2. Bölüm

42 6 0
                                    

Gözlerimi hafif araladım ardından gözlerimi kırpıştırıp doğruldum. Etrafa bakındım daha önce görmediğim bir evde olduğumu fark ettim, korkup hemen koltuktan kalktım mutfaktan seslerin geldiğini duydum ve oraya doğru temkinli bir şekilde gittim. Yemek yapan birini gördüm. "Uyanmışsın, iyi misin daha?" Ne dediğini anlamadım dün ne yaptığımı hatırlamıyordum ne boklar yemiştim acaba "Ne? Ben neden buradayım? Sen kimsin? Dün ne oldu?" Diye bağırmaya başladım ve onun yüzü bana döndü bir an bana baktı ela gözleri vardı saçları koyu kahverengi yüzü çok çekici duruyordu. "Dün ne olduğunu hatırlamıyor musun yani?" Diye sordu korkmaya başlamıştım, " Hayır tek hatırladığım birine çarpmıştım ve sonrası karanlık..." Adam bana bakmayı bırakıp menemen yapmaya devam edip "O biri benim işte, dün bana çarptın ve beni terslemeye başladın ardından yere düştün ve kustun sonrada bayıldın" her söylediği kelimesindeki gözlerim biraz daha açılıyordu ve anlam vermeye çalışıyordum ardından "Seni orada bırakamazdım bende evime getirdim" ceplerımde telefonumu arıyordum ve "Telefonum nerede?" Diye sordum salondaki sehpayı gösterdi hemen telefonumu elime aldım ve telefonu açtığım gibi yüzlerce mesaj ve aramayla karşılaştım hepsi Nilay, Oğuz, Enes ve Melisa'dandı hemen hepsine 'iyi olduğumu ve sonra onlara anlatacağımı' yazdım. "Daha iyi misin peki?" Bakışlarım ona döndü "Biraz başım ağrıyor o kadar" yemekle uğraşmaya devam ederek "Yemek yemelisin yoksa açlıktan tekrar bayılırsın" bir an duraksadım ve düşündüm ona güvenmeli miydim? "Ben eve gidicem." Deyip eşyalarımı toplamaya başladım ama adam yemeği bırakıp yanıma geldi ve "Yemek ye sonra gidersin seni zorla tutmuyorum, ama yemek yemezsen tekrar bayılırsın" düşündüm ve haklıydı eğer yemek yemezsem tekrar bayılırdım en iyisi hemen yemeği yiyip eve gitmekti "Peki tamam" dedim ve beraber mutfağa yürüdük ve masaya oturduk evine tekrar bir bakınca bayağı varlıklı biri gibi görünüyordu. "Ee adın ne? Sana bir isimle hitap etmem gerekebilir zaten burdan çıkınca bir daha karşılaşmiyacağımıza göre" menemeni önümdeki tabağa koydu "Ceylin, Benim adım Ceylin, sen yemeyecek misin?" Karşımdaki sandalyeye oturdu "Yok ben aç değilim" menemeni yemeğe devam ederken "Bende Uygar" dedi. Menemenimi bitirip "Teşekkür ederim bana yardım ettiğin için ama gitmem gerek" deyip eşyalarımı toparlamaya başladım ardından kapıya yöneldim ve Uygar'da bana eşlik etti ardından kapıdan çıktım ve Uygar tam kapıyı kapatacakken "İyi günler Avukat hanım" dedi bir an duraksadım ve bir kaç saniye öyle kaldım ardından kafamı çevirip "Sen nereden biliyorsun?" Diye sordum fakat çoktan kapıyı kapatmıştı kapının önüne geçip kapıyı çalmaya başladım fakat içeriden çıt çıkmıyordu ardından kapıyı sert bir şekilde yumruklamaya başladım benim avukat olduğumu bilmesi beni korkutmuştu ama ben çok kolay korkup kaçacak biri değildim. Kapıyı daha sert vurmaya ve bağırmaya başladım "HEY AÇ KAPIYI" kapıya sert sert vurmaya devam ederken "SANA DİYORUM AÇ ŞU KAPIYI" bir kaç dakikam böyle geçmişti fakat hiç bir işe yaramadığını anladığımda bırakmıştım ve bahçeden dışarı çıktım Çok güzel heybetli ve görkemli bir villaydı. Peki benim avukat olduğumu nasıl bilebilirdi? Ah doğru ya ben tanınan bir avukatım elbette benim bir avukat olduğumu bilebilirdi neden bu kadar tepki vermiştim ki... Peki ben kapısını çalarken neden açmamıştı? Offf kafamda çok soru vardı hepsinden kurtulmak için kafamı iki yana salladım ve yürümeye başladım, fakat nerede olduğumu bilmiyordum hemen telefonumdan navigasyon açtım ve evime doğru yürümeye başladım. 

                                       ⚖️

Eve vardığımda hızlıca duşa girdim ve yatağımda uzanmaya başladım sosyal medyada gezinirken Nilay'ın aramasını gördüm ve hızlıca açtım.
"Alo kızım sen neredesin ödümüz koptu eve gidince yazıcaktın neden yazmadın? Dördümüz birden seni aramaya başladık hiçbirimizin aramasını açmadın dönmedinde sonra o kadar arama ve mesajın arasından tek bir mesaj 'iyiyim merak etme sonra arar anlatırım' SALAK MISIN KIZIM SEN ÖDÜMÜZ KOPTU ÖDÜMÜZ AYRICA..." Nilay'ın saymayı bitirmeyeceğini anladığım anda araya girdim ve "Ya Nilay herşeyi anlatacağım bir susta izin ver kızım Allah Allah" ardından olanları anlattım ve Nilay araya girip bana kızıyordu ama onu susturuyordum anlattıktan sonra "Yuh kızım 20 yıllık arkadaş gibi konuşmuşsunuz adamla" diye çıkıştı ne dediğini anlamamıştım "Ne alaka ya" dedim ardından "Neyse ben uyuyacağım çok yorgunum dün fazla içtik galiba" dedim ve Nilay'da "Tamam bitanem iyi uykular bir şey olursa ararsın" dedi ve telefonu kapattık. Telefonumu komidine koyup kendimi uykunun kollarına bıraktım.

                                        ⚖️

Gözlerimi zar zor açtım ve doğrularak suyumdan bir kaç yudum içtim ardından yorganı üzerimden kaldırdım ve telefonumdan saat'e baktım, saat;
15.08'di ve telefonu yatağa atıp giyinme odama ilerledim üstüme Ralph Lauren'den aldığım Ayıcıklı kazağımı geçirdim ve altıma siyah pileli mini eteğimi giydim ve siyah kilotlu çorap. Saçlarımı ve makyajımı yapıp odama gittim ardından telefonumu çantama attım ve yanıma birkaç makyaj malzemesi aldıktan sonra kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp beyaz topuklu ayakkabılarımı giydim ve evimden dışarı çıktım. Evim 3+1 bir villaydı avukatlıktan çok para kazanıyordum. Evimin önündeki arabama binip Oğuz'u aradım. Bir kaç dakika çaldıktan sonra açtı ilk uyuduğunu düşünmüştüm çünkü bugün pazardı tek izin günümüz. "Nasılsınız Ceylin hanım? Dün akşam olanları duydum, Nilay anlattı, Yakışıklı mıydı bari?" Gözlerimi devirip "Oğuz kapa çeneni, biliyorsun ilişki insanı değilim erkekler ilgimi çekmiyor"
"Nasıl yani eşcinsel misin?"
"Hayır salak hiç kimseden hoşlanmıyorum" Oğuz rahatlamış bir şekilde nefesini verdi ve "Oh iyi seni hiç kimseyle paylaşmam çünkü" kısık sesle güldüm. "Yemek yiyelim mi? Yeni bir duruşma verdiler ona bakarız. Sana yeni duruşma verildi mi?" Dedim. "Tamam olur Sliska restoranta gidelim ama oranın eti mükemmel, ne alaka sana yeni duruşma mı verildi? Bana verilmedi zaten izin günümüz ne alaka iş ya of çıldırıcam" derin bir iç çekip "biliyorsun ben her zaman her yerde iş yapabilirim, ve onlarda bundan faydalanıyorlar ama umrumda değil işimi seviyorum. Şimdi söylenme Sliska restorantta buluşalım hadi görüşürüz" dedim ve Oğuz'dan bir cevap beklemeden telefonu kapadım ardından çantamın içine koyup çantamı yolcu koltuğuna koydum. Arabayı çalıştırıp yola çıktım. 1 saatin ardından Sliska'ya vardım klasik İstanbul trafiği işte. Deniz kenarı bir masaya oturdum ve telefonumda gezinirken Oğuz geldi. "Selam prenses nasılsın?" Kalkıp Oğuz'a sarıldım ve "İyiyim Sen nasılsın?" Dedim ve yerimize oturduk. "Şu duruşmayı çıkarıyım çantamdan bir saniye hiç bakmadım seninle bakayım dedim" çantamı aldım ve içinden duruşma dosyasını aldım. "Ver bakayım merak ettim" dedi ve elimden Duruşma kağıdını aldı. Ağzına bir lokma ekmek attı ve çiğnemeye başladı. "Hmmm cinayet dosyası severim, ama karışık bir dosya" elindeki dosyayı bana uzattı ve Oğuz'un elinden aldım ve okumaya başladım
DURUŞMA DOSYASI
Esas no: 82
Hakim: Zeynep Polat
Davacı: Mert Doruk
Davalı: Uygar Ulusoy
Ceset: Ateş Doruk
Uygar Ulusoy... Uygar Ulusoy... Uygar... Bir saniye ben bu ismi hatırlıyorum ne Uygar mı?

ÇarpışmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin