-11. Bölüm-

109 20 298
                                    

Ne ara ve nasıl oldu bilmiyordum ama kendimi bir anda Seungmin ile, insanların ortasında dans ederken bulmuştum.

Dans konusunda önceden birlikte bir deneyimimiz olmamıştı fakat gerçekten güzel dans ettiğimizi düşünüyordum.

Bir anda belimdeki elini kaldırdı ve beni kendi etrafımda döndürdü. Ardından elini tekrar belime yerleştirdi.

Gözlerimin içine bakıyordu, sadece gözlerime... Sahne arkasındaki gerçekleri bilmeseydim, kesinlikle beni sevdiğine inanabilirdim.

Başımı yavaşça omzuna koydum.

"Bu kadar iyi bir oyuncu olduğunu bilmiyordum Su Prensi."

"Resmi olarak hayatlarımız birleşti prenses. Hatırlatırım sizler iyi oyuncularsınız, özelliklerimizi paylaşmaya başlıyoruzdur belki de."

Ben alayla gülerken hizama giren Minho kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Elleriyle garip şekiller yaparken bir anda durdu ve kafasına hafifçe vurdu. Beklemediğim bir anda zihnimde sesi belirdi, bunu yapabileceği gerçeğini unutmuştu anlaşılan aptal.

"Subin, çek kafanı şunun omzundan! Uzaklaş biraz."

"Ne saçmalıyorsun? Onlarla olan sorunlarına beni de katma Lee Minho, senin gibi tavır almak zorunda değilim ve de madem beni bu kadar kıskanıyorsun (!) krala bunu yapmamasını söyleseydin. Beni burada olmaktan memnun mu zannediyorsun?"

"Hiçbirinden haz etmediğimi biliyorsun."

"Onlara ben de bayılmıyorum fakat şuan yaptığım tek şey kralın verdiği önemli bir görevden ibaret. Benim görevlerim saraydaki getir götürürü yönetmek değil Minho. Fazla sadık olduğun için beni anlamanı beklerdim. Ve son bir şey, sen haz etmiyorsun diye birilerinden uzaklaşacak adam değilim ben."

Etrafa baktım ilk önce, bir sürü göz sadece bizi izliyordu. Ardından gözlerim Minho'yu buldu ve ona gülümsedim.

Ateş insanı da bilirdi ki bizim aramız hiçbir zaman iyi olmamıştı. Ama onlar kavgaların, kırgınlıkların, rekabetin çokça fazla olduğunu da bilmezlerdi. Sadece birbirimizden haz etmediğimizi ve zıt karakterler olduğumuzu düşünürlerdi.

Benim ona gülümsemem ateş insanının dikkatini çekecek bir şeydi.

Dans bittiğinde ikimizde birbirimizden ayrıldık. Seungmin elimi tutarak beni masaya yönlendirdi ve birilerine bakacağını mırıldanarak gitti. Ama benim yanım boş kalmazdı.

Karşıdan gelen iki güzel kızı görünce dudaklarıma yerleşen gülümseye engel olamamıştım.

Minji ve Soyeon... Toprak Krallığının güzel prensesleriydi gelenler.

Toprak Krallığı her zaman dikkat çekici ve eşitliği ile ünlü bir krallık olmuştu.

Yöntemim biçimiyle, adaletiyle, eşitlik anlayışıyla toprak insanının şanslı hissettiği ve birçok kişinin toprak insanı olmak istemesine sebep olduğu bir dönemdeydi.

Prensesleri ise çok tatlı insanlardı. Şakaları ve yeni tanışmış olsanız bile rahat hissetmenizi sağlayacak o samimiyetleri çok güzeldi.

Yavaşça ayağa kalktım ve kollarımı açtım, güzel kızlar aynı anda bana sarıldılar.

"Sizi burada görmek çok güzel."

"Evleniyorsun ve biz gelmeyeceğiz, öyle mi?"

Minji kaşlarını çatarak beni azarlamıştı resmen.

"Sizsiz düğün mü olur?!"

Bir süre oturduk ve Minji ile sohbet ettik. Soyeon o sırada sadece bizi dinlendi.

Love to Death | Kim SeungminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin