27

657 75 59
                                        

27. tekrar eden şeyler

yorucu bir beden dersinin ardından hyunjin kendini kantine attı. oturmadan önce de bir kahve almayı ihmal etmedi. şimdi kahvesinin soğumasını beklerken chan'a kantinde olduğunu belirten bir mesaj yazıyordu. mesajı yazdıktan sonra telefonunu geri eşofmanın cebine koyup boş kantinde göz gezdirdi. birazdan öğle teneffüsünün zili çalacak ve bir sürü öğrenci içeri doluşacaktı. biraz bu sessizliğin tadını çıkarmak istedi. kahvesi içilebilecek kıvama gelene kadar kantini izlemeye devam etti. soğuyan kahvesiyle birlikte gözlerini oturduğu masadan ayırmıyordu artık. aynı noktaya odaklanmış bir şekilde kahvesinden bir yudum aldı. muhtemelen chan yanına geldiğinde hyunjin'e burun kıvıracak, bu acı kahveyi nasıl içtiğini soracaktı. hyunjin de ona gıcıklık olsun diye büyük bir zevkle içecekti kahvesini.

chan'la son bir aydır gittikçe iyiye giden bir ilişkileri vardı. bazı sorunları görmezden gelmeyi tercih edip bazılarını da konuşarak hâlletmişlerdi. geçmiş hakkında biraz tartıştıklarında asıl problemin birbirlerine fazlasıyla bağlı olmaları olduğunu anlamışlardı ve bunun üzerine artık günün sadece belli bir bölümünü yan yana geçiriyorlardı ki belli bölüm dedikleri kısım da okul saatleriydi. okuldan sonra veya hafta sonları pek iletişim kurmamaya çalışıyorlardı. böylesinin daha sağlıklı olduğunu keşfediyorlardı şimdi. bu uzaklık, birbirlerine anlayış gösterme çabası onlara git gide iyi gelecekti.

tabii bir yandan hyunjin'in içi pek rahat değildi. chan'la tekrardan 'yakın arkadaş' kalıbına sıkışıp kalmaktan korkuyordu. ne zaman karşısındakine bunu söyleyecek olsa vazgeçmek zorunda kalmıştı zira chan'ı bir daha kaybetmeyi geçin kaybetme noktasına gelmek bile istemiyordu. eğer chan, ikisi için de bunun iyi olduğunu düşünüyorsa susup kabullenmesi lazımdı.

işte yine hata yapıyordu hyunjin ama chan'da da hata vardı. hâlâ uzun saçlıya onu sevdiğini söylememişti. bunun ne kadar kalp kırıcı bir şey olduğundan haberi var mıydı?

hyunjin'in kafası kalabalıklaştıkça öğle zilinin çaldığını, kantininde aynı kafasının içi gibi dolmaya başladığını fark etmemişti fakat kendine gelir gelmez gözlerini kantin kapısına çevirdi. her gelen öğrencinin arkasından çıkacak olan chan'ı bekledi ve sonunda yakaladı onu. ona bakarken onun önünde yürüyen ikiliyi, minho'yla jisung'u görmemişti. chan içeri girince direkt olarak hyunjin'i aramaya başladı gözleriyle. ikili sonunda göz göze geldiler, hyunjin genişçe gülümsedi ona karşı. chan'ın da karşılık verdiğini biraz zor gördü bu mesafeden.

chan kalabalığı yarıp hyunjin'in yanına vardı. şöyle bir baktı etrafa oturmadan önce. hyunjin'in fark etmediği ikiliyi anında fark edince yüzünü buruşturmadan edemedi. sırtı onlara dönük olacak şekilde kuruldu hyunjin'in karşısına. bu sayede uzun saçlı da arkalarında kalan eski arkadaşlarını görmeyecekti.

tam birbirlerine selam verecekleri sırada masadaki kahve bardağı chan'ın gözüne çarptı. "nasıl içiyorsun şunu ya?" deyip bardağı eline almış, kahveyi koklamış ve memnuniyetsiz bir ifadeyle bardağı geri yerine koymuştu. güldü hyunjin, her gün neredeyse aynı şeyi yaşadıklarından üstüne düşen görevi yerine getirdi. kahveden zevkle birkaç yudum içti chan'ın gözlerine bakarken. "boğazına durursa görürsün." diyerek uzun saçlıyla uğraştı, ikisi de kocaman bir gülümsemeyle birbirlerine bakıyorlardı.

"dersiniz neydi?" diye sordu hyunjin. genelde klasik lise muhabbetiyle başlarlardı konuşmalarına. eğlenceli olan şeyler daha sonra dökülürdü ağızlarından.

"ingilizce. sizin de bedenmiş zaten." dedi chan, iki dirseğini de masaya yasladı. elleri de çenesinin altında yer bulduğunda kafasını hafifçe sağa eğdi, hyunjin'in yüzünde gezdirdi gözlerini. oturalı henüz beş dakika olmuştu ve onu inceleme fırsatını şimdi elde etmişti. kusursuz boynundan yukarı doğru tırmandı bakışları, pespembe gözüken dudaklarında fazla oyalanmamaya çalıştı. burnu görüş açısına girince onu ısırmak istediğini düşündü. burnuna bakarken uzun saçlının yanağındaki beni de es geçmemişti. burnuna bakmasından hemen sonra göz göze geldiler. ikisini de bir heyecan bastı ama birbirlerine belli etmediler, en azından belli etmediklerini sandılar. chan bu bakışmayı bitiren kişi oldu, hyunjin'in uzun saçlarına kaydırdı gözlerini. siyah rengin altından çıkan kahverengiler çarptı gözüne. hemen sonra da saçının başının ne kadar dağınık olduğunu fark etti.

beautiful boy | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin