Gökyüzü, pembe ve turuncu tonlarda dans ederken, şehrin ışıkları yavaşça yanmaya başladı. Gece, sakinliğini yayarken, sokaklarında hafif bir melankoli hüküm sürdü. Bu göz alıcı manzaranın arasında, Victoria'nın yıldızlarla kaplı gökyüzü altında, bir kadın adım adım ilerliyordu. Adı Emily'ydi ve içindeki huzursuzluk, onu bu gece neyin beklediğini kestirmeye çalışmaya itiyordu. Ve Koray arkasından belirir......
Eftelya hatırlamıştı o yeşil hareleri. Bir sahilde görmüştü arkadaşı Eylül onu sevgilisi ile tanıştıracaktı. İşte o gün görmüştü Eftelya o yeşilleri. Ama o yüzü ve karşısındaki adamı hatırlamıyordu.
Eftelya saatin kaç olduğunu görünce çok şaşırdı. Hemen girmesi gerekiyordu yoksa ilk seansa gelecek özel çocuklar vardı. Onlarla ilgilenmek onun için çok değerli idi. Onunda küçük erkek kardeşi de özel bir çocuktu. Herkes ondan korkardı kaçardı ya da alay ederdi. Eftelya kardeşinin ölümünü her zaman aklına gelirdi her zaman onun o masum yüzünü görüyordu. O kardeşi gibi çocukların diğer insanlardan korkmasın veya onlardan korkulmaması gerektiğini bütün emeklerini ve bütün hayalleri bunlarla doluydu.
Gözlerini Koray'ın gözlerinden çekti ve yoluna devam etti. Hastanenin karşısında geçip hayatının dönüm noktasına bakıyordu özel Çağla Hastanesi'ne. Burası onun stajdan sonra alan ilk hastanedi. İçeri girdi ve o klasik hastane kokusunu burnuna doldurdu. Bir zamanlar onun korkulu rüyasıydı. Beyaz'ın ağırlıklı olduğu aynı zamanda ahşap desenlerinin de bulunduğu uyum içinde bulunan klasik bir hastaneydi. Bir zamanlar o ahşap deseninden nefret ederdi Eftelya peki ya Koray. Koray ne düşünüyordu
Koray, babasının ölümüyle başlayan kabuslarından kurtulmak için çaba gösteriyordu. Küçük kız kardeşi Eylül'ün ve annesi Halime Hanım'ın yaşadığı acıları gördükçe, kendi içindeki güç ve dayanışmayı buldu. Aileye destek olmak için her şeyi yapmaya hazırdı. Babasının ani ölümüyle yüzleşmek zor olsa da, sevdiklerine olan bağlılığı ona güç veriyordu. Zamanla, ailenin birlikte geçirdiği bu zorlu süreçten güçlenerek çıkmayı umuyordu.
Koray, ailenin birlikte geçirdiği zorlu süreçte, her birinin birbirine olan desteğiyle güçlenmeye başladılar. Acılarını paylaşmak, birbirlerine destek olmak onları daha da yakınlaştırdı. Koray, annesi ve kardeşi için güçlü bir destek kaynağı olmanın yanı sıra, kendi içsel savaşını da veriyordu. Babasının kaybıyla boğuşurken, içsel gücünü bulmak için mücadele etti. Ancak sevgi ve dayanışma sayesinde, yavaş yavaş iyileşmeye başladılar. Birlikte geçirdikleri her gün, onların bağlarını daha da sağlamlaştırırken, geleceğe umutla bakmalarını sağlıyordu.
Sonunda, aile zorlu süreçten başarıyla geçti. Koray, bu zor zamanlarda derslerini asla aksatmadı. Hem ailesine destek olmak hem de kendi geleceği için çalışmaya devam etti. Bu süreçte, disiplinli bir şekilde ders çalışarak, hem kendini geliştirdi hem de ailesine umut verdi. Zorlukların üstesinden gelmenin ve hedeflerine odaklanmanın önemini her zaman kavradı. Bu süreç, onun güçlü karakterini ve azmini daha da pekiştirdi.
Kardeşi Eylül, ağabeyi Koray'ın örnek aldığı disiplin ve çaba ile kendisi de aynı yolda ilerledi. Onun kararlılığı ve azmi, Eylül'ü de etkiledi ve o da aynı şekilde çalışarak çabaladı. Sonunda, emeklerinin karşılığını alarak bir anaokulu öğretmeni oldu. Hem ailesine olan sorumluluğuyla hem de kendi hedefleri doğrultusunda ilerleyerek, başarıya ulaşmanın mutluluğunu yaşadı. Eylül'ün de bu başarısı, ailenin birlikte geçirdiği zorlu sürecin üstesinden gelmelerindeki dayanışmanın ve gücün bir göstergesi oldu.
Eylül'ün başarısı, ailenin birlikte geçirdiği zorlu sürecin bir göstergesi olarak ön plana çıktı. Onun özverili çalışması ve kararlılığı, aile içindeki dayanışmanın ve gücün bir ifadesi oldu. Koray'ın ona olan desteği ve örnek olması, Eylül'ün de kendi potansiyelini keşfetmesine yardımcı oldu. Artık bir anaokulu öğretmeni olarak, hem küçük öğrencilerine rehberlik ediyor hem de kendi ailesine ilham veriyor. Bu süreç, ailenin birlikte yaşadığı acıların üstesinden gelerek, birlikte büyüme ve güçlenme fırsatı buldukları bir dönemi temsil ediyor.
**************************************************
Sanki zaman, ne Koray için ne de Eftelya için ilerlemiyordu. Eftelya'nın işleri uzamıştı; yeni gelen özel çocuklar için program hazırlaması gerekiyor ve yarın gelecek olan özel çocuklar için de hazırlık yapması gerekiyordu. Koray'ın bugün nöbeti vardı. Eftelya, işlerini hastanede bitirip eve gitmeyi severdi; evine iş götürmeyi seven biri değildi. Bu yüzden işini hastanede bitirdikten sonra eve gitmeyi planlıyordu. Hastanenin kafeteryasında çalışmak için eşyalarını hazırladı.
Eftelya eşyalarını hazırladıktan sonra hastanenin kafeteryasına indi. Kendi için uygun bir masa bulup oturdu ve dizüstü bilgisayarını açtı. Hastalar için ayarlayacağı programı hazırlamak için çalışmaya başladı. O sırada sipariş ettiği kahvesi ve atıştırmalıklar geldi. Masasına servis edilen kahveyi ve atıştırmalıkları alarak çalışmaya devam etti. Arada bir molalar verip içecek ve atıştırmalıklarını tüketirken, tam bilgisayarına döneceği zaman karşısında yine aynı yeşil gözleri gördü. İçini güzel bir his kaplamıştı. O sabah gördüğü dinç Koray gitmişti sanki yerine düşünceli ve yoğun bir Koray görmüştü.
Koray'ın Eftelya'ya yaklaşıp "Siz galiba Eylül'ün arkadaşısınız?" diye sormasıyla, Eftelya bir an şaşkınlık ve heyecan içinde Koray'a bakarak cevap verdi. "Evet, ama siz kimsiniz?" dedi. Koray gülümseyerek, "Ben onun ağabeyiyim," dedi. Eftelya'nın yüzünde bir şaşkınlık ve sevinç ifadesi belirdi. "Aa, Eylül'ün meşhur ağabeyi siz misiniz! Keşke daha önce tanışsaydık," dedi, içten bir gülümsemeyle. Bu karşılaşma onları birbirlerine daha da yakınlaştırdı ve aralarında sıcak bir sohbet başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAKARIZ
RomanceBir gün, rutin işleri sırasında, gözleri birbirlerine çarptı. O an, kalpleri bir atışta birbirine kenetlendi. Ne olduğunu tam olarak anlayamadan, birbirlerine karşı derin bir çekim hissettiler. Belki de bu, onların kaderlerinin birbirine dokunduğu i...