5. Bölüm Sıkılıyorum

22 9 0
                                    


(Defne'nin Anlatımı)

Bulaşıkları yıkayıp sanki Elon Musk gibi dolapta et var mı diye baktım ki hayallerimin yıkılışı o an başladı dolapta... dolapta brokoli vardı. Ve tek kalan öğünümüz buydu, şa-ka mı!?

İçeri gidip arkadaşlarımı o güzel haberi vermeye gittim.

"Evet sayın Yemekçiler günün konusu y-"

"Canım kardeşim Seda Sayan programında değiliz."

"Sus be Avrupa!"

"Avrupa ne ya! Anladım adım kıta diye şu espriyi yapma"

 "Neyse uzatmadan söylüyorum dolaptaki tek yemek..."

"Tek yemek?" diye tekrar etti Ömer,

"Tek yemek brokoli."

"Ben brokoli seviyorum." Dedi Asya,

"Abart." Dedi Bartu,

"Yoğurt var mı?."

"Oldu paşam yanına kebap sipariş edelim mi?"

"Olur valla."

"Abartma."

(Asya'nın Anlatımı)

Sıkıntıdan patlamamak için odama gidip çantamdan kulaklığımı çıkardım ve müzik açtım tabi ki en sevdiğim şarkı olan 'Mockingbird' şarkısını açtım, daha doğrusu rapini açtım. Adam valla tek nefeste söylüyor,

"" diye mırıldandım. Valla benim rap sınırım Ceza ile sınırlanıyor, şahsen ceza teklerdi. Evet 2 dakika boyunca saçma sapan senaryo kurdum ve bunlardan biri de şu;

Cumhur Başkanı : Trump

Başbakan: Taylor Swift

Ne alakaysa artık tövbe tövbe...

Yaklaşık 4 saat müzik dinledim ve aslında bu 5-7 saat arasında da sürebilirdi ama şarjım buna izin vermedi, bu yüzden telefonumu şarja takıp içeri gittim

"Farkında mısınız bilmiyorum ama bu gün 1 Mart ve 1 aydır evdeyiz."

"Yani?"

"Yanisi asosyelliğin daniskası. Pencereden bile bakmadık." Derken bir anda avize sallandı ve hemen koşup kredi kartı, arabanın anahtarını ve karavanın anahtarını aldım, ha bide birkaç küçük araç gereç. Neden diye soramazsınız çünkü deprem oluyor yani. Dışarı çıktığımızda evimiz yıkılmaya başladı, ve hapsolan anıların hepsi uçup gitti...

    "Siz karavanı arabaya bağlayın ben bodrumdan erzakları alıp geliyorum."

"Ne erzağı."

"Deprem için işte."

"Hazırlık bile yapıyorsun ya!"

"Yalnız karavanda 2 koltuk 1 ranza var şimdiden söyleyeyim ranza Defne ve benim."

"Bu arada burada patlama olasılığı çok fazla ıssız bir alana gidelim."

"Tamam bu arada erzaklarınhepsinde telefon var, ayıp olmasın diye sormayacaktım

ama kaç TL tuttu?"

"100 bin."

"Şaka?!"

"Yo hepsini sizin kartınızdan aldım." Herkes bana ters ters baktıktan sonra ormana vardık.

"Göl falan bulalım karavanda hortum var suyumuzdaa olur."

"Yalnız ben Survivor'a katılmalıyım çadır falanda aldım."

"Sen geleceği falan mı görüyorsun?"

"Hayır neden?"

"Hepsini bilmiş gibi hazırlanmışsın."

"Ne alaka erzak kutusu falan zaten yapılmalıydı."

Diyaloğu kısa kesip bulduğumuz nehire yakın çınar ağcının yanındaki çantama uzandım ve kulaklığımı çıkardım, şarkı dinlemeye başladım, şarkı şöyle diyodu,

"Who knows, maybe even your best friend will lie to you." Böyle bir şarkı olamazdı hatta arama motoruna yazdım sadece translate çıktı,

"Kim bilir belki en yakın arkadaşınız bile size yalan söyler." Yazıyordu, bu bir mesaj mıydı? Her neyse ilerleyen zamanlarda göreceğiz... 

Kalan SüreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin