6.Bölüm

510 50 49
                                    

Doktorla konuşmuştuk, ve taburcu olmuştum zaten iyiydim, birkaç yerim çizilmişti ve bayılmıştım. Yine de bir vitamin hap'ı verdiler. Vitamin düşüklüğüm varmış ama almayacaktım, ne gerek vardı ki.
"Aras nereye gidiyorsun ya, ben yorgunum eve gidiyorum."
"Aras!"
"Heeyy!"
Sonunda dönüp bakabilmişti.
"İlaçlarını alacağım."
"Hayır, gerek yok."
"Alacağım sus."
"İçmem ki banane."
"Öyle de bir içersin ki."
"İçmeyeceğim." Dedim rahat bir şekilde.
"Zorla içiremezsin, hem de eve gidince içecegimi nerden biliyorsun."
"Seninle geliyorum."
"Ne?"
"Annenler tek kalmanı istemiyor, yine bayılırsın diye."
"Off iyiyim ben git işine gücüne."
Ne yani benimle kalacak değildi, tabiki.
"Sus ve yürü."
Çocuğu gibi davranmaktan vazgeçebilirmiydi artık?
Zorla ilaçları aldıktan sonra eve gittik, içeri girmemesi için zorlasam da, benden güçlü olduğu için ittirip içeriye girmişti.
"Ayı!"
"Sus, manyak! Ne kadar konuştun gelene kadar ya? Ben kaç cümle kurdun sayamadım çünkü."
"Gelme o zaman evime! İnatçı ayı."
"Senin için buradayım, geveze kadın!"
"Ben miyim geveze be? Hiç de konuşmadım bir kere."
Kollarımı birbirine doladım ve ona sinir bozucu bakışlarla baktım, o kadar sinirlendirmiştim ki. Aslında çok da konuşmamıştım neydi bu sinir be!
"Ayısın işte ayııı!"
"Tam olarak 3 saniyen var, kaç yoksa elimden kurtulamazsın kadın!"
Koşarak odaya gittim, nereye saklanacaktım off kahretsin!
Dolap! Hemen dolaba girip kapağı kapatmıştım. Odama gelmişti, gülmüştü ve gitmişti. Bir 10 dakika sonra çıkmıştım üzerimi değiştirmiş, geceliklerimi giymiş, odayı toplamıştım, ve Aras'ın duvardaki resimlerini sökmüştüm, Ama bir dakika Aras içeri geldiğinde gülmüştü, ve gitmişti. Yoksa.. fotografları gördü, kahretsin hayır ya. Ona aşık olduğumu düşünecek. Aşıktım, ama bilmemeliydi off! Aslında baya bir acıkmıştım da. İçeriye doğru resimleri görmesini umursamadan gittim. Gördüğüm manzara ile ufak bir şok geçirmiştim. Nasıl yani Aras yemek mi hazırlıyordu?
"Neye şaşırdın?"
"Yemek yapmana."
"Yapamazmıyım?"
"Yaparsın da ne bileyim, sen ve yemek? Yemek ve sen? Yan yana getiremiyorum da."
Daha ne kadar bilmediğim özelliği vardı bu çocuğun?
"Evde genelde tek olduğum için yemek yapmayı öğrendim."
"Annen?"
Annem genelde yurt dışında. Yılda 1 kez belki görüşüyoruz onda da yarım saat annem dediğime bakma, tanımıyorum bile ben doğduktan sonra bir süre yanımda kalmış sonra bir yetimhaneye bırakıp gitmiş."
"Ne? Neden peki yani, neden yapmış ki bunu?"
"Bilmiyorum ve umurumda değil, ne yaparsa yapsın."
"Ne umurunda ki?"
"Efendim?"
Elindeki patates'i doğramayı bırakıp, bana döndü. O kadar açtım ki şuan önüne dönüp hızlıca yemeği yapması için dua edebilirdim,  bende yemek yapabilsem yapardım ama bilmiyordum ki.
"Şuan o kadar açsın ki beni yersin diye korkuyorum, o mideni sustur."
Omuz silktim, ve içeriye gidip televizyonu açtım, en azından birşeyler izlersem açlığım biraz da olsa giderdi. Televizyon izleyeyim demiştim, izlemez olaydım, full yemek reklamları,yemek kanalları neydi bu şimdi ya? En son televizyonu bırakıp Aras'a baktım patatesli çorba yapmıştı, ve salata yapmıştı. Hemen gittim ve oturdum az kalsın sandalye devriliyordu.
"Sakin Alena! Düşeceksin."
"Birşey olmaz şuan cidden çok açım oturmazsan yemeğe senden başlayacağım."
"Beni mi yiyeceksin?"
"Yiyeceğim."
"İster misin?"
"Evet. Ne! hayır tabiki."
Gözüm yemekte olduğundan ne dediğimi bilmeden evet demiştim. Off rezil olmuştum yine ve yine.
"Bana bu kadar hayran olduğunun farkında değildim."
Omuz silktim.
"Hayran değilim, ama yakışıklısın. O yüzden fotoğraflardan bahsediyorsan-"
"Sus Alena ve yemeğini ye."
"Sen yemeyecek misin?"
Yiyecekse de ben yemeye başlamıştım.
"Yemeyeceğim, ben yedim."
"Peki sen bilirsin, sen kaybettin bu güzel yemekleri."
"Güzel mi?"
"Hımm bilemiyorum, orta şekerli."
"Hımm yalan konuşma bence obur kadın."
Gülümsedim ve yemeği yemeye devam ettim.
"Yemekten sonra zorla ilaçları içirmişti, en sevmediğim şeydi ilaçlar. Sık hasta olurdum ama ilaç içmezdim kendim atlatmaya çalışır ve daha kötü olurdum, bir şekilde hallederdim ama. Ona kendi odamı vermek istesemde kabul etmeyip içeride yatmak istemişti. Ben de oda da kalmak istemediğimden,diğer koltukta yatacaktım. Ona bir örtü ve yastık vermiştim. Kendime de almıştım. Genelde koltukta yatardım.
Bu yüzden yatmak istemiştim, nasıl anladığı beni ilgilendirmezdi. Sonrasında kulaklığımı alıp müzik dinlemeye başladım o ise karşı koltukta uzanıyordu, ve telefona bakınıyordu, uykusu yok gibiydi. Ne yapıyordu telefonda acaba. O yasa dışı dövüş yaptığıyla alakalı olabilir miydi? Bilmiyordum. O olayı unutmamıştım, fakat fazla ilgilenmekte istemiyordum. Birine söylemek gibi bir amacım yoktu. Bilemiyordum. Şarkı dinleyerek gözümü kapattım, ki birisi koluma dokununca irkildim. Ve kulaklığı çıkardım.
"Korktum ya öyle yavaş gelinir mi? Ne var?"
"Ne dinliyorsun?"
"Bunu mu merak ettin?"
"Evet."
"Al işte konuşmuyorum, konuşma diye sen demedin mi?"
O sırada hemen kulaklığı aldı ve kulağına taktı.
"Güzel şarkı, sevdim."
"Ver kulaklığımı!"
"Vermeyeceğim, sen çok dinledin."
"Ver dedim!"
Ayağa kalktım ve Aras'ı kovalamaya başladım. Komiktik, o benle uğraşmayı seviyordu, ben onla uğraşmayı seviyordum. Aras evden çıktığında hemen peşinden gittim. Umarım anahtarı almıştı. Bahçeye çıktığımda onun çimenlerde oturduğunu gördüm. Yanına gittim. Kulaklık kulağında değildi.
"Ne düşünüyorsun, bakalım Aras efendi?"
Bana baktı, güldü ve oturmamı işaret etti. Yanına bağdaş kurup oturduğumda Aras sessizliği böldü.
"Şanslısın Alena hemde çok."
"Ne? Ne konuda şanslıyım?"
"Annen seni seviyor, babanda öyle."
Sessiz kaldım. Babası hakkında hiç birşey bilmiyordum.
"Annen'i affettin mi?"
"Ne için?"
"Seni yetimhaneye bıraktığı için yani istersen söyleme sen bilir-"
Sözümü kesti.
"Affettim, Aslında affettim değil, ben ona hiç bir zaman kırılmadım."
"Nasıl? Ama seni yetimhaneye bıraktı."
"Beni sevmeyen birine zorla kendimi sevdiremem Alena, bu yüzden kırılmadım."
"Seni sevmediğine nasıl bu kadar eminsin?"
"Sevse yetimhaneye niye bırakır ki, kendi öz oğlunu?"
Haklıydı. Bir şey diyemedim. Ama bazı zorluklar yüzünden de bırakmış olabilirdi. Ama oğlunu sonra yine bulurdu, konuşurdu onunla.
"Baban?"
Derin bir nefes verdi.
"Babam.. Hiç tanımadım ben doğmadan önce, annemle evlenip bir süre yaşadıktan sonra ölmüş, yani baba olacağını bile öğrenmeden. Belki beni severdi, bilmiyorum."
"Belkide. Nasıl birisi teselli edilir, bilmiyorum ama-"
"Teselliye gerek yok Alena. Ben üzülmüyorum. Umursamıyorum diyebiliriz." Güldü.
Kötü kötü baktığımda geriye doğru gitti.
"Ne? Ne var? Ne bakıyorsun?"
"Anahtarı aldığını söyle çünkü gerçekten şuan donmak üzereyim Aras."
"Lan ben anahtar almadım. Herşeyi benden beklemesen mi sende?"
"Ya bir anahtar alıcaktın, onu da beceremedin yuh ama sana, donucaz şimdi."
"Sana güvenmedim ve tabiki aldım, Alena."
"Ya Allah cezanı versin Aras, donacağım sandım bu soğukta."
Hemen anahtarı aldım ve koşarak eve girdim. Aras arkamdan gülerek geliyordu..
Aras'ın hayatı gerçekten kötü.
Sizce Aras'ın babası nasıl öldü? Yorum yazmayı unutmayınn! Devamı 25 oy'daa.
⭐💗😻





Gecenin Bize LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin