Ben gelmişem hoş gelmişem esldlepsşepe
Araya giren uzun zamandan dolayı herkesten çok özür dilerim önce sağlığımla verdiğim ara zamanla uzayarak sınav senem derken uzun bir araya sebep oldu. Belki de böyle olması gerekiyordu çünkü ara verdiğim dönem boyunca kitabı yazamadım, yaklaşamadım içimden gelmedi. Demekki zamanı değilmiş ancak şimdi geri geldim.
Yeni bölümlerimizle kaldığımız yerden devam 🤍
Ee anlatın bakalım neler yapıyorsunuz?
Bölümleri emek vererek yazıyorum sizden de tek bir isteğim var beğenir ve düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok çok mutlu olurum🥹
Keyifli Okumalar:')
"Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır."
Dostoyevski4.BÖLÜM
"SİYAHLARIN ÇOCUĞU"
Mavi Gri - Altüst OlmuşumGözlerimiz bu sefer dudaklarımızda takılı kaldığında kendime kızmaya başlamıştım. İki de bir aynı yere bakıp duramazdım, olamazdı, yapmamalıydım. Çok kötüydü bu, izni yoktu, olsa bile ben yaşamadığım bu şeyi şu an içinde yaşamak isteyip istemediğimi bilmiyordum. Başını alnıma yasladığında derin bir nefes aldı.
"Yapabilirsin," söylediği kelimeyle şaşırdım. Kendimi ona bıraktım, olacaklardan kaçmadım. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama sessizliğe bürünen ortamı yine onun sesi bozdu. "Korktuğun her şeyle yüzleşebilir, kaçtığın bütün gerçeklerle savaşabilirsin Atlas." Duyduğum cümleler bir gerçeği de yüzüme çarptı. Cem Adrian eşliğiyle kurduğum hayal o kadar gerçek hissettirmişti ki yalan olacağı aklımın ucundan dahi geçmemişti.
Ne ara kapattığımı fark etmediğim gözlerimi açmaya zorladığımda yine kaçmak istedim. Her seferinde kaçan ben yine ve yine kaçmayı diledim. Sanki kaçarsam biter hissettim, kaçarsam yaşanmaz diye düşündüm. Yaşandı, yaşanıyor ve ben kaçamıyorum. Çabaladığım her zamanın bir kayıp olduğunu bildiğim için o adımı kaçmak için değil dansa devam etmek için attım.
Gözlerim kapalıydı, hayaller yoktu, kokusu her geçen saniye mest ediyordu. Belkide kaçamamamın sebebi oydu. Onun varlığı başlı başına bana bir sınırdı. O varken bazı şeyler yoktu. O benim gizli yönüm gibiydi. Vardı ama yoktu. Şimdi de onu tanıdıkça gizli yönüm ortaya çıkıyordu, belkide asıl sevgim.
Onu öptüğümü düşünmek bile kalbimin ritmini olduğundan kat be kart artırıyorken duygularımı aşk diye betimlemem bir şeyleri kendi içimde kabul etmem demekti. Ruhu paramparça olan çocuk yıllardır aradığı sevgiyi buldu gibiydi ve bu sevgiyi yasaklayan çocuk için bir kural ihlaliydi.
Kurallar beni koruyordu, öyle sanardım çünkü. Eğer kendime koyduğum kurallar olmasaydı güvende olmayacaktım, hissedemeyecektim. Her ne kadar güven yaşam denilen harabeme ev sahipliği yapmasada ufacık bir umuda tutunmuştum. Alıp verdiğim nefeslerin arasında sıkışmış durumdaydım. Lilya başını koyduğu alnımdan sevgisiz çocuğa sesleniyordu. Gözlerimi zor bela açtığımda ise bana bakan gözlerine denk düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA
Novela JuvenilLaviniam, kalbim... Bizi ayıran en gerçekti ölüm. Canice ölümdü onu benden ayıran. Peki neden hatırlamıyorum gerçekleri? Neden öldüğünü bulamıyorum? O kadar severken nasıl öldürdüm onu? Sevgi için çırpınırken bulduğum sevgiyi nasıl öldürdüm? Neden...