Belki bu benim için yeni bir başlangıç olacak, belki de daha beter şeyler yaşayacağım bilmiyorum. Bildiğim tek şey, herkes gibi benim de artık bir babamın olmasıydı. Bunun dışında hiçbir şey bilmiyorum. Orhan Bey ile ne yapacağımı bilmiyorum, affetmeli miyim yoksa affetmemeli miyim? Melih'in dediği şey aslında çok mantıklı ama sonuçta benim bir işim var daha 3 yaşındaki bir kıza bakıcılık yapıyorum, sürekli izin alamam çünkü Filiz Hanım ile aram çok kötü... Şu an kafamın içinden binlerce düşünce geçiyor ama düşündükçe dibe batıyorum sanki.
"Damla!" dedi Melih bana dokunarak.
"Efendim?" dedim hala çıkamadığım şokun etkisiyle.
"iyi misin?" dedi merakla.
"İyiyim." dediğimde yalan söylemiştim. İyi değildim hem de hiç iyi değildim.
"Orhan Bey senin cevabını bekliyor." dedi Melih gözlerimin içine bakarak. Ben de onun gözlerinin içine baktım.
"Eve gidelim Melih." dedim ve ayağa kalktım. Orhan Bey'e hiç bakmadım.
"Kızım gitme! Sor... ne merak ediyorsan sor bana. Hepsini cevaplayacağım ama benden uzak durma lütfen! dedi Orhan Bey ayağa kalkıp yanıma gelerek. Cevap vermek için ben de ona döndüğümde karşı karşıya kalmıştık.
"Ne sorayım? Aklımda binlerce soru var, hangi birini sorayım?" dediğimde sesim yükselmişti ama denizin dalgaları sesimi bastırıyordu.
"Sor birini kızım..."
"Kızım deme bana!" dediğimde daha fazla sinirlenmeye başlamıştım. Ondan nefret etmiyorum, sadece kızgınım. Gizlice baba kız ilişkimizi sürdürebilirdik bence. O annem olacak kadın sadece blöf yapmıştır yoksa kaç gün oldu ben bunu öğreneli annem bir şekilde ortaya çıkardı.
"Tamam sinirlenme." dediğinde bana sarılmak için yaklaştığında kendimi geri çektim.
"Melih eve gidelim lütfen!" dediğimde gözlerim dolmuştu.
"Damla!" diyerek kolumu tuttu Orhan. Evet. Artık o benim için sadece Orhan! Bey, olmaya hak etmiyor. En azından şimdilik hak etmiyor.
"Dokunma bana!" dedim bağırarak ve kolumu elinin arasından çektim." Sormamı mı istiyorsun?" dedim dövecek gibi davranarak.
"Evet." dediğinde üzgündü.
"Annem seni tehdit ettiyse neden gelmiyor, neden senin güçlerini elinden almıyor ve beni öldürmüyor?" dedim kızarak. Sesim istemeden yüksek çıkıyordu çok sinirliydim.
"Bilmiyorum. Yıllardır ben sana söylemeyince artık söylemeyeceğimi düşünüp peşimi bırakmış olabilir." dediğinde sakindi ama üzgündü. Zihninin içinden geçenleri çok merak ediyorum.
"Gördün mü? Sor deyip duruyordun, sordum ve bir cevabın yok!" dedim sinirle.
"Haklısın... En azından bana bir şans versen Damla, olmaz mı? Beraber vakit geçirelim, beni tanımaya çalış. Aklından geçen binlerce soruyu sor bana, olmaz mı?" dedi Orhan masumca. Çok samimiydi, içimdeki çocuğu zor tutuyorum Orhan'a sarılmaması için.
"Bence de Damla. Orhan Bey haklı, bir şans tanıyabilirsin. O da tehdit altında kalmış sonuçta, söyleyememiş." dedi Melih umursamıyormuş gibi bir tavırla. Bir Orhan'a baktım bir Melih'e. Melih ve Ayaz'ın konuşmaları geldi yine aklıma ve içimdeki çocuğu tutamayacak kadar ikna olmuştum.
"Peki. Ama şans verdim diye zeytinyağı gibi üste çıkma! İlk ve son şansın." dedim ciddiyetimi koruyarak.
"Tamam çok teşekkür ederim." dediğinde mutlu olmuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Bakıcı
RomanceBen Damla Göksoy. Doğduktan hemen sonra bir yurt kapısına bırakıldım ve 18 yaşına girdikten sonra çalışmak, kendime yeni bir hayat kurmak zorunda kaldım. Bakıcılık yapacağım çocuğun abilerinin eski sınıf arkadaşım olduğunu öğrendim ve bu işe girdikt...