7.BÖLÜM:Sonuç

136 10 2
                                    

Melih ve Ayaz'ın hissettiği duyguları çok merak ediyorum. Dışarıdan gördüğüm kadarıyla çok kötü bir haldeler.

"Nerede?" diye sordu Melih sekretere doğru, şoke etkisini atlattıktan sonra.

"Bu koridordan düz ilerledikten sonra sağa dönün, biraz daha ilerleyin ve sol tarafınızda 103 numaralı oda göreceksiniz." dedi sekreter. Ayaz ve Melih hemen odaya doğru koşmaya başladılar, bende peşlerinden gittim. Odanın önüne geldiğimizde Ayaz kapıyı açmak için elini uzattığında kolundan tutup durdurdum.

"Direkt içeriye girmemiz doğru olmayabilir. Bekleyelim hemşire gelir birazdan." dedim ve Ayaz kapının önünden biraz uzaklaştı. Hastanenin koridorunda bir sağa bir sola gidip duruyorlardı. Sonunda odanın içinden hemşire çıkmıştı.

"Merhaba! İçeride yatan kadın bizim annemiz. Durumu iyi mi? Onu görebilir miyiz?" diye sordu Melih hemşireye endişeyle hızlı hızlı konuşarak. Hemşire böyle birşey beklemediği için bir an donakalmıştı ama geri kendine gelmişti.

"Kaydınızı yaptırdıysanız girebilirsiniz. Anneniz uyanık." dedi hemşire ve hep beraber odaya girdik. Bende girdim çünkü Filiz Hanım'ın durumunu merak ediyordum.

"Annem!" diyerek hızlıca gitti Ayaz annesinin sağ tarafına. Melih'te sol tarafına geçmişti ve annesinin ellerini tutuyorlardı. Ben de sedyenin yani Filiz Hanım'ın tam karşısındaki duvara yaslanıp kollarımı birleştirmiş bir şekilde onları izlemeye başladım.

"Oğlum, neredesiniz siz?! İkinize de ulaşamadım, çok merak ettim, başınıza bir şey geldi sandım." dedi Filiz Hanım. Hem kızıyordu hem de gözleri dolmuştu.

"Özür dileriz anne, böyle olacağını tahmin edemedik." dedi Ayaz yine köpek yavrusu gibi.

"Ayaz haklı anne. Özür dileriz." dedi Melih. Umarım yaşadığımız olayı anlatmazlar.

"Bir şartla affederim sizi. Bir daha yanımdan ayrılmayacaksınız?" dedi Filiz Hanım gözyaşlarının arasından gülmeye çalışarak.

"Tamam." dedi Melih ve Ayaz aynı anda. Birbirlerine sarıldıklarında hepsinin gözü dolmuştu. Melih'in bile! Melih'in ağlaması çok garibime gidiyordu çünkü her zaman duygusuz biri gibi davranıyordu. Okul zamanlarımızdayken onun ağladığını veya üzüldüğünü hiç görmemiştim. Her zaman gülüyordu. Ama Melih'in hayatının içine girdikten sonra onunda duygularının olduğunu fark ettim. Ben onları izlemeye dalmışken Filiz Hanım ile göz göze gelmiştik.

"Bu kızın ne işi var burada?!" dediğinde yüzündeki gülümseme gitmişti.

"Anne, o bizim bakıcımız. Kovulmadı ve kovulmayacak da! Şu an burada olmamızın sebebi bu zaten. Sen Damla'yı evden kovmasaydın hiç bir şey olmazdı." dedi Melih. Sinirlenmişti ama sakin kalmaya çalışıyordu. Belki ben o eve gelmeseydim hiç birşey olmayacaktı. Tüm suçlu benim belki...

"Ben onun yüzünü görmek istemiyorum. Çıksın odamdan! Madem gitmesini istemiyorsunuz o zaman işini yapsın. Kübra evde Elif ile beraber yalnız kaldı. Ne haldeler bilmiyorum." dediğinde dayanamadım ve odadan çıktım. Hastanenin çıkışına doğru giderken arkama dönüp baktığımda kimsenin peşimden gelmediğini fark ettim. Hata bende zaten! İki günlük birilerine güvenirsen böyle olur Damla! Dün omuzunda ağlatır, bugün bırakırlar seni! Biraz ilerledikten sonra yolun ortasına çıktığımda taksi beklemeye başladım. Bir çok taksi geçmişti ama hepsinin içi doluydu, hiç biri durmadı. Bir süre sonra adımı bağıran birini duydum. Sese doğru dönüp baktığımda Melih'in olduğunu gördüm.

"Nereye gidiyorsun?" dedi nefes nefese, uzun boyuyla karşımda dikilerek.

"Eve." dedim sinirle.

"Hangi eve?" dediğinde hâlâ nefes almaya çalışıyordu.

Zorunlu Bakıcı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin