...AŞKI HOVARDA .........7 BÖLÜM...

3.4K 226 44
                                    




                  

...........................AŞKI HOVARDA .........7 BÖLÜM.......

Gerginlik üst safhadaydı. Reis, yeminini bozmaya niyetlenmiş ve ikinci kez bir deliliğe kalkışması sırf babası içindi. Af ve bağışlanmak için bu buyruk karşısında boynunu indirmiş otoritesi yerle bir olmuştu. Bir ömür boyunca babasının ahını alıp yaşamaktansa bir yalana iki yıl sabredebilirdi. Nihayetinde onunda bir evladı vardı. Eninde sonunda ana babanın ahı tutar diye bilinirdi ki, Rıza bey ah etmekte hakkı vardı.

Yol yordam bilerek Zeki beyden özür dileyen Reis'in özrü, yaşlı adam tarafından kabul edilip baş tacı edildi. Derin nefes verip bu seferde arkadaşı Recep'i düşündü. Cansu'ya ilgisi olduğunu bile bile Cansu ile evliliğe adım atmak, onun kitabında yazmazdı ama elinden başka bir şey de gelmiyordu.

İlk evliliği tamamen bir şansızlık olup onu parmaklıklar ardına sürüklemişken ikincisinden pek ümitli değildi. Bir kere arkadaşına yan çiziyor ve hiç istemediği biriyle yan yana gelmek onu zorluyordu.  Kesinlikle gerçek dışı bir beraberlik olacağını söyleyerek kendini telkin eden genç adam elini taşın altına sürmüştü bir kere.

Cansu, sinirden tırnaklarını yiyor Reis, yaşlı adamın karşısında ter döküyordu. Amasra'ya gelerek bir şekilde yüzünü belli ettiği için, içten içe sevinen Zeki bey o akşam Reis'i bırakmadı. Yemekler yendi, kahveler içilerek gayet hoş şekilde ağırlandı. Reis, niyetini az buçuk belli etti ve babasının İstanbul'a dönmeleri için ısrar ettiğini söyledi.

Cansu, hakkında verilmiş fermanı bir koltukta dinlerken, kafasını kaşımış gözünü kısarak içten içe hesaplar yapmıştı. İğneli fıçıya atılsa ancak bu kadar canı yanardı.  Daha düne kadar patron diye adlandırdığı hainin, şimdi geleceğini mahvetmek için kollarını sıvadığını gördükçe, nefreti katlanıyor ve elinden bir şeyin gelmemesi canını sıkıyordu.

Borcunu bir şekilde ödeyebilirdi ama bu yıllarını alırdı. Reis'e güvenip evet derse bu seferde hayatının geri kalanını, dul biri olarak geçirirdi. Elini taşın altına koysa mı yoksa eline geçen taşla, patronun kafasını mı yarsa bunu düşünüyordu.  Saat geceye ilerlerken Reis, müsaade istedi ama Zeki bey izin vermedi. ''Başımızın üstünde yerin var. Seni öyle otel köşelerine göndermem,''diyerek misafir odasını hazırlatmak için Cansu'ya emretti.

Öfkesi burnunda talimat verilen odaya geçen genç kız annesini karşısına almış'' O mendeburun, bizim derme çatma odamızda ne işi var. O şimdi kuş tüyü yataklardan çıkıp koyunyünü kokusunu çekemez. Ayağını yıkayacak ne gümüş tasımız ne de gül suyumuz var. Susasa buzlu şerbet ister. Acıksa beyaz keten örtülü sofralar kurulsun, karşısında da bir dansöz oynasın diye bekler.  Biz onlar gibi değiliz anne! Biz yoksuluz!   Sanmıştım ki eli yüzü düzgün bir memurun karısı olurum. Ama siz ne yapıyorsunuz elin züppesine beni paketliyorsunuz. Bir çöp poşetiymişim gibi kapı dışarı ediyorsunuz.''diye çemkirdi.

''Çok konuşmada sandığın üstündeki yorganı indir.''diyerek kızını kale bile almayan Kamile hanım '' hem Reis hakkında düzgün konuş. Adam beyefendi bir kere. Duruşu konuşması gayet hoş.  Biz ona altın tabaklarda yemek sunamayız ama o senin kollarınla gerdanını altınlarla donatır.  Önünden balın kaymağın, odandan kürkün takıların eksik olmaz ahmak kızım. Hem hiç böbürlendiğini gördün mü adamın? Buraya gelmekle de niyetini belli etmiş oldu. Bu güne bu gün artık senin müstakbel nişanlın sayılır.''diye savundu.

''Olmadı bide damgalayın beni.''diye diklendi Cansu, fakat işe yaramadı. Bir yandan söyleniyor diğer yandan yorganı indiriyordu. Reis, için ayarlanacak oda ufak tefek bir yerdi. Bir çekyat, birde küçük sandık bulunan yerde minik boy halı serilmişti. Çekyatı yatağa dönüştüren Cansu ''İnşallah gece koynuna fare girer de kulaklarını yer. Pencereyi açık bırakayım da kıçın donsun! Rüyalarına gulyabani girsin de ödün patlasın. ''derken onu kapıdan dinleyen Reis'den bir habersizdi.

AŞKI HOVARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin