4

545 65 33
                                    

İyi okumalar 💕

📖📖📖📖

Odama taşıdığım poşetleri tek tek açarken yüzümdeki gülümsemeyi kontrol edemiyordum.

Poşetlerden bir tanesinin içerisinde yağmurdan az da olsa nasibini alarak ıslanmış kıyafetler bulunurken, diğerlerinde de diş fırçası ve Jilet türevi bir kaç bakım malzemesi, ayakkabı, kaban ve yine bir kaç tane pijama takımı bulunuyordu.

Görüntüsünün sertliğine zıt yumuşacık bir kalbi vardı bu adamın. Şu yaptığıyla hayatım boyunca tanıştığım en düşünceli insan olabilirdi.
Benim hiç aklıma gelmeyen şeyi düşünüp bunun için nadiren indiği şehre inmesi aldıklarından daha çok mutlu etmişti beni.
Belki abartıyordum ama ben istemeden benim için bir şeyleri düşünen insan sayısı olduça azdı.
Abim ve Beyza her konuda yardımcı olup ellerinden geleni yapsalar bile aramızda binlerce kilometre varken tam anlamıyla yanımda olmaları mümkün değildi.

Onları çok özlemiştim..

Aklımda hep geriye attığım bir konu da buydu. Ben buraya geldikten sonra abimlere ne olduğu hakkında hiçbir şey bilmemek kokutucuydu...

Düşüncelerimin depresifleşmesine izin vermeden bu konuyu zihnimin gerilerine göndererek ana odaklandım.

Poşetleri açarken yatağın üzerine gelişi güzel koyduğum kıyafetleri alarak ıslak taraflarını sıcak kalorifere serip diğer eşyaları da odadaki küçük dolaba yerleştirmeye başladım.

İşim bittiğinde mutfaktaki yemeği hatırlayıp koştur koştur aşağıya inmiştim.

Kuzgun henüz salona inmemişti, bu yüzden o gelene kadar sofrayı kurmak için mutfağa girip kolları sıvadım.

Önce yemeğin sıcaklığını kontrol ederek soğumadığından emin oldum, ardından tabaklara bölüp salondaki masaya götürerek düzgün bir şekilde yerleştirdim.
Sıra salataya geldiğinde aynı şekilde tabaklara koyup tekrar masaya götürdüm.

En son ekmek ve içecek kalmıştı.
Burada buz dolabı yoktu, buz dolabına gerek de yoktu açıkçası.
Metal kapılı, kiler gibi dar bir odaya dolapta saklanması gereken yiyecekler koyulmuştu ve buzdolabından farklı değildi.

Kenarıdaki havalandırmalar dışarıdaki soğuğu verimli bir şekilde bu odada tutuyor doğal bir koruma yöntemi oluşturuyordu.
Ayrıca bu kilerin mutfakta olması yemek hazırlarken oldukça da kullanışlıydı..

Tek sıkıntı şimdi de olduğu gibi kapısını açtığımız anda buz gibi havanın yüzüme vurmasıydı.

Soğuğa fazla maruz kalmamak için seri bir şekilde kenardaki portakal suyunu alıp kapıyı hızlıca kapattım.

Oymalı, tahtadan tepsinin üzerine iki bardak, meyve suyunu ve ekmek kutusundaki ekmekleri koyarak yeniden salona döndüm.

Ben bardakları masaya dizdiğim esnada aşağıya inen Kuzgun'un gözleri masada dolanmış ardından da  beni bulmuştu.
Suratında ilk defa şaşkın bir ifade görmüştüm.
Zaten fazla yüzünde kalmayıp kısa sürede bu ifadeyi suratından silmişti.

Merdivenin sonuna ulaşıp sakin adımlarla masaya gelerek sandalyesini çekip oturdu.
Gözleri hala masadaki yemekleri süzse de eline kaşığı almış ve çoktan yemeğe daldırmıştı.

Bardaklara elimdeki portakallı meyve suyunu doldururken bir yandan da çaktırmadan tepkisini süzüyordum.
Ağzına götürdüğü yemeği çiğnerken ifadesiz yüzünden beğenip beğenmediğini anlayamamıştım, yemeye devam ettiğine göre kötü değildi heralde.

Hikaye B×B (Ara Verildi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin