Kusursuzluğu unutun. Her şeyde bir çatlak vardır. Işık içeriye böyle girer.
- Leonard Cohen
_________________________________________Odasında oyuncak ayısına sıkıca sarılmış, uykuya dalmayı beklerken birkaç adım sesi ve konuşmalar duymuş küçük kız...
Yatağında hafifçe oturmuş, minik elleriyle gözlerini ovuşturmuş. Ayıcığına sıkıca sarılarak ayağa kalkmış yatağından. Soğuk yerde, minik çıplak ayaklarıyla ilerlemiş, kapıyı aralamış, dışarı bakmış.
Tekrar o şapkalı adamlar ve babası... Annesi ona bu saatte uyanık olduğundan kızmasın diye tam dönüp yatağına geri yatacakmış ki, abisini görmüş. O şapkalı adamlar abisinin kafasını okşayıp onunla ve babası ile konuşuyorlarmış...
Küçük kız üzülmüş tabii, babası onu hiç bir arkadaşıyla konuşturmazken, abisi ile sohbet etmelerine izin veriyormuş... Küçük kız ses yapmadan minik ayaklarıyla yatağına dönmüş, ayıcığına bakmış, ona fısıldamış hafif bir gülümsemeyle.
"Merak etme, ben seninle hep konuşurum, hiç babam gibi yapmam, tamam mı?" demiş ve ayıcığına sıkıca sarılmış...
(...)"Bir aile ile nasıl arkadaş olunur? Aile olunursa." Kaşlarım çatıldı, Dean'da benim kadar kafası karışık bir kutuya bir Kaptana bakıyordu. Kutuyu eline aldı, bende aldım, açtık, yüzük? Dur. Yüzük?
"Aile olmanız gerek, en azından görev tamamlanana kadar. En iyi iki askerlerimizsiniz. Gizli görevleri tek başınıza harika yönetiyorsunuz, bu sefer birlikte hareket edeceksiniz."
Kafamı Dean'a çevirdim hafifçe şok içinde aklımdaki ihtimalle. O da bana aynı şekilde bakıyordu.
Kaptan bir kere daha konuştu..."Evleneceksiniz." dedi. Birkaç saniyenin sonunda ona baktım ve şaşkınlıkla konuştum.
"Bir dakika biz mi? Dean ile? yani teğmenim ile ben mi? Başka kimse yok mu? Eminim ki başka birisini bulabilirsiniz, Kaptanım Edwin..." dedim ona merakla. Cidden garip duygular içindeydim ama en çok şaşkınlık ağır basıyordu. Ne düşüneceğimi bilmez bir haldeydim o an.
Dean yüzüğe bakıyordu o sıra, yüzük kutusunu masaya geri koydu, kafasını hafifçe kaldırdı ve merakla Kaptana baktı. "Evlenmemizi gerektirecek kadar uzun bir görev mi bu? Ne kadar zamandan bahsediyoruz?" dedi o biraz daha ciddi kalmayı deniyerek, fakat elbette o da şaşkındı.
Edwin dosyayı açtı ve oradaki bir aile fotoğrafını gösterdi, bize bakarak konuştu. Sesi ciddi ama aynı zamanda biraz endişeli gibiydi.
"Smith Ailesi. Daha önce duymuşsunuzdur, ciddi miktarda mal varlıkları var, bir kaç markalara sahipler. Giyim, kozmetik, oyunculuk ajansları ve bunlar gibi bazı minik alt şubeleri. Elbette zengin olmalarını bu işlere bağlayabiliriz..."
Dosyalara indirdi bakışlarını. Parmaklarının arkasını hafifçe dosyaya vurdu. "Fakat. Şuan yaptıkları işle, sahip oldukları paraların kaynağı bizim normalde yaptığımız hesapta hatalı çıkıyor. Uzun süredir bundan emin olmayı deniyorduk ve sonunda bilgiyi kesinleştirdik."
Başka bir dosya aldı ve masaya koyup içinden bir kaç kişinin fotoğraflarını masaya dizdi.
"Yani, bu fazla paranın kaynağını bulmamız gerek... Bizim bu fazla paranın teröristlerle bir alakası olduğuna dair şüphelerimiz var. Teröristlerin onların mağazaları üzerinden işler yürüttüklerini düşünüyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LATİBULE
Fiksi RemajaMasanın üzerinde üç şey. Bir tabanca, yarısı içilmiş votka ve eskimiş ahşaptan bir kutu. Kutunun içini açarsan... Ne olur? Hangi gerçek, hangi acı ilk önce su üstüne çıkar? Nedir gerçek? Kime göre neye göredir? Gerçeği öğrenmek mi daha acıtır? Yo...