Ayaz'ın anlatımıyla...
Sebebini bile bilmediğim bir konu için Damla'nın peşinden hızlıca gidiyordum. Evden çıkarken babası ile buluşacağı için mutlu gibi görünüyordu. Neler olduda döndüğünde bu hâle geldi? Yoksa... Hayır! Kötü şeyler düşünmek istemiyorum. Damla, ben ve Damla'nın babası Orhan Bey ile beraber bahçeye çıkmıştık. Melih gelmedi çünkü onun gelmesini istemediler.
"Ee, ne oluyor söyleyecek misin artık?" dedim merakla, Damla'ya bakarak.
"Ayaz..." dedi Damla üzüntülü bir şekilde. İşi ciddiye alsam mı yoksa espriye mi vursam bilemedim.
"Efendim?" dedim sabırla. Onun söylemesini bekliyordum, çokta darlamak istemiyorum Damla'yı.
"Bunu senin söylemen daha doğru olur." dedi Damla babasına bakarak.
"Ne söyleyeceksiniz söyleyin artık çok merak ettim." dedim gülerek. Aslında gülünecek bir durum olmadığı Damla'nın yüz ifadesinden belli oluyor ama onlar yeterince gerilmiş bi'de ben germek istemiyorum.
"Haklısın kızım..." dedi Orhan Bey ve gözümün içine doğru iyice baktıktan sonra başını yere eğdi. "Ayaz..." dedi Orhan Bey bana bakmadan.
"Efendim?" dedim samimiyetle. Hâlâ sabırlı davranıyordum.
"Sen... yani ben..." dedi kekeleyerek Orhan Bey.
"Söyleyin artık, meraktan çatlayacağım!" dedim ciddiyetle. Çok gerilmiştim.
"Sen benim oğlumsun... yani ben senin öz babanım..." dedi Orhan Bey.
Oğlumsun...
Öz babanım...
Babam...
Orhan Bey benim babam... yıllardır hasret kaldığım, görmek istediğim, sarılmak istediğim babam. Bu adam mı benim babam? Annem... annem bu adamla mı evlenmiş?!"Ben de senin kardeşinim Ayaz. Sen de benim abim oluyorsun." dedi Damla gözüme bakmaya çalışarak ama bakamıyordu. Kaçırıyordu gözlerini. Kardeşim... öz kardeşim? Babam? Annem? Melih? Kübra? Kafayı yemek üzereyim! Neler dönüyor lan burada! Damla ile kardeşim, babam bir yurt müdürü ama annem zengin!
"Oğlum bir tepki verecek misin?" dedi Orhan Bey tedirginlikle.
"Verecek hiçbir tepkim yok. Ne yapayım bilmiyorum. Hiçbir şeyi aklım almıyor. Sen benim annemle mi evlisin, annem Damla'yı terk mi etmiş, Damla'nın annesi benim annemmiymiş?.." diye sorular sorarken Damla bir anda elimi tuttu.
"Sakin ol, sakin ol! Evet, şu an hiçbir şey anlamıyorsun farkındayım ama sonra anlayacaksın, anlatacağım sana." dedi samimi bir şekilde, beni sakinleştirmeye çalışarak.
"Senin bir suçun yok Damla, sakın kendini suçlu hissetme tamam mı?" dedim içten bir samimiyetle. Damla bu dünyanın en zor şeylerini yaşamış bir kız. Onu üzmek, kırmak istemiyorum.
"Tamam." dedi Damla gülümseyerek.
"Oğlum, benimle konuşacak mısın?" dedi Orhan Bey. Evet, çok istiyordum babamı görmeyi ama kimliğimde bile babamın adı Fuat iken, asıl babamın Orhan olması çok zoruma gitti. Ben hep Fuat'ı beklemiştim ama karşıma çıkan kişi Orhan.
"Şimdilik konuşmak istemiyorum." dedim Damla'ya bakarak. Orhan Bey'e 'babam' gözüyle bakmaya hazır değilim.
"Biz odaya çıkalım." dedi Damla babasına bakarak ve beraber odama çıkmak üzereyken salona girdiğimizde Melih seslendi bize.
"Ne oldu? Aceleyle çağırıp gittiniz falan, bir sorun mu var?" dedi Melih merakla, yanımıza gelerek.
"Yoo, bir sorun yok. Aralarında bir mevzu olmuş benimle konuşmak istemişler." dedim gülerek. Melih çok zeki biri olduğu için onun anlamaması gerekiyordu. O yüzden güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Bakıcı
RomantikBen Damla Göksoy. Doğduktan hemen sonra bir yurt kapısına bırakıldım ve 18 yaşına girdikten sonra çalışmak, kendime yeni bir hayat kurmak zorunda kaldım. Bakıcılık yapacağım çocuğun abilerinin eski sınıf arkadaşım olduğunu öğrendim ve bu işe girdikt...