25. Bölüm

490 56 18
                                    

Kuzey
Arın'ı ne yapıp edip, otelden ayrılmaya ikna etmiştim sonunda. Aslında ikna olmayacaktı ama kapıda yatacağımı ve bu konuda da oldukça ciddi olduğumu görünce, mecbur ikna oldu. Onu orada asla bırakmazdım.

Arabada giderken, yüzüne baktım. O ise bana bakmıyor, camdan dışarıyı izliyordu. Bakmasındı. Yanımda olması yeterdi.

"Seni hâlâ affetmedim." dedi camdan dışarıya bakarken.

"Biliyorum." diye cevapladım önüme dönüp. "Ama ne yapıp edip affettireceğim kendimi sana."

"Güvenmediğin biri için neden bu kadar uğraşıyorsun ki? Sonuçta ben güvenilmez biriyim. İlk boşlukta seni aldatıyorum." dedi soğuk bir sesle. Hâlâ yüzüme bakmıyordu ve tavırlıydı bana haklı olarak. O gün o sözleri nasıl söylemiştim ona hâlâ bilmiyorum...

Arabayı kenara çektim ve içimden geldiği gibi konuşmaya, elimden geldiği kadar özür dilemeye çalıştım.

"Arın ben o gün öyle demek istemedim. Yani o sözleri sana nasıl söyledim bilmiyorum? Allah belamı verseydi keşke de, sana onları söylemeseydim..." dedim ve bacağının üstünde duran elini tuttum. Geri çekmemesi, biraz umutlandırmıştı. Avucunun içine öpücük kondurdum ve devam ettim. "Ben sana çok bağlanmışım. Son günlerde onu farkettim. Sensizlik çok zor. Eşeklik ettim farkındayım. Ama ne olur affet beni. Bir daha aynısını yapmayacağım sana yemin olsun. Affet Arın. Çok kıskandım. O yüzden öyle saçmaladım. Beni aldatmayacağını ben de biliyorum. Eminim buna. Saçmaladım işte. Boş yaptım." dedim. Bir şey demedi ama elini de çekmedi elimden. Bir süre sustuk. Sessizce oturduk.

"Artık gidelim mi?" diyerek elini elimden çekti.

"Nasıl istersen." dedim ve arabayı çalıştırdım. Direkt evime sürdüm. Arın hâlâ bana tripliydi ama ne yapıp edip gönlünü almakta kararlıydım.

***
Arın
Kuzey, beni zorla evine getirmişti. Yani aslında teknik olarak zor kullanma yoktu. Kapımda sabahlamakla tehdit ettiği için, mecburen kabullenmiştim evine gelmeyi. Zaten param da bitmek üzereydi. Henüz bir işim bile yoktu.

Kuzey evine girdikten sonra ben kapıda dikildim. Çekiniyordum girmeye. Ona hâlâ kırgındım ve evinde kalacak olmam beni zorluyordu.

"Hadi gelsene." dedi Kuzey bana dönerek. Ben adım atmayınca, elimi tutup içeri çekiştirdi. "Hadi gel bakalım. Burası senin de evin." deyince, gülümsemek istedim ama yapmadım.

"Teşekkürler." diye mırıldanıp, içeri girdim yavaş adımlarla. Ben içeri girerken, Kuzey kapıyı kapattı. Salon olduğunu düşündüğüm yere gelince, gri çoğunluklu bir salonla karşılaştım.

Koltuklar griydi. Ahşap bir kitaplık vardı televizyonun hemen yanında. Televizyon çok büyüktü ve bir de ses sistemi vardı. Camlar yere kadar uzanıyordu ve bir tanesinin önünde yemek masası, diğer camın önünde de iki tane berjer koltuk vardı. Camlarda yere kadar uzanan ince tül ve iki kenarda salınan gri perdeler vardı.

"Rahat olabilirsin. Senin evin burası da." dedi tekrar. Bir şey demeden içeri geçip, koltuğa oturdum. Ellerimle oynuyordum istemsizce. Bir süre sonra, önüme uzatılan kırmızı kupayla kendime geldim. Kuzey kahve yapmıştı.

"Teşekkür ederim." diyerek aldım elinden. Kokusunu içime çektim. Mis gibi kahve kokuyordu.

"Sen burada otur. Ben sana yatacağın yeri ayarlayayım." dedi ve yanımdan kalktı. Bileğinden tuttum uzanıp.

"Zahmet etme. Ben gideceğim zaten. Burada kalmayacağım." dedim. "Böylesi daha dogru."

"Ne? Seni bir yere bırakmam." dedi ve bileğini elimden kurtarıp, elimi tuttu ve yanıma oturdu. "Arın özür dilerim." dedi gözleri dolu bir şekilde. "Lütfen gitme. Burada, benimle kal. Bir daha seni üzmeyeceğim yemin ederim." dedi ve elimin üstünü öptü. "Sen benim biricik aşkımsın." diyerek yüzüme doğru yaklaştı ve dudağımın kenarına öpücük bıraktı. Bedenim kitlenmişti anki. Tepki bile veremiyordum.

"Kuzey-" diyerek dudaklarımı araladığımda, Kuzey dudaklarını dudaklarıma bastırarak susturmuştu beni resmen.

Dakikalar sonra dudaklarımız ayrıldığında, Kuzey alnını alnıma dayadı. Gözlerimiz kapalıydı. Kalbim ağzımda atıyordu.

"Affet beni sevgilim. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum." dediğinde, gülümsedim ama gördü mü bilmiyorum?

Alnımı alnından ayırdım ve gözlerimi araladım. Bu hareketimle o da gözlerini açıp yüzüme baktı.

"Bir daha aynısını yaparsan, ortadan öyle bir kaybolurum ki, varlığımdan şüphe edersin. Anladın mı Kuzey? Benimle ilgili bir şey olduğunda, bir şey aklına takıldığında İlk bana soracaksın." dediğimde, uysal bir çocuk gibi başıyla onayladı. Elimi saçlarına atıp okşadım kısa tutamları.

"Ben de seni seviyorum." dedim ve kollarımı boynuna sardım. Beni belimden saran kollar, güvende ve huzurlu hissettiriyordu.

Sona doğru adım adım...

TWITCH (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin