5

554 69 11
                                    

İyi okumalar 💕

📖📖📖📖📖📖

Doğru mu duymuştum.

Bana ilk defa adımla seslenen bu adam aynı zamanda bana iş de teklif ediyordu.

Ağzımı açıp bir şey söyleyecekken ne söyleyeceğimi bilmeyip tekrar kapattım.

"Alt katta marangozhanem var, boyama yapan biri olursa işlerime daha iyi odaklanırım." dedi, yeterince şaşırmamışım gibi.

Hiç alt kata indiğini görmemiştim. Daha doğrusu aşağıda bir kat daha olduğunu bile bilmiyordum çünkü merdiven yoktu!
Onu da geçtim, marangoz muydu?

Aslında ona bir meslek yazmamıştım (ailesinden kalan bir zenginliği vardı) ama böyle yavaş akan bir dünyada işsiz olması çok can sıkıcı olurdu. Bu yüzden sevinmedim değil.

Ve.. Sanırım benimle en uzun konuştuğu zaman tam şu andı..

Sert ve gergin bakışlarını hala üzerimde tutan Kuzgun benden bir cevap beklerken ne demem gerektiğini kafamda toparlamaya çalışıyordum.

"Ben.." " Becerebilir miyim bilmiyorum."

İstiyordum.
Onunla çalışmak (ve kalmak) benim için çok daha avantajlıydı. Her bakımdan..
Eve geri dönme yolum ondaydı. Dönemesem bile kendi yazdığım karakter ile yaşamak ve çalışmak, hiç bilmediğim dünyada hiç bilmediğim insanlarla çalışmaktan çok daha iyiydi tabii ki.
Ama onun tarafından ikna edilmeye ihtiyacım vardı. Her ne kadar onunla çalışmak istesem de daha önce hiç yapmadığım bir işi elime yüzüme bulaştırmaya korkuyordum.

Kuzgun da bunu anlamış olacak ki rahat bir şekilde geriye yaslanıp gözlerini tereddütlü yüz ifademde dolaştırdı.

"Ben sana yardımcı olurum. Ne iş yapsan bir öğrenme süreci olacak. Daha önce yanıma çırak almayı düşünmedim ama senden garip bir şekilde rahatsız değilim. Benimle çalışman ikimiz için de yararlı olur." dedi.

Çok haklıydı..
Kuzgun böyle uzun uzun konuşarak ikna etmeye çalıştığında en zor işi bile yaparım gibi hissediyordum.
Aslında garip geliyordu. İnsanlardan uzak duran bir adam yanında kalmam için ikna etmeye çalışıyor ve iş teklif ediyordu. (Ayrıca düşündüğümün aksine diksiyonu oldukça iyiydi..)

Beni uzak durduğu diğer insanlardan farklı bir yere koyması gururumu okşamıyor da değildi..

"Peki, sizinle çalışmak benim için de rahatlatıcı olur."

Kafasını sallayarak onayladı beni.
Konu bittiği için tekrardan sessizliğe gömüleceğimizi sansam da Kuzgun bugün beni şaşırtmayı bayağı bir sevmişti anlaşılan.

"Buralardan değilsin." diyerek önündeki sehpaya çevirdi dalgın bakışlarını.

"Bilmiyorum. Zihnimde çok boşluk var. "
Sesim sıkıntılıydı. O bu sıkıntının hafızamı kaybettiğim için olduğunu düşünecekti ama aslında zihnimi ele geçiren 'neden?' ve 'nasıl?' soruları beni daraltıyordu.

Kısa bir bakış atıp gözlerini yeniden sehpaya çevirdi.
Kafasının içinde benim hakkımda neler döndüğünü çok merak ediyordum.

Geçen bir kaç dakikanın ardından ayağa kalktığında koluma dokundu.

" Atölyeyi göstereyim." diyerek dış kapıya adımladığında sakince onu takip ettim.

Önce evin yan tarafına dolandık ardından da dolandığımız yerdeki metal kapının önünde durarak Kuzgun'un açmasını bekledim.

Cebinden çıkardığı anahtarı kilide sokan İri beden açılan kapının önünden çekilip önce bana yol verdi.

Önümdeki karanlık merdivenleri inmeden önce de kenardaki düğmeyi kaldırarak etrafı aydınlatmıştı.

Gıcırtıllar eşliğinde tahta merdivenleri inerken arkamdan gelen adım seslerini de duyabiliyordum.

Merdivenin sonuna gelip etrafa göz attığımda tahmin ettiğimin aksine oldukça ferah bir alanla karşılaşmıştım.

Direkt büyük bir alana inen merdivenin tam karşısında uzun ve genişçe bir masa vardı.
Etraftaki tahta çıtalar ve onlardan yapılmış bir çok farklı eşya bulunurken aynı zamanda değişik aletler de odanın belli yerlerine yine belirli aralıklarla koyulmuş değişik bir düzen oluşturmuşlardı.

Odanın basık görünmesini engelleyen yegane şeylerden biri de tavana yakın duvar boyunca devam eden ince pencerelerdi.

Duvarın yerin üstünde kalan kısmınlarının hepsini cam yaptırmıştı ama açılabilir bir tarzda değildi. Sadece dört kösede de açılabilir küçük bir kısım vardı ve muhtemelen sıcak havalarda veya yağmur olmadığı zamanlarda hava alması içindi.

Hemen merdivenin yanında arkamda kalan tarafta iki tane kapı vardı. Onun dışında oda yapılmamış ve alan olabildiğince geniş kullanılmıştı.

"Nasıl?"

Arkamdaki merdivende durup odayı incelememi bekleyen Kuzgun'a dönüp gülümsedim.

"Oldukça güzel. Birkaç bitki koysak ve duvarları renklendirsek çok eğlenceli ve güzel olur bence. Duvarlara da raf yaparak küçük saksılar ve yaptığın küçük işleri dizebilirsin. Burası sandığımdan daha genişmiş, çok eğlenceli bir çalışma alanı yaratabilir hiç sıkılmadan çalışırız böylece."

Heyecanıma engel olamadan hızlı hızlı konuşurken gözlerimi odada gezdiriyor ara ara ellerimi çırpıyordum.

Kuzgun yanıma inerek ellerini cebine koyup benimle beraber odada gezdirdi gözlerini.

" İki gün sonra şehre beraber ineriz, ihtiyacımız olan şeylere bakarız. Temizlik zamanı genelde evde durmam, sen de benimle gelir kimseyle muhatap olmak zorunda kalmazsın. O zamana kadar da tam olarak neler eksik kontrol etmiş oluruz. Kişisel bir ihtiyacın varsa çekinmeden söyle."

Yüzüme bakmadan konuşurken birazcık utanmış görünüyordu ama bu benim kuruntum da olabilirdi. (neyden utanacaktı ki? )

Bakışlarım yüzünde yer edinmişken kocaman gülümseyerek onayladım onu. Gözlerimin parladığında yemin edebilirdim.

Şehri çok merak ediyordum. İnsanların giyimi, evler, dükkanlar, satılan şeyler.. Bana burası hakkında ipuçları verebilirdi. Bir yere ayak uydurmak için o yeri tanımak lazımdı en nihayetinde..

Ayrıca yanımda Kuzgun varken daha rahat gezebilirdim. Oldukça güvende hissettiren bir aurası vardı.

Gittikçe enerjim yerine geliyordu. (Bunun sebebi de Kuzgun'un uzun cümleler kurması ve bana karşı yardımsever olması olabilirdi tabii.)

Daha fazla orada kalmayıp yukarı çıkarken aklıma gelen fikirleri hiç susmadan ona anlatıp başını şişirmeye başladım.

Neyse ki bundan rahatsız gibi görünmüyordu..

📖📖📖📖📖

Kısa bölüm oldu bu aralar pek yazasım yok. Dönem dönem yaşıyorum bunu inş geçecek.

Hata varsa affola
Okuduğunuz için teşekkürler.💕

Hikaye B×B (Ara Verildi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin