38. âşıklar buluşması
chan, dün akşam hyunjin'le aldığı kararın üzerine sabah evden okula gidiyormuş gibi çıktı ve adımlarını sevgilisinin evine doğru yönlendirdi. büyük adımlar atıyor, devamlı olarak telefonundan saati kontrol ediyordu. bir an önce hyunjin'in yanına varmak istiyordu. onu bir saat bile görmese delicesine özlüyordu. ancak onun kolları arasındayken huzuru yakalayabiliyordu. hyunjin'in tenine sinmiş o eşsiz kokuyu içine çekme isteği burun direğini sızlatıyordu. her bir zerresinde hyunjin'i taşıyordu. bundan hiçbir şikayeti yoktu fakat bunu sevgilisine anlatamıyordu.
onu affetmesinin üzerinden çoktan dört ay geçmiş olmasına rağmen geçmişin pençesinden bir türlü sıyrılamıyorlardı. hyunjin sözünü tutuyor, chan'a eskiyi unutturuyordu ama kendisi unutamıyordu. suçluluk duygusu bir bıçak yarasından hâllice yüreğinde yer edinmişti. her şey geçse de yara izini görmezden gelemiyordu. hâl böyle olunca yorgun düşüyorlardı. zaten erken başlamış aşk hikâyelerinin çabucak bitmesinden korkuyorlardı. defalarca kez korkularına yenilmiş, korkularından ötürü büyük yükler sırtlanmak zorunda kalan bu iki oğlanın hâlâ bir şeylerden korkmaları komik olmayan bir fıkranın tatsızlığına sahipti.
chan, hyunjin'in kalbindeki ağırlığı kafasında tartabiliyordu. kendisi de pişmanlıklarıyla savaşıyordu. ağzına yapışmış keşkeleri vardı. onları yutup yok etmek kolay değildi. çünkü keşkeleri bizzat saçlarını okşadığı oğlanla alakalıydı. hyunjin'le yan yana olduğu sürece onlardan kurtulabileceğini sanmıyordu. bu yüzden pişmanlıklarıyla yaşamayı öğreniyordu. bir yanda da iyi ki dediği şeyler duruyordu. işte o iyi ki dediği şeylerden birisi de hyunjin'di. sevgilisi kabul etmese de chan, hyunjin'i hayatının en orta yerine koymuştu. oradan ayırmaya da niyeti yoktu.
on yedinci yaşında birisini affetmeyi öğrenmişti. aşkın her şeyi affedebileceğini görmüştü. kapısına gelen hyunjin'i geri yollayamayacak kadar kalbini dinlemişti yoksa mantığıyla hareket etseydi muhtemelen hyunjin'in yüzüne bir yumruk geçirmişti. hatta sonra bir tane daha, üstüne küfürlerini de eklerdi.
zihninin derinliklerinde sakladığı düşünceleri yüzünden derin bir iç çekti. nasıl kıyacaktı ona? onun eşsiz güzelliğini, adalet yumruklarıyla mı kirletecekti? adalet bu muydu peki? aynı acıyı hyunjin'e çektirmek içini soğutacak mıydı? kesinlikle hayır. korkunç bir senaryoydu sadece. içini soğutacak tek şey, hyunjin'in gözlerinde kaybolmaktı. öyle de yaptı oğlan. gereken ne ise onu yaptı. memnundu hâlinden, kendinden, sevgilisinden. şimdi çözülecek bir sorun daha belirmişti. çözecekti, öncekileri nasıl hâllettiyse bunu da yuvadan uçuracaktı. artık hyunjin'in yüzünde endişeli bir gülümseme görmek istemiyordu.
düşünceleriyle birlikte sürüklendi hyunjin'in evine. kapının önündeydi. içinde taptaze duran heyecanına kapıldı yine. utangaç bir şekilde çaldı kapıyı. içeriden ayak seslerinin yanı sıra bir köpeğin pati seslerini de duyabiliyordu. duyduklarından hemen sonra kapı açıldı. hyunjin'in yüzündeki mahmur ifade chan'ın içindeki duyguları kabarttı. bir şey demeden birbirlerine sarıldılar. sarıldıkları sırada konuşan kişi hyunjin oldu. "hoş geldin aşkım." dedi kalın sesiyle. uykudan yeni kalkmıştı anlaşılan. chan onun sırtını okşarken "hoş buldum." diye yanıt verdi. ayaklarının dibine gelen kkami'yi hissettiklerinde ikisi de geriye çekildiler. uzun saçlı, köpeğinin dışarı kaçacağından korkup onu kucağına aldı. chan da ayakkabılarını çıkartmış, hyunjin'in yanından sıyrılarak evin içine girmişti.
böylece gün, iki oğlan için de tam anlamıyla başladı. hyunjin kapıyı kapatınca kkami'yi kucağından indirdi. huzursuz yavrusunun sessizce kucağında durmasına şaşırmadan edemedi. kkami kuyruğunu sallaya sallaya gidedursun chan'a çevirdi bedenini. sevgilisinin ellerini yakaladı, göğsünü ona yasladı. chan'ın yanaklarının kızarıklığını gördüğünde dudaklarını diliyle ıslattı. ıslak dudaklarını onun yanağına bastırdı. kokulu bir öpücük kondurdu tatlı kızarıklığa. chan'ın iyice utanmasını sağladı. utanan oğlan bu öpücüğe bir karşılık vermek istedi. tam dudaklarını hyunjin'inkilere yaklaştırdığı anda burnuna gelen sigara kokusuyla durdu. kapattığı gözlerini araladı. hyunjin'le göz göze geldi. "n'oldu aşkım?" diye sordu uzun saçlı.