30. aşk, sevgi, mutluluk, öpüşme, sarılma, gelecek hayalleri, şımarık hyunjin ve âşık chan
hyunjin ve chan'ın kapı önünde yaşadığı yakınlaşmayı kesen ayaklarına dolanan kkami olmuştu. küçük köpek muhtemelen iki insanın arasındaki gerginliği hissetmiş ve onları birbirlerinden ayırmak için aracı olmayı tercih etmişti. hyunjin kkami'yi kucakladığı gibi ilgisini chan'ın üzerinden çekti. böylece chan da sakin kafayla az önce yaşananları düşünmeye başladı.
artık sevgililerdi.
öyleler miydi?
"hyunjin." dedi, uzun saçlı olan yüzünü yalayan kkami'yi kendinden uzaklaştırıp chan'a döndü. "ne oldu?" ufak bir endişeyle sordu bu soruyu. "biz sevgili miyiz şimdi?" güldü hyunjin. "öyleyiz." chan bunun üstüne aniden hyunjin'in kucağında akıllı uslu duran kkami'yi aldı kendi ellerinin arasına. hyunjin onun hareketlerine yetişmekte zorlanıyordu. şimdi chan, elinde kkami'yle birlikte gülüyor ve kkami'ye asla anlamayacağı cümleler kuruyordu. "sevgiliyiz lan! duydun mu? hyunjin'le sevgiliyiz. kıskanma tamam mı? çok fenayım lan. sevgiliyiz diyor. öpüştük biz. kkami çok kötüyüm ya ben." küçük köpeğin kafasını okşarken titrek sesiyle kurduğu cümlelerdi bunlar.
hyunjin chan'a yaklaştı. kkami'yi sevmeye devam etti. kkami'nin gözleri bir hyunjin bir de chan arasında gidip geliyordu. birazdan fazla ilgiden bunalacağı da belli oluyordu.
"ne yapalım şimdi?" diye sordu hyunjin. chan birkaç saniye düşündü ve cevap verdi. "gitmeyelim okula, bugünü birlikte geçirelim." uzun saçlı, chan'ın da kendisiyle aynı şeyi düşündüğünü duyunca mutlu oldu. gözlerinin kapanmasını sağlayacak kadar gülümsedi. "bence de." dedi.
"yemek yedin mi?" chan bilirdi, hyunjin kahvaltı yapmazdı. hatta sigaraya başladıktan sonra her sabah sigara ve kahve içerek güne başladığına emindi. onun aksine chan mutlaka ağzına bir iki lokma yemek koyardı fakat bugün yapamamıştı zira uyanır uyanmaz hyunjin'i görmeliyim cümlesi kafasında belirmişti. oğlana yetişmek için de evden aceleyle çıkmış, yemek yiyememişti.
"yemedim." chan'ın kendisine kızmasını bekledi sessizce. siyah saçlının kkami'yi seven eli durdu yavaşça. kaşlarını çatıp hyunjin'e baktı. "sigara içtin mi?" hyunjin sessiz kalmayı tercih etti. "içtin yani." kafasını sallayarak onayladı onu. "kaç tane içtin?" elini kaldırıp üç işaretini yaptığında chan birkaç adım geri çekildi, gözlerini kocaman açtı. "manyak mısın lan sen?"
"ne var ya? bi' paket bitirdim sanki."
"onu da yaparsın yakında."
"manyak mıyım lan ben?"
"uyanır uyanmaz nasıl sigara içiyorsun ki?" chan bunu gerçekten merak ederek sormuştu. hyunjin bir eliyle saçlarını düzeltti önce, sonra cevap verdi. "uyanır uyanmaz içmedim. biraz erken uyandım bugün, keyfim de yoktu. ondan üç tane içtim. normalde bir tane içip çıkıyorum evden." hyunjin'in cevabıyla chan'ın siniri de geçti. "benim yüzümden mi keyfin yoktu?"
uzun saçlı chan'a sırnaştı biraz. onun kendisine yakınlaşmasıyla kucağındaki kkami'yi yere bıraktı chan. direkt olarak elleri hyunjin'in belini buldu, onu hafifçe kendine çekti. hyunjin'in tek kolu da chan'ın omzuna dolandı. "insanın kendini bilmesi ne güzel." tabii hyunjin'in cümlesiyle yüzündeki neşeli ifade sönmüştü ama hemen toparlandı. "geçmiş konuları açmasak mı?" hyunjin kıkırdadı. "bence de beş dakika öncesinden bahsetmek iyi bir fikir değil." chan bu cümlenin üstüne kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. "beş dakika önce öpüşüyorduk biz." hyunjin burnunu onun yanağına dokundurdu. yanağının bile bu kadar güzel kokması nasıl mümkün olabilirdi? "sen bayağı takıldın bu öpüşmeye."
