11

517 60 82
                                    

bang chan

11. üç cevapsız çağrı

(7 ay önce)

minho'nun vurduğu yumrukla yüzüm sağa savrulduğunda beklemeden yakama yapıştı. beni sarsarak bir şeyler söylüyordu ama onu duyamıyordum. kafamın içinde çok büyük bir gürültü vardı ve bu yüzden minho'nun sesi ulaşmıyordu kulaklarıma. neden beni dövdüğünü anlamlandırmaya çalışıyordum fakat bir dakika bile düşünmeme müsaade etmiyordu. yumruğunu tekrardan yüzüme geçirdiğinde dengemi kaybedip yere düştüm. bu ondan yediğim sekizinci yumruktu galiba, yüzümün sol tarafını hissetmiyordum.

avuç içlerim yere yaslıyken dizlerimi kendime çektim biraz. tüm vücudumu saran bir korku vardı, titriyordum. burnumdan akan kanın dudak üstümde biriktiğini biliyordum ve bu midemi bulandırıyordu. üç senelik arkadaşımın, arkadaş olduğumuz üç senenin hıncını çıkarırcasına beni dövdüğünü düşünmek çok korkutucuydu. minho'dan korkuyordum.

üstüme eğildi, bir elini yakama sardı. beni kendine doğru çektiğinde istemeden göz göze geldim onunla. "karşı koysana lan bana." dedi dişlerinin arasından. nasıl yapabilirdim ki? ona neden vuracaktım? o bana neden vuruyordu? konuşamadım, öylece baktım yüzüne. yaptığı şeyin sonunun nereye çıkacağının farkında değildi.

yakamdan ittirdi beni. "orospu çocuğu." diye tısladı. tabii... neden yapıyordu bunu? sormak istedim ama sesim çıkmadı. biraz yeri izledi minho, ben de onu izledim. hem ateşim var gibi hissediyordum hem de deli gibi üşüyordum. sadece birkaç dakika öncesine kadar benim için hayattaki en önemli insanlardan birisi olan minho, acımasızca yüzüme birkaç tane yumruk geçirmekten utanmamıştı şimdi. onu anlamayı çok istedim, onu dinlemek istedim. bir sebep duymayı bekledim ama sonra düşündüm ki hiçbir sebep, bunu neden yaptığını açıklamak için yeterli olamazdı.

çok az soluklandı minho. belki otuz saniye bekledi, hemen sonra beni tutup kaldırdı. ben pek de güçsüz bir insan sayılmazdım. hatta minho'dan güçlü olduğum kesindi. peki neden vücudumu kontrol edemiyordum? bu sefer sağ taraftan bir yumruk yedim. iki elini de kullanabildiğinden yumrukları epey güçlüydü. attığı yumruk yüzünden dişlerim yanağımı kesti ve ağzıma kan tadı geldi.

en sonunda biraz kendime gelebildim. sanki gözümün önüne inmiş olan perde kalktı. minho'nun elinden kurtardım kendimi. geri çekildiğim gibi ben de ona vurdum. etin ete çarpma sesi doldurdu kulaklarımı, midem daha çok bulandı. benim vuruşumla daha da hırslandı, üstüme atladı resmen. birlikte yere düştüğümüzde ellerini boğazıma sardı. bakışlarındaki öfke aklımı dalıp geçti. ne yaptığımı bilmeden kendimi suçlu hissettim. büyük bir çaresizliğin ortasına düştüm.

sinirli nefesler veriyordu burnundan, boğazımdaki ellerinin titrediğini hissedebiliyordum. her geçen saniye boğazımı daha çok sıkıyordu ama henüz nefesimi kesecek kadar güçlü değildi. ellerimle onun bileklerini tuttum ve onu boğazımdan uzaklaştırmaya çalıştım. bu hareketimle dalıp giden donuk bakışlarını yüzüme sabitledi. "neden yaptın lan?" neyi yapmıştım?

"ne?" diye sordum şaşkınlıkla. gerçekten ama gerçekten hiçbir şey bilmiyordum. beni yanına çağırdığında birlikte biraz vakit geçireceğimizi sanmıştım. hatta buraya gelirken jisung'a mesaj atmış ve olur da minho, bana jisung'la alakalı bir şey söylerse ona söyleyeceğimi söylemiştim. kavgalıydılar, onları barıştırmaya çalışıyordum sadece. yoksa arkadaşlarımın sırları benimle mezara kadar gidecekti.

"bilmezlikten gelme, amına koyarım senin." boğazımı sıktığında refleks olarak bileklerini sıktım ben de. "minho- bırak boğazımı amına koyayım." onu engelleyemiyordum ve işte tam şu an nefesimi kesecek kadar sıkıyordu. var gücümle ittirdim onu. bu şekilde kurtuldum ellerinden ama o durmadı, tekrar boğazıma sarıldı. "siktir ya..." dedi bana bakıp. "ben sana güvendim lan, nasıl yaparsın böyle bir şeyi?"

beautiful boy | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin