BÖLÜM:16

29.3K 693 234
                                    

İyi okumalarr ❤️❤️

Perdenin arkasından cama baktığımda Bora'nın arabasına binip gittiğini görünce montumu alıp evden çıktım. Bora evden çıkmadan önce yukarıda üstünü giymesi ve eşyalarını alması uzun sürmüştü, bende o sırada buraya bir taksi çağırmıştım. Zamanlamayı o kadar güzel ayarlamıştım ki Bora arabasına binip gittikten hemen sonra arkasından taksi gelivermişti.

Hemen binip önümüzde ki siyah aracı takip etmelerini söyledim. Yaklaşık yarım saattir yoldaydık ve şuan geldiğimiz yer ıssız bucaksız bir yer gibi duruyordu. Nadiren ev vardı ve etrafda hep ağaçlar vardı. Daha çok ormana benziyordu burası.

Bora'nın arabası durunca taksi de biraz uzakta beni indirmişti. Parasını verdiğim de gitti. Çaktırmadan Bora'yı takip ettiğim de depo gibi bir yer olduğunu gördüm. Ve tam da tahmin ettiğim gibi Bora o depoya giriyordu. Büyük ihtimalle telefon da bahsettiği depoydu bu.

Bora içeri girdiğin de bir süre ağacın arkasında bekledim. Deponun kapısında iki tane olmak üzere korumalar duruyordu. İçeriye girmek için ilk önce onları aşmam gerekiyordu, yada arkadan dolanıp başka bir kapı olup olmadığına bakmam gerekti.

İlk önce ikinci ihtimali göz önünde bulundurup deponun arkasından dolanıp kapı olup olmadığına baktım. Kapı yoktu fakat boyumdan bile uzun olan bir pencere vardı. Eğer bu pencere açıksa işim çok kolay olurdu. Ses çıkarmamaya çalışarak pencereye yaklaştım. Camın yarım bir şekilde açık olduğunu görünce yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.

Başka birşey istesem olurmuş.

Duvar mesafesi kısa olduğu için ilk bacağımı kolaylıkla attım. Diğer bacağımı da attığım da artık içerideydim.

İçerisi bembeyaz ama ağ tutmuş duvarlar ve bir sürü odalarla kaplıydı. Hangi kapının ardında Bora olduğunu bulmak zor olacaktı. Dümdüz yürüdüğüm de bir kapının önünde durdum. Üzerinde 'Aletler' yazan kapıyı açıp baktığımda bir sürü mekanizmalar, sayısızca silahlar ve çeşit çeşit keskin bıçaklar mevcuttu. İçeriye girip biraz inceledim. Korkmadım, çünkü onun işi buydu. Ama yalan söyleyemiyecem, bu silahlar beni biraz ürkütmüştü.

Bu odadan çıkıp yeni bir odanın kapısını açacaktım ki bir silahın patlaması ile çığlık atarak yere çömeldim. İki üç defa ard arda silah patladığın da korkudan ölmek üzereydim. Tam ayağa kalkacaktım ki kalın bir erkek sesi duymamla çömeldiğim yere geri geçtim.

"Kim var lan orada!" Diye bağırdı. Nefes alsam bile ses çıkacakmış gibi hissettiğim için farkında olmadan nefesimi tutmuştum.

Ben bir kapının ardında çömelip gizlenirken bir gölge belirdi. Kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Yavaş gelen adımları duydukça titriyordum. Sonrasında olduğum odanın ışığı birden açıldığında korkudan bağırdım. Karşımdaki adam da refleks olarak silahın namlusunu bana tuttuğunda kolumla yüzümü kapatarak ağladım.

"Yemin ederim benim bir suçum yok, Allah'ın cezası Bora'yı takip etmek için geldim buraya. Keşke gelmeseydim. Vurmayın beni, ben birşey yapmadım."diye ağladım. Yüzümü hala kapatıyordum. Kısa sessizlikten sonra kolumu bir el tutup kaldırdı. Yüzümü açtığımda ağlayarak ve korkarak adama bakıyordum.

"Ya birşey yapmadım diyorum niye anlamıyorsunuz beni. Nereye götürüyorsun birşey söylesene!" Ben konuştukça adamın bana sert bakmasıyla sesim içime kaçıyordu. Üst kata çıktığımız da bir odaya girecekken kolumu elinden kurtardım.

"Bora'ya götür beni! Ben buraya onun için geldim, niye beni öldürmek istiyorsunuz ya. Ben mafya falan değilim, eski patronum olacak o öküz mafya. Gitmek istiyorum ben bır-" sözümü kesen arkamdaki ses olmuştu.

SEKRETER (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin