme sebebi ise onun neşesine aşık olmasıydı ama zamanla onun neşesini de aldı.

"Sakin ol."dedi oflaz hiç heyecan yapmiyordu aksine oğlu doğacağı için çok gururluydu.

Evin kıdemli çalışanı İmran abla elinde ki doğum çantasıyla paytak paytak yürüyerek içeri girdi. "Arabayı hazır ettiler oğlum haydi."

Oflaz çantayı alarak merdivenleri indi ve İmran ablada nigarın elinden tutarak onu arabaya kadar götürdü.

Hava olduğundan da güneşliydi.
Nigar gökyüzüne baktı.
"Bizim oğlumuz da evimize güneş gibi doğacak ve böyle içimizi ısıtacak."dedi İmran abla ona gülümsedi ve arabaya binmesine yardım etti.

Ameliyathaneye girdiklerinde Nigar'ın sancıları artmış canı da bir hayli yanmaya başlamıştı.
Doktor geldikten sonra oflaza eşinin elini tutmasını söyledi ve oflaz Nigar'ın elini tutup "Hadi, oğlumuz geliyor hadi."diyerek nigara gülümsedi.
Nigar onun gülümsemesinden güç alarak oğullarını doğurdu ve küçük bebeğin aĝlaması ile sanki kıyametler kopmuştu cama vuran dolu sesleri ve onun gücünde gelen şimşek sesleri herkesin korkmasına sebep olmuştu.
Nigar'ın yüzü düşmüştü ama yine de gülümseyerek evladına bakmaya devam etti.

  ~~*****************~~

Günümüz.

     "Kes lan eline almış bir tane tepsiyi ben buranın şefiyim diyor gerizekali seni şef yapanda beyin aramak lazım armut kafalı."

Bugün 3. İş reddini yiyen Kansu duygularına hakim olmak ve güçlü kalmak için bir kaldırım kenarına oturdu ve ellerini alnına götürerek derin derin nefes almaya başladı.

"Of ne yapacağım ben, şimdiye kadar İş bulmuş olmam lâzımdı bu ay kitap parası falan annemden çok para istedim yüzsüz gibi yine gidemem."

Saçları çalı süpürgesini andıran kansunun yanına 5,6 yaşlarında küçük bir çocuk geldi ve omzundan dürtükledi elinde küçük kırmızı bir balon vardı.

"Abla sen palyaço musun?"

Kansu yanına gelen çocuğa ve ardından elinde ki balona bakıp gülümsedi.

"Yoo, ne palyaçosu ben, ben şeyim."
İçinden konuştu.
"Neyim lan ben hah şansız bahtsiz estetiksiz çelimsiz bir yeni çeri askeri."

Kansu içinden konuşurken çocuk balonu kansuya uzattı ve elini tuttu.

"Anneannem, seni çağırıyor gelmezsen saçından çekerim."

Kansu şaşkın gözlerle çocuğa bakıp balonu aldı ve elinden tutup saçları beyaz ve topuz yapılı olan kadının yanına gittiler kadın buna hangi çöplükten çıkmış dercesine baktı ama iyi niyetli bir kadın olduğu ortadaydı maşallah süphanallah nazar değmesin amin.

Kansuya oturması için eliyle bankı işaret etti ve gülümsedi.

"Torunuma bakacak birini arıyorum o şef'e seni red etmesini ben söyledim çünkü senin çok güvenilir biri olduğunu öğrendim."

Kansu etrafa bakındı ardından kadına döndü acaba bana büyü mü yaptı falan dercesine.

"Anlamadım yani ben sizin yüzünüzden mi bir anda reddedildim."

Kadın kendinden emin bir şekilde gülümsedi.

"Evet ama benim sana vereceğim maaş oranın iki katı."

Hemen kansunun aklında arabalar, makyajlar kıyafetler berildi hayal kuruyor garibim ne yapsın işte.

"Neden beni bu kadar çok istiyorsunuz?"

Kadın omuzlarını dikleştirdi ve bakışlarını torununa çevirip konuştu.

"Annen, bana çok iyiliği dokundu hatta bu küçük haylazın böyle iyi olmasının sebebi de annen o yüzden kızım."

Kansu gülümsedi ve annesinin de adını duyunca bu kadına güvenebileceğini anlayıp gülümsedi.

"Peki ama bu iş mevzusunda annemin haberi olmasa ben ona ek ders kütüphane vesaire diyerek idare etmeyi düşünüyordum çünkü."

Kadın kansuya el uzattı.

"Hay hay, bu ara da kamelya ben."

Kansu gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve elini uzattı.

"Kansu bende."

Kadın elini nazikçe sıkıp ayağa kalktı.

"Yarın akşam gel başla seni dorayla bekliyor olacağız."

Kadın numarasının olduğu bir kartı uzattı ve gülümseyip küçük çocukla uzaklaştı.

"Neyse en azından çok yorulacağım bir iş olmayacak alt tarafı çocuk bakacağım yani ne kadar kötü olabilir ki?"

Kansu her şeyin toz pembe olduğu hayalleriyle birlikte ağır ağır ilerlerken gizli aşkından gelen mesaja baktı.

"Burada hava çok kötü, o yüzden sana yazamadım."

Kansunun gizli aşkı yurtdışında yaşıyordu ve ona hiç ummadığı anlarda ya utandıracak ya da kızdıracak mesajlar atıyordu ama bu normal bir mesaj olunca Kansu bile şaşırdı.

"Bir şey olmaz bende bir çocukla konuşuyordum bana balon verdi hatta."
Adlı mesajını yollayarak gizli aşkını sinir etmeyi başardı.

"Anlamadım, ne balonu ne çocuğu?"

Kansu aha naneleri toplayıp yiyemedik bakışı atarak hızlı hızlı yazdı.

"İşte tatlı sarışın bir çocuk maviş maviş de gözleri vardı."

"Demek çok tatlıydı çocuk?"

Kansu gülerek ekrana baktı ve saçlarını utangaç bir edayla savurdu.

"Evet hemde çok tatlıydı hatta yarın onların evine gideceğim."

Telefonu cebine koydu ve otobüsün geldiğini görünce koşarak bindi ve cam kenarına oturup hiç görmediği imkansız aşkını düşünüp derin derin nefesler alıp verdi.

Kansu otobüsten inince arkadaşı ayçayı görünce koşarak yanına gitti ve heyecanlı heyecanlı sarıldı Bayadır görmediği için oturdular ve kaç saat sohbet ettiklerini tahmin etmek bile istemezsiniz.

Kansu eve gittiğinde saat 21.00'dı ve annesi işte babası da uyuyordu.
Telefonunu şarja taktı ve hello kittyli pijamalarını giyip ocaktaki makarnadan kocaman bir tabağa doldurup yemeye başladı.

En sevdiği çizgi film oynadığı için zamanın su gibi akıp geçtiğini fark etmemişti ve saatin 00.00 olduğunu görünce telefonu açtı telaşla.

"Oğuz şimdi benim kafamı kırsa haklı."diyerek ekrana düşen bildirime baktı.

K.a;oguzsalbirsenfoni 00:00
*bir yeni sesli mesajınız var*

Eveettt, ikinci kurgumla ve çok dram eklemeyeceğim kurgumla tekrar buradayım (bunu tutuyorum çünkü elimde şuan) öhöm neyse aşkolişkolikolar ben çakma Adlı Oğuz ve kansuyu çok sevdim siz de çok seveceksiniz eminim çok çok öpüldünüz.🪄

3.ŞahısHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin