Sabah olmuştu. Gözlerimi yatağımda açmıştım. Dünkü olaya dair birşey hatırlamıyordum. Bu çok korkutucuydu. Belkide hayal görmüştüm. Bunu anlamanın tek bir yolu vardı. Aynanın karşısına geçmiş boynumu açmıştım. Gördüğüm iki çift benek gibi görünen kırmızı noktalarla korkuyla geri çekilmiş aynaya arkamı dönüp boğazıma dokunmuştum.
Ben dün ısırılmış mıydım yani?!
Evde hızlıca sağa sola bakmış ve birşey olmadığını görünce derin bir nefes alarak yatağıma oturmuştum bir süre yalnız kalmak istemediğime kesinlikle emindim bu yüzden arkadaşım Taehyungu eve çağırmıştım.
Camın önüne birkaç eşyayı koymuş perdeyi iyice kapatmıştım. Akşam olduğundaysa hızlıca salona inmiş Taehyungu beklemeye başlamıştım. Bu sürede de televizyonu ses yapması için yapmış koltuğa uzanıp üstümü sıkıca örtmüştüm.
Neden bilmiyorum ama ev birden soğumaya başlamıştı. Üstüme garip bir soğukluk binmişti Taehyunga yazmak için telefona uzanmak istemiştim ama ona bile uzanamıyordum çok soğuktu. Başımı yastığa bastırarak buz tutan bedenimi ısıtmaya çalışmıştım ama vücudum bir türlü ısınmıyordu. Gözlerimi birazdan Taehyung gelir nasıl olsa diye kapatmıştım. Kapatmamla beraber üstümde ve boynumda baskı hissetmem bir olmuştu.
Sıcaklık bir anda üstüme çökmüştü. Soğuk hava gitmişti. Lakin bu defa da ateşlere atılmış gibi hissediyordum. Yutkunmalarımı bile içine çekiyor gibiydi boynumdaki dişler. Ne kadar orada öylece kanımı çekti bilmiyorum ama başım dönüyordu. Yüzümü kendine çevirip baygın bakan gözlerime bakmış ve şunları fısıldayıp yok olmuştu.
"Tenin tamamen parçalanana ve küle dönüşüne dek bana ait olacaksın park Jimin."ve arkasında karanlık bir duman bırakıp odadan çıkmıştı. Battaniyeyi üstüme tam anlamıyla çekmiştim. Yüzüm bile içinde kalmıştı. Ne demek istiyordu. Çok korkmaya başlamıştım.
Derin bir nefes alıp ayağa kalkıp mutfağa giderek su içmiştim. Henüz neyin içinde olduğumu bilmiyordum.