BÖLÜM 6: Kendimi kaybediyorum

8 2 0
                                    

O gün yurtta bütün gün Jack'i düşündüm. Onu görünce vücudumun içinin cayır cayır yandığını hissediyorum. Adını koyamadığım bir şey var. Ahh.. dur.. saçmalama Lora. Aşık falan değilim...

Ertesi gün okulda Jack ile beraber dersleri büyük bir ilgi ve alaka ile dinliyorduk. İlk kez bir okul gününden bu kadar verim alıyorum doğrusu. Jack ile soruları tartışıyor, hocaya sorular soruyorduk. Sonra zil çaldı.

"Jack, ben lavaboya gidip geliyorum."

"Tamam."

Lavaboya gittim, koridora çıktığımda jennifer'in grubundan Lena beni bekliyordu. Beni görünce şöyle söyledi:

"Lora.. Jennifer sana karşı yaptığı hatadan dolayı özür dilemek istiyor. Bunun için seni bodrum katındaki depoda bekliyor."

"Size inanmıyorum. Kesin bu da sizin saçma planlarınızdan biri. Özür dilemek isteyen burda veya sınıfta da dileyebilir. Neden bodrum?"

"Çünkü sana özel bir hediye almış ve sürprizi var. Burada herkesin içinde olmazmış. Oraya bekliyor seni. Lütfen en kısa zamanda gel hadi. Seni bekliyoruz."

"İyi tamam."

Ona hiç güvenmiyorum ama gideceğim. Umarım başıma bir şey gelmez.

Bodrum katına indiğimde çok üşüdüm, burası çok soğuk. Bir o kadar da korkuyordum. Depo nerede... Neredeee, neredeee.. Hah! İşte orada. Hemen gideyim.

Depoya girdiğimde kızları gördüm, Jennifer bana gülümseyerek bakıyordu. Elinde de bir hediye paketi vardı. Tamam, şimdi inanmıştım.

"Lora, senden özür dilemek için sana böyle bir hediye aldım. Şu sandalyeye otur lütfen. Gözlerini kapatacağız."

"Eminsin değil mi, hediye sadece."

"Ah.. evet.. otur."

Baya tırmıştım ama elinde hediye paketi var işte. Neyse oturalım bakalım.

Oturduğumda kızlar gözlerimi bağladı, ellerime kutuyu tutuşturdular. Her şey normal gidiyordu ama sonra el ve ayaklarımın bağlandığını hissettim. Kutuyu elimden fırlattım ve çığlık atacakken ağzımı bantladılar. KAHRETSİN! NE KADAR DA SAFIM! BU KADARINI DA YAPMAZSIN BE JENNİFER!

"Senin yüzünden disiplin cezası aldım. Babam müdüre yalvarmasa okuldan atılıyordum. Bu suçum sicilime işlendi. Seni öldürmediğime dua et."

Ona cevap bile veremiyorum ki.. ağzım bantlı. Sonra birden sesler kesildi, kapıyı kilitleme seslerini duydum son olarak. Bu şerefsizler beni depoya kilitlediler. Kurtul kurtulabilirsen. Bir dakika..Bu koku da ne... Hayır... Gaz sızıntısı... Bedenim uyuşuyor. Nefes alamıyorum. O sırada bir şey kulağıma fısıldadı:

"Loraa... Looraa.. burada öleceksiiin."

Bir bu sesler eksikti zaten. O kadar korkmuştum ki ağzım bantlı iken ne kadar çığlık atabilirsem o kadar çığlık atmaya çalışıyordum. Kendimi yavaş yavaş kaybediyordum...

***

Uyandığımda hastane odasındaydım. Başımda Jack vardı. Ne oluyor lan, neresi burası, ben buraya nasıl geldim...

"Ahh.. prenses.. uyandın mı? Senin için çok korktum."

"Jack.. ben..."

"Şşş.. kendini yorma. Her şeyi biliyorum. Senin sınıfa henüz gelmediğini fark edince bakmaya çıktım ve  Lena'nın peşinden aşağı indiğini gördüm. Gizlice takip ettim. Sana olan her şeyi biliyorum. Özür dilerim, seni kurtarmak için geç kaldım çünkü kızları müdüre götürüp okuldan attırdım. Suçlarını inkar edemediler çünkü kamera kayıtları vardı.. bunu düşünememişler. Merak etme, sonsuza dek kurtuldun onlardan."

Ben de mutlu bir şekilde gözlerimi devirdim. Demek okuldan atılmışlar... Demek Jack beni takip etmiş... Demek Jack beni kurtarmış... HAYATIMIN EN KÖTÜ VE EN GÜZEL GÜNÜ...


GİZEMLİ OKULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin