Keyifli okumalar canımın ta en en en içleri.❤
❤
"Annemleri ne zamandır ziyaret etmiyordum. Bugün yemeğe geleyim dedim tesadüfe bak ki bugün annem de seni yemeğe davet etmiş. Şans işte."
Yalın omzunu silkip geçmem için kenara çekildiğinde "Ne şans ama!" diye mırıldandım. Pastayı Yalın'a uzatıp yanından geçtim. Ayakkabılarımı çıkarırken Sevgi anne de ellerini havluyla kurulayarak mutfaktan çıktı ve yanıma geldi.
"Hoş geldin kızım,"
"Hoş buldum Sevgi anne," deyip ona sarıldığımda Sevgi anne de beni sıkı sıkı sarıp yüzüme bakmak için geri çekildi. Kaşları imayla havalanırken "Şu Allah'ın işini görüyor musun Asya? Yalın da senden biraz önce geldi. Keşke buraya geleceğini bilseydi de birlikte gelseydiniz. Taksiyle boşu boşuna uğraşmamış olurdun." Dediğinde ben de onu onaylarcasına "Yaa iyi olurmuş aslında da işte. Birbirimizden haberimiz yoktu." Dedim. Daha sonra içimden Sevgi annenin "Allah'ın işine bak"ını Yalın'ın işine bak, olarak değiştirdim. Yalın, Sevgi annenin arkasından sırıtıp pastayı mutfağa götürdüğünde "Ateş uyuyor herhalde," diyerek konuşmanın odağını değiştirdim.
"Evet, kalkar birazdan. Oluyor bayağı uyuyalı."
Birlikte salona geçtik. Yalın da arkamızdan gelip babasının yanına oturdu. Gidip Galip babanın elini öptüm, sarıldık derken ben de Sevgi annenin yanına oturdum. Böyle de garip olmuştu. Hepimiz birbirimizin yüzüne bakıyorduk resmen ama kimse diyecek bir şey bulamıyordu. Boşandığımızdan beri onların yanında 'birlikte' az vakit geçirmiştik. Sanırım onun garipliği vardı üzerimizde. Bir de ben barıştığımızı çaktırmamaya çalışıyordum onun gerginliği vardı üzerimde. Yani barışmadan önce daha çok sohbet ediyorduk.
Sevgi anne bana doğru eğilip sessiz olduğunu sanarak "Asya, rahatsız olduysan Yalın'ı kovayım kızım. Sonuçta davetli olan sensin, davetsiz gelen Yalın." Dediğinde ciddi mi diye bir an yüzüne şaşkınlıkla baktım. Vallahi de ciddiydi. Kaşlarını da kaldırmış, merakla cevabımı bekliyordu.
"E yuh ama anne!"
Yalın'ın serzenişiyle Galip babanın dudakları kıvrıldı. Sevgi anne omuzlarını yukarıya kaldırıp ellerini iki yana açtı. "Gerçekler yavrucum, davetsiz gelen sensin."
Anneler gününde 'Dünyanın En İyi Kaynanası' başlıklı bir plaket yaptırmanın zamanı gelmişti de geçiyordu sanırım. Sıcacık gülümseyip Sevgi annenin elini tuttum. "Çok düşüncelisiniz. Aslında iyi fikirmiş ama bugünlük mazur görelim bence. Hem Ateş de babasını sayıklıyordu dün. Uyanınca çok mutlu olacak."
Yalın "Asya kov dese kovacaksın yani kendi oğlunu? Sağ ol Asya sen de olmasan... Bundan sonra bir hafta önceden randevu alır gelirim anne!"
"Alınganlık yapma zevzek! Kız belki rahatsız olur dedim. Benim ocakta yemeğim vardı, ben bir ona bakayım." Sevgi annenin kalkmasıyla ben de gülümsememi tutmaya çalışarak arkasından kalktım. "Ben de size yardım edeyim."
Yalın'a odadan çıkmadan önce 'oh olsun' dercesine bir bakış attım ve kollarımı kıvırarak Sevgi annenin peşinden tıpış tıpış mutfağa ilerledim.
❤
"Sayın seyirciler uçak açil iniş yapıyor. Kemerlerinizi bağlayın."
Biz Sevgi anneyle masayı hazırlarken Galip baba televizyonun tam karşısındaki koltuğa geçmiş yüksek sesle akşam haberlerini izliyordu. Yalın Ateş'in biraz uyanmasını beklemişti ama Ateş'in de bugün uyuyacağı tutmuştu. Yalın da daha fazla dayanamamış ve Ateş'i öpe öpe uyandırmıştı. Ateş uyanınca karşısında babasını görünce çok mutlu olmuş ve uyku sersemliği falan çekmeden ayılıp babasıyla birlikte oynayacakları oyunları sıralamaya başlamıştı. O dakikadan beri de Yalın'ın yakasından düşmüyordu. Son oyunları olarak Yalın'ın kolları uçaktı ve Ateş de o uçaktaki tek yolcu. Yalın "Kollarım ağrıdı babacığım artık hadi bu son olsun." Dedikçe Ateş sadece babasını kırmamak için tamam, diyordu sanırım. Çünkü bu üçüncü son deyişleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı)
General FictionAdliyenin bahçesinde Yalın'la birbirimize sudan çıkmış balık misali baktık. Bitmişti. Resmen boşanmıştık. "Bitti." Yalın gerçeği benden önce dile getirirken kafamı onaylarcasına salladım. Hâlâ gerçekmiş gibi gelmiyordu. "Evet. Garip hissediyorum."...