İnsanlar acı çekerlerdi. Bebeğinden yaşlısına, zengininden fakirine hepsinin kendince çektiği bir acısı, bir derdi vardı.
Yaşamak acı çekmek demekti. O acıyla başa çıkmayı öğrenmek gerekirdi.
Bazıları kaçar, bazıları saklanır bazıları ise savaşırdı.
Ben ateş kralından sonra ateşe dair her şeyi yönetecek kişiydim, belki de bir prensestim.
Fakat ben hiçbir zaman gerçek bir prenses gibi savaşamamıştım, ben her zaman kaçan taraftandım.
İnsanlar bizim varlığımıza inanmazlardı ama bizler her yerdeydik. İnsanların olduğu bir yerde ateşe ait olan her şeyden sorumlu biri her zaman olurdu.
Bu kişi; üç kardeşten biri olabilirdi, sınıfta bulunan bir öğrenci veya iş yerinden çalışırken sohbet ettiğin çaycı olabilirdi... Bizim gibi birileri her zaman etrafta bulunurdu.
Biz kendi gezegenimizi yaratana kadar onlarda bizim varlığımızı bilirlerdi. Aslında bizde insandık, tek fark biz onlara göre kat ve kat daha fazla güce ve enerjiye sahiptik.
Dört asır önce yerleştiğimiz bu gezegene geldikten sonra dünyada bir efsane olarak kalmıştı adımız.
Onların gözünde bir efsane, ulaşılması güç varlıklardık.
Oysaki nereden bileceklerdi bizim de sevgiye, merhamete, saygıya, aşka ve acıya yani onların zayıflık olarak gördükleri şeylere ne kadar çok ihtiyaç duyduğumuzu.
"Kralım."
Babamın önünde eğilirken bu işin ne zaman biteceğini düşünüyordum. Onun önünde eğilmek gururumu her geçen gün daha da zedeliyordu.
"8080. Ailenin en büyük çocuğu olan Kim Ha Eun bizi ve kurallarımızı hiçe sayarak onu görevlendirdiğimiz ailesine bizim hakkımızda her şeyi anlatmış bulunmakta. Ne yapmamızı emredersiniz?"
Ondan emir beklemek... Emir veren kişi olmak varken emir alan kişiydim ben...
"Derhal aileyi ortadan kaldırın ve Kim'i yanıma getirin."
Bu kadar kolaydı işte. Bizim hatamız pek çok masum insanın hayatına mâl oluyordu. Bizim hata yapma gibi bir lüksümüz yoktu.
"Emredersiniz."
Babamın huzurundan ayrılıp kapıyı açtığım anda birine çarptım. Bu Jeongin'di.
"Subin? Nereye?"
O benim küçük erkek kardeşimdi ve bana hiçbir zaman büyük olduğumu hissettirmezdi.
"Görev aldım bücür şey, nereye olacak başka?"
Göz devirirken söylendi.
"Bu adamın emirleri ve aldığı canlar niye hiç bitmiyor?! Gezegenini kurabilmiş bütün elementler bizim yaptığımız bu uygulamayı bıraktı ama bu adam bunu neden bırakmıyor anlamıyorum!"
"Sevgili çocuğum, sevgili kardeşim artık ne haltsan. Rica ediyorum her görev sonunda bana şu konuşmayı yapmayı bırak. Bana söyleneceğine babana veya sevgili Minho'muza söyle."
"Bana söyleyince ne değişecek?"
Minho'nun girişi beklenen bir şey değildi. Şaşkınca ona bakarken bize yaklaştı.
"Sorduğum soruya cevap verin. Ne değişecek?"
"Ne zamandan beri senden emir alıyoruz?"
Babamın en değer verdiği evladıydı Minho. Annesi başka bir kadındı, annelerimiz ortak değildi yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love to Death | Kim Seungmin
FanfictionSen insanların muhtaç olduğu su, bense kullanmayı bilmeyenler için ölümü getiren korkunç bir ateşim Seungmin... Hayat veren kişi sen olduğun için babamın bile hayran kaldığı o kişi olacaksın... Ve ben bundan ölümüne nefret ediyorum. Babam benden nef...