Herkes hediyelerini sırayla veriyordu. Almina 'ben sana herkesten sonra vereceğim hediyeni' dediği için ne aldığını bilmiyorduk. Sıra bana geldiğinde sarıldım sıkıca, Bora da bana sarılmıştı. Tabi arkamda bir yere bakınca anında itilmiştim kendisi tarafından. Evet resmen itmişti.
"Bora!" Cırlamamla yüzünü buruşturdu.
"O bakışları sen görsen sende beni iterdin yavrum, adam bakışlarıyla sikti beni." Herkes gülerken bende hafifçe kıkırdamıştım. Gözlerim Ateş'i buldu, o ise gözlerini gülüşümde gezdirdi. Dudağının kenarı tembelce yukarı kıvrıldı. Ben ise elimdeki hediyeleri masanın üzerine bıraktım. Sonra açar bakardı. Tekrar Bora'ya sarılıp hemen ayrıldım. Ben kendimi Gece'nin yanına bırakırken Ateş ise elinde ki siyah küçük kutuyla Bora'ya bakıyordu ters ters. Bora sırıtarak "Bana ne aldın hayatımın anlamı?" Dediğinde tip bir bakış atmış, elinde ki kutuyu uzatmıştı. "Sarılmak yok mu aşkım?" Diyerek elini Ateş'in koluna koydu ve boydan boya okşadı. Bora şansını zorluyordu ve bundan büyük bir keyif alıyordu. "Lan siktir git." Kolundaki eli itip yanıma geldi. Bora ise gülerek bize baktı. "Aşık bana ya nazlanıyor sadece." Ardından elindeki küçük kutuyu açtı ve içindekini çıkardı. Eline aldığı kontakla büyük bir hava atarken aynı zamanda parmaklarını kontağın üzerinde gezdirip sırıttı. Ardından Ateş'e doğru koşup sarıldı. "Mükemmel olduğunu biliyorsun değil mi yavrum, seni herkesten daha çok seviyorum." Almina göz devirirken Ateş Bora'yı kendinden uzaklaştırıyordu ya da uzaklaştırmaya çalışıyordu. "İşime geleni seviyorum demiyor da pezevenk" Araf homurdanırken istemsiz bir gülüş kaçtı dudaklarımın arasından. Ateş ise en sonunda iyice sinirlenmişti. "Lan siktir git amına koyacağım şimdi! kapının önünde hediyen." Bora bunu duyunca Ateş'e öpücük atmış ve koşarak dış kapıyı açmıştı. Dışarı çıktı ve kapının hemen önünde duran Audi R8'e aşkla baktı. Bize dönerek "Yeni bebeğime merhaba deyin gençler" dediğinde kahkaha attım diğerleri de bana eşlik etmişti. Ardından araba garajdaki yerini almış biz ise içeri geçmiştik. Kısa bir süre daha birlikte oturup boş boş durduk. Uykumun gelmesiyle mayışmış bir şekilde esnediğimde Ateş ayağa kalkmış ve beni de kaldırmıştı. Odaya çıkarken herkese iyi geceler diye bağırmayı ihmal etmemiştim, bizden sonra onlarında odalara dağılmaya başladığını duymuştum tabi.
Şimdi ise Ateş'in odasındaydım, yatağın üzerine oturmuş onu bekliyordum. Duşa girecek vakit miydi? Seviştikten sonra girerdi duşuna. Üzerimde sabah aldığım gecelik vardı. Güzel duruyordum, uzun siyah saçlarım belime iniyor bana ayrı bir güzellik katıyordu. Lakin düşündüğüm gibi çok seksi görünmüyordum. Daha çok masum duruyordum sanırım. Ben düşüncelerin arasında boğuşurken su sesi kesildi bir süre sonra ise banyodan çıktı. Havluyu beline bağlamıştı, elinde ki küçük havluyla saçlarını kuruluyordu. Hafifçe iç çektim. Onlar nasıl baklavaydı öyle. Yerdim yer. Sanat eseri gibi vücuduna baktıkça insanın iştahı açılıyordu. Havlunun düşmesi için içten içe dua ederken gözleri beni buldu. Dudakları hafifçe kıvrıldı ve elindeki küçük havluyu koltuğa attı. Bunu yaparken bakışlarını hiç üzerimden çekmedi. Gece mavisi gözleri ağır ağır yüzümde gezindi ardından aşağıya indi. Gözleri tüm bedenimi arşınlarken yüzündeki bütün kasların kasılmasından büyük bir zevk alarak onu izlemeye devam ettim.
"Siktir!" Tutku dolu sesiyle yutkundum. O ise büyük adımlarla yanıma geldi. Yanaklarımın yandığını hissediyordum. Üzerimde tül gecelikten başka hiçbir şey yoktu, evet iç çamaşırı da yoktu. "Bu halin ne senin?"
"Bana dokunmanı istiyorum." Titrek bir nefes çektim içime. Dudakları dudaklarımı buldu büyük bir hızla, sert öpüşüne verdiğim yumuşak karşılıklar onun için yeterli değildi. Bir eli belimi sıkıca kavramışken diğeriyle kalçamı sertçe sıktı. Dudaklarının üstüne inlerken bundan keyif aldığı dudağının hafifçe kıvrılmasından belliydi. "Aç ağzını." Emrine uyarak dudaklarımı araladım. Aralık dudaklarımın arasına sızan sıcak diliyle inlememe mani olamamıştım. Kalçamda ki eliyle beni kendine bastırdı. Dilini dilimin üzerinde kaydırıyor, ağzımın içini keşfetmek istercesine dolandırıyordu. Dudaklarımdan çekilip boynumda gezdirdi bakışlarını. Beni hızlıca altına aldı, dudaklarının yeni rotası boynum ve göğüslerimdi. Büyük elleri üzerimdeki tülü parçalarken dudaklarını boynumda gezdiriyor öpüyor ve ısırıyordu. Zevk dolu inlemelerimi susturamıyordum. Bir elim gevşekçe ensesine tutunurken diğeriyle kaslarını okşuyor çiziyordum. Altında çırılçıplak uzanırken belinde ki havluyu çekip yere attı. Ve onu görmeme izin verdi.
Büyük erkekliği karnına uzanıyordu, kalın ve uzundu üzerinde ki damarlar belirginleşmiş başı hafifçe morarmıştı. Aralanan dudaklarımla ona bakıyordum onu nasıl içime alacağımı düşünürken Ateş'in gülüşünü duydum. Gözlerim direkt gülüşünü ardından gözlerini buldu. "Çok büyük." Benim ürkek sesimin aksine yüzünde keyifli bir ifadeyle üzerime eğilip dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. Sol göğüs ucumu ağzına almadan önce sakince konuştu.
"Merak etme güzelim, sana kendi gibi 'büyük' bir zevki bahşedecek."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm birazcık geç geldi ve kısa oldu ama kitabı yazarken sıkılıyorum bebişlerim ayrıca koyduğum oy sınırları da tamamlanmıyor. Zaten çok vaktimde olmuyor.
