4.BÖLÜM

41 4 2
                                    

HAYIR!GÖRMÜŞTÜM ORADAYDI,KARŞIMDAYDI...

Anlık bir kırılma sesiyle uyandım. Kızlara baktım ama ikiside burda yoktu,sanırım sesi çıkaran onlardan biriydi. Tekrar kafamı uyandığım yastığıma koyup uyumaya çalıştığımda anlık bir çığlık sesi duydum ve yattığım yerden kaltım. Sesin geldiği bölgeye titrek adımlarımla ilerledim. Önüme çıkan tüm kapılara baktım ama kimse yoktu sanırım bipulunduğum katın bir altından geliyordu. Adımlarımı merdivenlere yönelitip alt kata inmeye başladım. Alt kata indiğimde tekrar sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım ama ses bir kere ve sanırım son kez duyulmuştu. Sesin nereden geldiğini bulamamıştım. Arkamı döneceğim sırada saçlarımın diplerinde sıcak bir nefes hissettim,arkamı dönmek istedim ama yapamadım. Ama burada da böylece duramazdım bir anlığına arkamı döndüğümde arkamda kimsecikler yoktu! Kendi etrafımda dolanıp birilerinin olup olmadığına baktım ama kimse yoktu. Korkuyla üst kata çıktım ve odama girdim Adaline ve Jessica yatakta uyuyordular. Kendi kendime delirip delirmediğimi sorguladım, evet kesinlikle deliriyorum! Kızların yanına yaklaşıp uyandırmak istedim ama öyle derin uyuyorlardıki,uyandırmak istemedim. Muhtemelen rüya görmüştüm. Komodinin üzerindeki saate baktığımda saat 05.21'di. Hava hâla karanlıktı,yatağa girip tekrar uyumaya çalıştım kendimi çokta zorlamadım ve uykuya daldım...

                                          °¤°
"Günaydın!"diye bir ses duydum.Gözlerimi zoraki bir şekilde araladığımda sesin Adaline'den geldiğini anladım. Zoraki bir şekilde yataktan doğrulup belimi yatağın başına yasladım ve Adaline'ye bakmaya başladım kafamı sola çevirip Jessica'nında yatakta olmadığını gördüm.
"Adaline,Jessica nerede?"
"Aşağıda,beraber kahvaltıyı hazırladık ve seni çağırmak için buraya geldim."
"Beni neden uyandırmadınız?"
"Çok derin uyuyordunuz,rahatsız etmek istemedik."
"Tamam o zaman sen in ben üzerimi değiştirip geliyorum."
Uzanıp yanımda duran komodinin üzerindeki telefonumu alıp saate baktım saat 09.02'di.Kalkıp üzerime siyah bir Sweetshirt ve siyah bir tayt giydim.
Merdivenleri inip mutfağa geçtim ve bir sandalye çekip oturdum. Aslında kafamda birçok soru vardı;Dün gece onların birşey duyup duymadıkları,çığlık atıp atmadıkları ve birinin kapıyı çalıp çalamdıkları!
"Bayan Lalin!"Jessica'nın sesiyle düşüncelerimden ilkirerek ayrıldım. Kafamı kaldırıp ona baktığımda sorar gözlerle bana baktı,sanki bir şeyler anlamaya çalışıyordu. Ağzımda bir şeyler geveleyerek"kahve yaptınızmı?"dedim. Soran gözlerle bakmaya bu sefer Adaline'de katıldı.
"Kahvaltıda kahve?"
"Evet nolmuş,o zaman çay yapalım."
"Çay mı?"
"Aaa sizede bişey beyendiremiyorum!"
İkiside benim bu çıkışmama kahkahalarla karşılık verirken dayanamayıp bende onlara katıldım. Beraber kahvaltımızı yapıp evden çıktık. Adaline ve Jessica'yı evlerine bıraktım ve bende Cafe'ye geçtim. Cafe'ye geçip masaları ve sandalyeleri dışarı çıkardım. Hemen içeri geçtim ve arkamdan iki gencin içeriye girdiğini gördüm. Seri bir şekilde kahve makinelerini çalıştırdım.
"Pardon,iki tane Mocha alabilirmiyiz?"
"Tabii iki dakikaya hazır!"
Hemen iki tane Mocha hazırlamaya başladım.
"Buyrun efendim Mocha'larınız!"
"Teşekkürler"
Kahveleri servis ettikten sonra ardından bir kadının içeri geldiğini gördüm ve ben daha kahve tezgahının yanına yaklaşmadan"Pardon bir cappuccino alabili miyim?"dedi.
Başımla onaylayarak tezgaha ulaştım ve cappuccino'yu hazırlamaya başladım. Cappuccino'yuda servis ettikten sonra içeriye bir başkasının girdiğini gördüm ve bana yaklaşıp"Merhaba ben Bayan Lalin ile konuşacaktımda adreste burası yazıyordu"
"Merhaba Lalin benim,nasıl yardımcı olabilirim?"
"İlan için gelmiştim,size sosyal medya üzerinden yazmıştım."
"Aa evet unutmuşum,buyrun siz şöyle geçin ben birazdan geliyorum."Gelen kişiyi uzaktan süzdüm ve herhangi bir tehlike arz etmiyordu. Kumral düz saçlı,kumral tenli,yeşil gözlü fakat benim gözlerim kadar çekici bir gözü yoktu!
1.70 boylarında,fazla orata kilolu gayet fit olan birisiydi.
Ona doğru yürümeye başladım ve"Siz, Martin'di deyilmi?"
"Evet ben Martin, Martin Luther."
"Memnun oldum."
Elinde bir takım kağıtlar vardı büyük ihtimal iş içindi. Elindeki kağıtları bana uzattığında duzüncelerim yalnış çıkmamıştı. 24 yaşındaydı,yüksek lisansı vardı. Tüm evrakları inceledim ve onu alamamam için bir sebep yoktu sicilin'de. Mardin'e dönüp;
"İşe alınmanda bir olumsuzluk bulmuyorum işe alındın Bay Martin!"el sıkışıp birbirimizi onayladık.
"Ne zaman başlayabilirim?"
"İstersen bugün başlayabilirsin!"
"Olur,hemen başlarım ne yapmam gerekiyor?"
"Sana ben sadece bazılarını anlatacağım diğerlerini sana diğer iki arkadaş anlatacaktır!"
"Diğer iki arkadaş?"
"Evet, sen haricinde iki çalışanım daha var Jessica ve Adaline"
Beni başıyla onaylayınca bulunduğumuz masadan kalkıp ona kahve makinesinin nasıl çalıştıracağını ve kahvelerin yerini gösterdim. Bugünlük ben kahveleri hazırladım Martin ise servis yaptı. Farklı bir müşteri için bir kahve hazırlarken içeriye William ve yanında o akşam baloda gördüğüm arkadaşları vardı. Tam vaktiydi ben ona o gece bana ne olduğunu sormak için evine gittiğimde evinde bulamamıştım hatta evi bile boşaltmıştı. Elime bir not defteri ve kalem alıp yalandan onları görmemiş gibi yanlarından geçip farklı bir masanın kahve siparişlerini almaya gittim. Tam alıyordumki arkamdan bir ses duydum "Hanfendi,bir bakar mısınız?" Kesinlikle bu o pis yaratığın sesiydi. Hemen olduğum masadaki siparişleri hızlıca alıp"Tabiki,hemen geliyorum!" dedim. Arkamı dönüp beşlinin olduğu masaya gittiğimde beşliyi görüp yalandan tebessüm ettim.
"Buyrun,ne içersiniz?"
"Neler var"
"Hepsini sayfamı'mı istiyorsunuz?"
"Evet"
Üzerimde olan kahve önlüğünün cebinden bir defter çıkartıp ona uzattım o defterin içinde tüm yürler mevcuttu.
"Ben sade,normal bir kahve alayım."dedi Bay maviş lakaplı Tichard.
"Bende bir Latte alayım."dedi Danial
Beatriss ve Cristina ise"Bizde birer cappuccino alalım"dedi herkes ne içmek istediğini belirtirken William dedinlen yaratık hala bir seçimde bulunmamıştı.
"Siz ne içmeye karar verdiniz mi?"
"Pek birşey içmek istemiyorum,Su alabilirim."
"Peki hemen hazırlıyorum."
Hepsinin ismini hatırlamam bir mucizeyi çünkü çok fazla görüşmediğim insanların isimlerini hafızamda tutmam zordu.
Hemen Martin'in yanına gidip aldığım siparişleri hazırlayarak ona hangi masaya gitmesini söyleyip gönderdim. Son olarak buzdolabın'dan soğuk bir Su şişesi alarak beşli'nin olduğu yöne ilerledim.
Verdikleri siparişleri maslarının üzerine bırakarak ayrılacaktım ki aklımda dönen soruların tekini William ve diğerlerine yönelttim.
"O gece ne oldu?"
"Hangi gece ?"
"Benimle dalgamı geçiyor sunuz?"
"Hangi konuda?"
"Balo gecesi olanlar?"
"Evet,sen sızmıştın seni evine Cristina bıraktı "
"Ondan mı bahsediyorum ben!"
"Neyden bahsettiğinizi anlamıyoruz Bayan Lalin!"dedi sarışın yavşak! Allah aşkına bunlar benimle kafamı buluyor.
"Neden taşıdınız?"
"Nerden?"
Alanyadan tövbe tövbe ben kötü konuşturuyor gerizekalı!
"Benim karşımdaki daire sizindi bildiğim kadarıyla,neden taşıdınız?"
"Öyle uygun gördüm,sizin için bir mahsuru mu vardı?"
Herkes bıyık altından kıkırdarken ben bu adamı boğmak istedim. Geber pis goril!
Elimdekiler'i bırakıp tekrar tezgaha yöneldim. İçeriye Adaline ve Jessica aynı anda girince derin bir nefes aldım ve onların yanına geçtim.
"Evet kızlar bu günlük benden bu kadar gerisi sizde,ben odama geçip sizlerin bilgilerinizi dosyalarıma aktaracağım ki bu biraz uzun sürecek size iyi işler dilerim."Arkamı dönüp son kez beşli guruba baktım ki onlarda bana bakıyordu. Tekrar önüme dönerek son analizleri yapmak için odama girdim. Jessica,Adaline ve Martin'in tüm bilgilerini önce dosya üzerinden inceleyip sonra bilgisayara geçirecektim fakat gördüğüm bir dosya sertçe yutkunmamı sağladı. Buda neyin nesidir böyle. Cidden böyle bişey olamaz değilmi?

°¤°
Günaydın Amerikan Halkı!
Yeni bir güne kızlarla beraber başlamıştım. Jessica ve Adaline kahvaltıyı hazırlarken bende soğuk bir duş almaya odama geçtim. Dolaptan siyah,dekoltesi fazla belli olmayan dizimin bir karış üzerinde biten yazlık bir elbise çıkardım. Ve hemen bayoyo geçip duş aldım. Üstümü giyinip saçımı güzelce tarayıp aşağı indim. Düşündüğüm gibi kızlar kahvaltıları hazırlamış beni masada bekliyorlardı. Hemen kendime bir sandalye çekip oturdum ve kızlarla sohpet ederek kahvaltı yaptık. Adaline ve Jessica'ya buradan herhangi bir oda seçip eşyalarını yerleştirmelerini söyledim.Bugünde hep beraber benim beş kişinin rahatça sığacağı  yatağımda yatmıştık.
Kızlara bir teklifte bulunup hep beraber dışarı çıktık. Amerika'da gezilecek çok yer vardı. Sabahtan akşama kadar gezip tozduk. İlk durak olarak Amareikada , ‘The Strip’ adı verilen, neon ışıklarla bezenmiş, lüks kumarhaneler, oteller, partiler, restoranlar ve barları bulabileceğiniz yerle sınırlı diyebiliriz. Özellikle sadece gece hayatı ve eğlence için Las Vegas’ı ziyaret ediyorsanız, mümkün olduğunca The Strip bölgesine yakın bir yerde konakladığınızdan da emin olun. The Stripte'ki restoranlardan birine girip güzel bir menü sipariş verdik. Pek iştahım olmadığı için menü den fazla bir şey sipariş etmemiştim. Hesabı ödedikten sonra biraz kıyı köşelerde yürüdük.

                                              °¤°
Atıştırmalık şeyler hazırlayıp salona geçtik UYUMSUZ serimizi izlemeye devam ettik. Tam en heyecanlı bölüme gelmişken zil çaldı ve ücümde irkilerek birbirimize baktık. Filme o kadar odaklanmıştıkki ne olup bittiği hakkında bir fikrimiz yoktu. Doğrulup kapıya doğru yöneldim.
"Hey! Lalin bizi bekle kapıda kimin olduğunu bilmiyoruz!" arkamdan hızlı adımlarla Adaline ve Jessica yaklaşıyordu. Kapı deliğinden baktığımda William denilen yaratık duruyordu. Delikten uzaklaşıp derince bir nefes aldım kızlar bana merakla bakarken;
William dedim.
Kapıyı açtım ve ona burada ne işin var gibi göz devirdim. İzin almadan içeri girdi ve biz üç kız hayretler içinde pis yaratığın ardından bakıyorduk. Bu yaratık mıydı bizi bu kadar korkutan?

William'ın peşinden bizde içeri ağır adımlarla ilerledik. Tekli koltuğa geçip arkasına yaslandı ve ifadesiz gözlerle bize baktı. Hayatımda gördüğüm en saçma insanlardan biriydi,beni kaçıran da oy... Bir dakika ben ne dedim,o muydu beni kaçıran?

Bizde önündeki tekli koltuklara oturduk. William konuşmaya başladı;
"Bayan Lalin şuan sizin yüz ifadesinden anlıyorum ki benim hakkımda pekte iyi düşünceleriniz yok."Aynen öyle devam et bakışı atıp sessizce onu dinlemeye devam ettik.
"

Ve kaçırıldığınız gece evet ben sizi kaçırdım."bu cümlesiyle
Adaline ve Jessica anında bana dönüp sorar gözlerle bana baktılar.
"Yani beni kaçıran sendin öylemi yanlış anlamıyorum?"
"Evet,tam olarak doğru anladınız."
"Peki kaçırmanızdaki amaç neydi?"
"Tabi siz o sırada atprkasi dönük bir şekilde çalılıklara yürüyordunuz arkanızı hiç gördünüzmü?"
"Hayır,ama bunun ile sizin söylediğinizin ne alakası var?"
"Beklediğim cevaptı,ben size rahatsızlık vermeyeyim iyi geceler." Deyip hemen kapıya doğru yöneldi.
"Bir dakika ya siz buraya o zaman sadece kızı kaçırdığınızı söylemek için mi geldiniz?"Diye hemen Jessica ayaklanır William'ın kolundan kavradı.
Tam bu sırada William gözlerime derince baktı ve kolunu Jessica'dan kurtarıp hızlı adımlarla villayı terk etti. Şakamı bu ikidir ölüler gibi gelip gitmesi? Bende hızlı adımlarla odama geçip kapıyı üzerime kilitledim. Kızlar hemen kapıya dayandı ve ikiside bir ağızdan;
"Lalin,kapıyı açar mısın!" diye haykırıyorlardı.
"Kızlar lütfen sabah konuşalım,ben iyiyim hadi size iyi geceler."gayet sakin bir ses tonu ile konuştum ama yinede ifadem pek sakin olduğumu söyleyemez idi. Annemin ben İstanbul'da ikien bir sözü zihnimde yankılandı...
Kendine dikkat et orada sana zarar vermek isteyen o kadar kişi olacakki sen hiç ama hiç birini tanımayacaksın bunlar senin en ücra köşelerine bile sığınabilirler. Baban zamanında çoğu ailenin canını yaktı,dikkat et. Sen kimseyi tanımayacaksın ve evet onlar senin her adımını ezbere bilecekler. Orada dikkatli olki bende burada dikkat çekmeyeyim.
Annem herşeyi biliyordu ama ne bildiğini bilmiyorum Babamın ne yaptığını bilmiyorum. Peki annemin sürekli bana her cümlesinin bitimindeki dikkatli ol mesajı ne idi?

    SIRLAR İLE YENİ BİR GÜNE HAZIRMIYIZ AMERİKAN HALKI,İYİ GECELER DİLERİM...

~SAKLI MİRAS ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin