14

140 27 6
                                    

Sim Jaeyun, kendini insanlara kolay kolay açabilen biri değildi. Geçmişi bu konuda bir sürü yarayla kaplıydı. İnsanlardan çok çekmişti ve hala da bunları atlatabilmiş değildi. Fakat buna rağmen Niki'nin her zaman farklı olduğunu düşünmüştü. Karıncayı bile incitmeyen, herkese hoşgörülü davranan, naif ve bir o kadar da kibar biriydi Niki onun gözünde. Bazen çıldırmış gibi davranabiliyordu. Haliyle o da insandı. Jake'in bu zamana kadar onun hakkında düşündüğü şeyler bunlardı. 

Niki gibi biri nasıl olur da onu ayakta uyuturdu? Niki onun en yakın arkadaşıydı, sırdaşıydı. Jake ondan hiçbir şey saklamazken Niki Jake'e yalanlar söylemişti. Jake bir kez daha insanlar tarafından aldatılmıştı. 

"Ama yine de bir sebebi olduğuna inanıyorum." dedi Jake, Maki'ye. "Niki gerçekten böyle bir insan değil. Bir nedeni olmalı."

"Heeseung ile kapanmamış bir hesabı olabilir. Belki de lisede Heeseung'un ona yaptığı bir şey vardır." diye cevap verdi Maki. Jake'in perişan tavrı onu endişelendirmişti. Bu yüzden Jake'e ve tabii Heeseung'a yardımcı olmak için kafa patlatmaya hazırdı.

"Olabilir. Her şey olabilir, Maki. Ama benim kafamı karıştıran bunlar değil zaten. Neden Niki, K hakkında yalan söyledi? Buna ne gerek vardı?"

Maki'nin yüzü değişti. Jake de bu değişimi fark etti ve merakla karşısında oturan adama baktı. "Niki, Yudai hakkında ne söyledi?" diye sordu Maki.

"Lisede kendisine zorbalık yaptığını. Hatta tüm liseyi ona zehir ettiğini falan. Belki de doğrudur. Belki de K yalan söylüyordur."

"İstersen sana biraz Yudai'den behsedeyim." dedi Maki. Jake şaşkın bir şekilde başını salladı.  "Biliyorsun ki ben Jay'in arkaşıyım. Yani aramız biraz limoni tabii. Ama konumuz bu değil. Her neyse. K benim uzun zamandır arkadaşım. Hatta K'in Heeseung'un tayfasından uzak durmasının nedeni de benim. O, lisede okul değiştirdi. Okul değiştirmeden önce çok sakin ve arkadaş canlısı bir insandı. Biraz da şeytan tüyü vardı. Ama okul değiştikten sonra Taki'nin grubu ile takılmaya başladı. Taki'nin grubunun öyle olayları var ki sana anlatmam bir gün sürebilir. Neyse işte, K onlarla takılmaya başladıktan sonra insanlara zorbalık yapılmasına göz yuman birine önüştü. Eski Yudai asla böyle bir şey yapmazdı."

"Niki'ye zorbalık yapmamış mı yani?" diye sordu Jake.

"Jake, Yudai Niki'ye aşıktı. Hatta her gün bana gelip onu anlatıyordu. Onu arkadaşlarından uzak tutmaya çalışıyordu. Her gün bir yolunu arıyordu, anlıyor musun? Artık onun bu hallerinden bıkmaya başlamıştım. Ve bum! Bir gün ondan bahsetmeyi kesti. Neden bir anda Niki'yi unuttu, anlamadım. Ama zaten unutmamıştı. Taki ve arkadaşlarının bu işin içinde bir parmağı vardı bence. Tabii hiç öğrenemedim."

"Peki Niki neden ondan bahsederken bu kadar tiksiniyor?" Jake işlerin içinden çıkamıyordu. Kim kime ne yapmış artık anlam vermek çok zordu. Keşke bir zaman makinesi olsaydı da geçmişe gidip lisede neler yaşandığını öğrenseydi. "Maki ben ne yapacağım?"

"İlk önce kendini kötü hissetmeyi bırakacaksın. Olayların hiçbiri seninle alakalı değil. Kendini bu kadar hırpalama. Heeseung'a yardım etmek istediğini biliyorum ama akıl sağlığın daha önemli."

Jake başını salladı ama işler bu kadar kolay değildi. Hiçbir olayda kendisi olmamasına rağmen her nasıl oluyorsa birileri onu kırmayı başarıyordu. "Sence Heeseung ile konuşmalı mıyım?" 

"Bence evet. Ama bilmelisin ki çok sinirlenecek. Kendini buna hazırla."

"İnan bana ne kadar sinirli bir insan olduğunu çok iyi biliyorum." dedi Jake. Heeseung'un sinirlenmesinden değil, üzülmesinden korkuyordu. Onun kırılması, Jake'in de kırılması demekti. Tek istediği sevdiği adama hiçbir zarar gelmemesiydi. "Ona anlatacağım. Birlikte bir şeyler yapmamız daha mantıklı. Ama muhtemelen bana kızacak. Yine de anlatmam gerek."

GO BIG or GO HOME [HEEJAKE] *askıda*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin