Altımda hissettiğim rahat yatak benim değildi. Gözlerimi açtığımda baktığım bu siyah tavan kırmızıyla işlenmiş desenler bana ait değildi. Yan tarafa baktığımda pencereden gözüken ay bu odanın penceresinden beim odamın penceresinin gösterdiği gibi göstermiyordu. Ben buraya yabancıydım. Yıldızlarla süslediğim tavanımı özlemiştim şimdiden.
Ben yıldızlara karışmak için çok küçüktüm. Gençliğimin baharındaydım. Ölmek için çok gençtim. Boğazıma sanki eller sarılmış gibiydi nefes alamıyordum doğru düzgün.
Arkama döndüğümde asıl karanlığın bana baktığını görmüştüm. Elleri belimde sıkıcı sarılıydı. Simsiyah gözlerle bana bakıyordu. Onun gözlerinde bile ölüm vardı. Yinede öylece kolları arasında duruyor hareket etmiyordum. Gözleri gitmemle garip bir ışıltıyla arlamıştı. Bilmediğm birinin bana böyle bakması çok garipti.
''Kimsin sen?''gülmüştü. Ortaya çıkan dişerine bakmıştım. İlk gördüğüm şeklinden daha uzaklardı. ''Kim olmamı istersen o olurum,küçük.''Kollarından çıkmadan ona doğru dönmüştüm. Bu belimdeki ellerinin sıkılaşmasına neden olmuştu. Gülümseyeceğimi anladığımda hızla bu hissi itmiş somurtmuştum. ''Neden şifre gibi konuşuyorsun? Söylesen olmaz mı?'' Saçlarımda ellerinden birini hissetmemle gözlerimi kapatmıştım. ''Korkarsın,benden zaten yeterince ürkmüyormuşsun gibi seni daha çok ürkütmem,küçük.'' Başımı tutarak kendine çekip boynuna bastırmıştı. Beni göremeyeceğini düşünmüş,gülümsemiştim. ''Neden ben?'' Saçlarımdakı eli sırımda gezinmeye başlamıştı. Beni rahatlamak istediğini anlamıştım.
''Çünkü sen benim için yaratıldın.''Birşey söylememe izin vermeden boynuma elini bastırmıştı. Üstüme oldukça ağır bir ağırlık çökmüştü. Göz kapaklarım kapanırken''Uyu küçük,ihtiyacın olacak.''dediğini işitmiştim.
Zaten uyuyakalmıştım sonrasında.