Kübra gitti ve hepimiz bittik... O garip evin içinden zar zor yürüyerek çıktık hepimiz. Filiz Hanım, Melih ve Ayaz'dan daha çok kötü durumdaydı. Haykırarak ağlıyordu. Bende çok kötü durumdaydım ama onları toparlayabilecek tek kişi benim. Arabaya binemediğimiz için yola çıktığımızda taksi çağırdım ve yaklaşık beş dakika sonra gelmişti taksi. Ayakta zar zor duran Filiz Hanım'ı bindirdim önce taksiye, sonra da Melih ve Ayaz'ı bindirdim. Ayaz kötü durumdaydı, Melih'te kötü durumdaydı ama güçlü gözükmeye çalışıyordu. Taksiciye gideceğimiz yeri söyledikten sonra biraz yol gittik ve sonunda eve gelmiştik. Ücreti ödedikten sonra taksiden indim.
"Filiz Hanım dikkat edin." dedim hemen Filiz Hanım'ın koluna girerek. Benden yardım almadan inmişti taksiden ve düşmek üzereydi.
"Damla sen kapıyı aç, biz annemi getiririz." dedi Melih, gözlerinden istemsizce yaş akarken.
"Tamam." dedim ve Filiz Hanım'ı oğullarına teslim ettikten sonra önden gidip kapıyı açtım. Elif hâlâ içerde bekliyor sanırım, evin ışıkları yanıyordu. Ben içeri girdiğim sırada Melihgilde gelmişti. Filiz Hanım artık ağlamaktan yorulmuş, gözlerinden yaşlar akmasada hâlâ hıçkırmaya devam ediyordu. Melihgil Filiz Hanım'ı salona götürüp kanepeye oturtmuştu. Bende ağlayacaktım ama ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Gece odama gidince ağlarım ben.
"Damla, kolonya getirsene." dedi Melih. Ayaz'ında hâli yoktu ve o da oturmuştu kanepeye. Filiz Hanım'a sarılmış bir şekilde ağlıyordu. Melih'te annesinin diğer tarafına oturmuştu. Hemen salondaki büyük vitrin dolabının içindeki kolonyayı alıp Filiz Hanım'ın karşısında durdum. Melih elimdeki kolonyayı alıp annesinin eline, boynuna sürmeye başladı.
"Annem, sakin ol lütfen. İyice kötü olacaksın, nefes almaya çalış n'olur." diyordu abim ağlayarak. Cevap gelmiyordu. Gerçekten Filiz Hanım kötü durumdaydı.
"Çok geçmiş olsun, çok üzgünüm." dedi Elif, kötümser bir şekilde gülümseyerek salona girmişti.
"Sen...senin ne işin var burada?!" dedi Filiz Hanım, sinirle ayağa kalkmıştı. Hemen tuttum kolundan, dengesini koruyamıyordu.
"Hahaha... Siz bana bunları yapmadan önce düşünecektiniz Filiz Hanım. Damla eve geldiğinden beri değerimi kaybettim. Damla'dan sürekli bahsediyordunuz. Kaç yıldır bu evde olmama rağmen benden bu kadar çok bahsetmediniz! Bunun elbette bir bedeli olacaktı." dedi Elif ve rahat bir şekilde kollarını birleştirerek gülümsemeye devam ediyordu. Bu kız psikopat! Sırf bu yüzden yapılır mı bu ya?
"Sen gitsene, ne bekliyorsun hâlâ!" dedi Melih bağırarak ve o sırada Filiz Hanım elimin arasındaki kolunu kurtarıp Elif'in üzerine atlamıştı. Gerçekten atlamıştı!
"Filiz Hanım, durun yapmayın!" diyerek Filiz Hanım'ı çekmeye çalışıyordum ama gücüm yetmiyordu.
"Seni öldüreceğim! Sen benim kızımı aldın, bende senin canını alacağım!" diyerek bağırıyordu Filiz Hanım. Aynı anda Elif'i yere yatırmış, boğazını sıkıyordu. Sonunda Ayaz ve Melih girdi araya, annelerini kurtardılar.
"Anne bırak. Onun içini elini kana bulamaya değmez!" dedi Ayaz sinirle ve Filiz Hanım'ı ayağa kaldırdı.
"Defol git! Defol git evimden!" diye bağırdı Filiz Hanım.
"Sizin evinize meraklı değilim." dedi Elif ve ayağa kalktıktan sonra toparlanıp evden çıktı.
"Gelin, oturun Filiz Hanım." dedim samimiyetimle ve Filiz Hanım'ı tekrardan koltuğa oturttum. Saatlerce ağladı, ağlamaya devam etti. Bir anda ayağa kalktı.
"Anne nereye?" dedi Ayaz ağlayarak.
"Odama." dedi Filiz Hanım tükenmiş, yorgun bir ses tonuyla. Yürürken koluna girmek için elimi uzattığımda kolunu çekmişti. "Gerek yok, teşekkür ederim." dedi Filiz Hanım ve merdiven kenarından tutunarak gitti. O gidince Ayaz ve Melih'te gitmişti odalarına. Ee, ben ne yapacağım? Bu evdeki görevim Kübra'ya bakıcılık yapmaktı. Neyse... şimdi bunu düşünecek durumda değilim. Bende odama girdim ve ağlamaya başladım. Kübra ile yaşadığımız her şey gözümün önünde bir film şeridi gibi geçiyor. Filiz Hanım nasıl böyle bir şey yapabiliyor anlamıyorum. Evet, çocukları için yapmış ama yakalanmaktan nasıl hiç korkmamış anlamıyorum. Bu durumları hiç mi düşünmemiş, nasıl olmuş anlamıyorum!.. Off, şimdiden çok özledim onu. Ben ağlarken bir anda kapım çalınmıştı, aceleyle gözyaşlarımı sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Bakıcı
RomanceBen Damla Göksoy. Doğduktan hemen sonra bir yurt kapısına bırakıldım ve 18 yaşına girdikten sonra çalışmak, kendime yeni bir hayat kurmak zorunda kaldım. Bakıcılık yapacağım çocuğun abilerinin eski sınıf arkadaşım olduğunu öğrendim ve bu işe girdikt...