"Bana biraz Niki'den bahseder misin?" diye sordu Jake. "Lisede nasıl biriydi? Aranız nasıldı? Yudai ile ne oldu?" Bu soruların onu bir şekilde Niki'nin amacına ulaştıracağını düşünüyordu. Aradığı şey bir sebepti ve bu sebebi ne olursa olsun bulmalıydı. Yoksa bu şekilde kendini delirecekmiş gibi hissediyordu. Arkadaşının hiçbir amacı olmadan sevdiği adamı incitecek bir şey yapması ona hiç mantıklı gelmiyordu.
"Niki ile birbirimizi pek tanımıyorduk aslında. Benim onun hakkında bildiğim şeyler biraz gözlem sonucu. Niki çok sosyal bir insandı. Neredeyse herkesle arkadaştı. Çok güler yüzlü ve iyi bir insan gibi gözüküyordu. Bu okulun ilk yıllarında bu şekildeydi tabii. Sonra, şu tam Yudai bizim okula gelmeden önceki dönemde, Niki içine kapandı. Dediğim gibi ben kendi halimde olduğum için onunla ilgili şeyleri pek bilmiyorum. Bu yüzden neden bu şekilde kendini uzaklaştırdığını anlamamıştım. Bir olay olduğunu söylediler. Galiba bir çocukla ilgiliydi. Ben tam bilmiyorum ama. Ondan sonra Niki biraz değişti. Yudai'nin ona zorbalık yaptığı söylentisi yayıldı sonra. Ben de buna inanmıştım açıkçası. Tabii bir kanıt yoktu."
Jake bu duyduklarından sonra o çocuğun kim olduğunu merak etmeye başladı. Kendi tanıdığı Niki, Heeseung'un ilk bahsettiği o kişiydi. Peki kişiliğinde bu şekilde değişime sebep olan o olay, o oğlan kimdi? Jake bunları gerçekten çok merak ediyordu. Öğrendikçe üzerine gidiyor ve daha fazlasını öğrenmek istiyordu. Bu sayede hem kendi merakını giderip hem de Heeseung'a yardım edebilirdi. Ayrıca kendi üzerindeki ihanet hissinden de bir ölçüden kurtulabilirdi.
"O çocuğun kim olduğunu öğrenebilir miyiz peki? Belki onunla konuşursam bir şeyleri anlamlandırabilirim."
"Jay'e sorarım." dedi Heeseung. "Tam olarak tanımasa da tanıyan birilerini biliyordur."
Jake onu onaylayacak şekilde başını salladı. Sadece bir araba aynası ve bir içki lekesiyle hayatı nerelere gelmişti. Şimdi bu karmaşık işlerin tamamıyla içine batmıştı. Bu öyle derin bir bataklıktı ki çıkmaya çalıştıkça daha çok saplanıp kalıyordu. Aynı zamanda okulun bitmesine az kalmıştı. Bu da Heeseung'un meselesini en kısa sürede çözmeleri gerektiği anlamına geliyordu.
Heeseung, koltukta Jake'in yanına yaklaştı. Hoşlandığı adamın yanaklarını kavradı. Kendi alnını karşısındaki ürkek adamın alnına dayadı. "Eskiden olsa evet ama şimdi şu siktiğimin projesi asla umurumda değil. Yeter ki sana, diğerlerine bir şey olmasın Jake. Benim yüzümden zarar görmeyin yeter. Kimin aldığını sadece bu sebeple bulmak istiyorum."
Jake bu sözlerin üzerine huzurla gözlerini kapadı. Eskiden olsa Lee Heeseung gibi birinin kendisine böyle sözler sarf edeceğini asla düşünemezdi. Buna hiçbir koşulda imkan vermezdi. 'Onun gibi hetero bir adam' diyerek başlardı cümlesine ve gerisini getirirken hüzünlenirdi. Fakat şimdi Lee Heeseung ona duymaya alışık olmadığı güzel laflar ediyordu. O mutlu olmayacaktı da kim olacaktı?
"Senin için o projeyi bulacağım." dedi Jake. "Ama önce bir planım var. Bu planı sana, Maki'ye ve K'e ortak olarak açıklayacağım. Yarın dersten sonra Maki'nin yanına gidelim."
"K mi?" diye sordu Heeseung. "Onunla ne ara yakınlaştın?" Kaşlarını çatmış, geri çekilip Jake'i izlemeye başlamıştı.
"Ben kiminle arkadaş olup kiminle olmadığımı bilmiyorum." dedi Jake.
"Tamam, Yudai ile konuşup bana yardım etmesini istedim ama bu senin ona yaklaşmanı gerektirmiyor. O adamla fazla yakın olmanı istemiyorum Jake. Hatta kimseyle yakın olmanı istemiyorum. Sadece benimle olman yeterli."
Jake şaşkınlıkla ciddi ciddi açıklama yapan adama baktı. Heeseung ona kıstığı gözlerini dikmişti. Muhtemelen içinden Jake'e yakın olması muhtemel insanların listesini yapıyordu. Listeyi yaptıktan sonra ne yapacağını ise kimse bilemezdi. Bu düşünce Jake'i güldürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GO BIG or GO HOME [HEEJAKE] *askıda*
ספרות חובביםHeykelcilik bölümü öğrencisi Lee Heeseung'un projesi çalınır. Sim Jaeyun ise Heeseung'un denklemlerle dolu geri alma planının kilit taşıdır.