Kalbinle yaptığın herşey birgün sana misliyle geri döner. Ne ekersen onu biçersin misali.Arkadaşına gerçeği itiraf etmesine rağmen bir türlü içi rahat etmeyen Reis gergindi. Sebebini bilmediği sıkıntıyla otele döndüğünde kız ortalarda görünmüyordu. Oyalanmadan odasına çıkarken koridorda kol kola girmiş bir çifte gözü ilişti. Sarmaş dolaş bu çifttin yüzlerine bile bakmadan açtığı kapıyla birlikte içeri daldı. Üzerindeki montu koltuğa fırlattığı gibi yatağına uzandığın da tavanı izliyordu. İçindeki derin boşluktan kaçıyor yalnızlığını sindirmeye çalışıyordu. İlk evliliği onda derin izler bırakıp biterken ikincisi de tam bir baş belasıydı. Cansu'yu düşünmek bir kenara dursun onunla bir gelecek planlamak işkence gibi geliyordu.
Öte yandan" Salak herif.!" diye homurdanıyordu. Recep ne ara Cansu'ya tutulmuş ve canı kadar sevdiği arkadaşı düğününe gelmeyecek kadar gözünü karartmıştı. Recep onun için kıymetliydi. Kadınlara güveni yıllar önce tükenen biri için şimdi bir başka kadın için kimseden vazgeçmek istemeyen Reis bir şekilde bu işten sıyrılmak istiyordu. Can yakmadan ve canı sıkılmadan sınırları korunmalıydı.
Duvarları demirden ve sarsılmaz iradeye sahip olduğunu düşünen bu adam bir zamanlar delice sevmişti. Şimdi de aşkıyla yüceltip, kanat taktığı kadını hatırlıyordu. Selin'i. Kalbini vermişti. Bir zamanlar en değerlisi, geçmişi geleceği kısaca herşeyiydi. Ve ruhuna ilmek ilmek işlediği o kadının en mahrem yerine dayadığı silahı da hatırlıyordu. Nasıl yapabilmişti. Gözü dönmüş hırsına yenik düşmüştü. Emzikteki bebeğini bile düşünmeden o silahı çekmiş ve o namlunun önüne canını hiçe sayarak geçen adamın tam kasıklarına sıkmıştı.
Karısını onun gibi sevmiş olması, sevgi fısıltılarıyla öpüp sarması ve onun dokunduğu bedene onunda sahip olması çıldırtıyordu.
En çok buna dayanamamıştı. Ona yetmemiş miydi? Yetinememiş miydi! Daha nasıl sevmesi gerekliydi ki dünya başına yıkılmıştı. Midesi bulanıp öğürmeye başlamış duyduğu acıyla kıvranmıştı.Beyninin yanması ellerinin titreyişi ve sinir kriziyle yaptığı hata gözlerinin önünden gitmiyordu. Hersey saniyeler içinde olup bitmişti Niyeti öldürmekti ama duyguları ağır basıp sadece yaralamıştı. Geçmişin izlerinden sıyrılmak için gözlerini kapatıp zihnini susturmaya çalışırken kapı vuruldu.
Gir kapı açık.".diye seslendi gözlerini açmadan." Sehpanın üzerine bırakırsanız sevinirim."Söylediği kahvenin geldiğini düşünen Reis uzanmaya devam ederken " Şey benim odada sular gelmiyor. Sende duş alabilir miyim?" diyen Cansu'yla gözlerini araladı. Elinde bornozla karşısında duruyor ve yanakları al al dudakları ateş gibi kızaran kızla sersemliği katlanıyordu.
"Resepsiyonu arasaydın." diyerek gözlerini tekrardan kapatırken üçüncü kez duşa girmeye niyetlenmiş Cansu ayakta dikiliyordu. " Aradım usta bu gün izinliymiş. Yarın ancak gelirmiş. Ne yapayım kokuşayım mı? Sana geldim işte. "
Tek gözle yan yan baktı Reis yerinden doğrulmayarak. "Tamda zamanını buldun. Gir hadi ama oyalanma."
Aldığı cevapla banyonun kapısına yürümüştü ki Cansu Reis kızın ardından seslendi. " Sakın yerleri ıslatma. Saç tırnak hiç bir şey görmek istemiyorum."
" Banyo yapacağım kıl tüy almayacağım. Hoş sendekiler bende olsa ."
"Ne varmış bende?"diyerek yerinden doğruldu Reis." Alt tarafı biraz sakallıyım. Eh kıl da erkeği temsil eder.."
" Bir ayıdan ne farkınız var? Ben cillop gibi erkeklerden hoşlanıyorum senin gibi dağ adamları bana göre değil. ."
Kızın sözüyle elini yüzüne götüren Reis hafif uzamış sakallarını yoklayınca Cansu güldü. "Demek ki sözümü dinliyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI HOVARDA
RomanceKomedi tarzı bir hikayedir. İstanbul'lu götü pullu. İşte tam beni anlatan iki kelime. İstanbul'luydum, parasız, pulsuz, yalancı, üç kağıtçı, romantikliği çapkınlıkla karıştırmış, Han sahibi patronun bir çeki yüzünden hayata tuvalet temizleyerek baş...