Hırçın bir şekilde kum torbasına vuruyordum, Jisung'un neden bana bunları yaptığını düşündüm. Yanımda biri kolumu dürttü.
-Hey! Sana diyorum ellerin kanıyor!
-Ha ha evet biliyorum.
-E neden buna devam ediyorsun o zaman?
-Bilmem hoşuma gidiyor.
-Manyak.
Diyip yanımdan ayrıldı. O diyene kadar fark etmemiştim ellerimin kanadığını. Soyunma odasına gidip üzerimi değistirdim. Sonrasında eve gittim.
...
-Tanrım Minho naptın ellerine?
-Üzgünüm...
-Yeter cidden sırf o çocuk yüzünden kendine zarar mı vereceksin? He yapıcak mısın bunu? Yapma. Onun yüzünden kendine kıyma be.
-Kendime kıydığım falan yok. Sadece sporu biraz fazla abart mışım o kadar.
-Ve benim buna inanmamı mı bekliyorsun?
-Of Chan, lütfen git.
Chan bir şey demeden çıkmıştı.
Kırgındım, Jisung'a hemde fazlasıyla. Beni anlamıyordu ya da anlamak istemiyordu. Felix için beni hiçe sayıyordu. Haklı olabilir aslında. Ben bir hiçim.
...
Birden kapım açıldı-kırıldı-.
-Minho!!! Sabahtandır uyuyorsun uyuya uyuya hasta olcan yav. Hadi! Gel kutu oyunu aldım onu oynayalım.
Diyip elindeki kutuyu sallamıştı Hyunjin.
-Olur, hadi oynayalım.
Verdiğim cevaba sevinmiş yarama dikkat ederek elimden tutup götürmüştü beni.
Kısaca oyunu bana anlatmıştı, sonra ise oyuna dalmıştık hep beraber.
...
-YA HYUNG AMA HİLE YAPIYORSUN!
-HAYIR ASIL SEN HİLE YAPIYORSUN!
-NE OLUYOR BURDA!
Chan ile kavga ederken aramıza bir ses girmişti. Ondan artık korkuyordum. Bana bağırışı, bana vuruşu, beni umursamayışı, beni değersiz kılması hepsi korkutucu idi. Bunların hiç yaşanmamasını dilerdim ama yaşandı maalesef.
-Ne bağırıyorsun? Oyun oynuyoruz görmüyor musun?
Chan Jisung'un bize bağırışı için ona kızıyordu. Ben ise korku ile Jisung'a bakıyordum. Sessizce Hyunjin'e eğilerek.
-Ben odama çıkıyorum, kimse gelmesin peşime lütfen.
Kafasını sallayıp beni onaylamıştı. Bende odama çıktım.
JİSUNG
-Jisung, bu sana son uyarım. Onu üzme, sen onu üzdükçe kendine zarar veriyor.
-Ha? Chan beni çocuk bakıcısı falan mı sanıyorsun? Ben neden 7/24 Minho'ya bakmak zorundayım?
-Ben sana bak demiyorum. Felix ile zaman geçirdikçe onu üzüyorsun. Ve bunun farkında değilsin.
-Ya çünkü Felix ondan değerli. Hemde fazlasıyla değerli.
-Değerli mi? Sen cidden iyi değilsin.
-Sinirleniyorum Chan. Yeter bana Minho'yu korumayın. Onun neler yaptığını gördük.
-Ne yapmış? Açıkla.
Düşünüyordum. Minho'nun bana neler yaptıklarını. Hiçbir şey yapmamıştı ki.
-Neden susuyorsun? Yok çünkü değil mi? Hah! Sen onu ne sanıyorsun!? Tüm gün sürtüklük yapıp senin yanına geldiğini mi?! YA SEN O FELİX İLE GEZERKEN BU ÇOCUK KENDİNE ZARAR VERİYOR YA! SEN NE KADAR ÜZDÜYSEN O KADAR ZARAR VERİYOR KENDİNE! Yapma bunu yapma!
-Umrumda bile değil.
Yüzüme yumruk yemiştim. Kemik sesi gelmişti. Chan'ın eli ne ara bu kadar ağır oldu?
-Chang naptın?
Şimdi anladım. Changbin bana yumruk atmıştı.
-Hak etti.
|
|
|🍷🍷