Sukuna'nın bu spor salonuna çabuk alışmasının üç sebebi vardı.Birinci sebep, salonun kaliteli olmasıydı. Eski salonundaki gibi kaliteli aletler vardı. Aletler birden fazla olduğu için sıra beklemesi de gerekmiyordu üstelik.
İkinci sebep, burada neredeyse herkesin onu tanımasıydı. Bunun ayrıcalığı ile hemen hemen herkes ile bir sohbet kurmuştu. Zaten çok olan aletlerde hiç sıra beklemiyordu ve hayranı olan kişiler de sıralarını ona devretmekten memnundu. Ayrıca sevgilisinden ayrılıp bir aylık yazılanlar değil de sporu bir yaşam tarzına çevirmiş insanlar dolu olduğundan çevresine acımadan bakabiliyordu.
Üçüncü sebep ise yeşil gözlü fistıktı. Bazen kayıt masasında oturuyor ya da salonların temizliğinden emin oluyordu. Bazen de minik masanın arkasında duruyor ve enerji içecekleri, su ve protein tozu satışı yapıyordu. Sukuna bu yüzden evden su getirmeyi bırakmıştı. Salona her girdiğinde haddini aşmadan çocuğa selam veriyor ve su almaya gittiğinde de minik minik konuşmaya çalışıyordu. Salondaki bir kaç kişi hakkında, ya da aletler hakkında masum sorular sorarak çocuğu kendinden soğutmamaya dikkat ediyordu.
Ayrıca Megumi cevap vermemiş olsa bile burasının aile şirketi olduğu belliydi. Megumi her işe kendisi bakıyordu. Kendinden yaşça büyük bir kaç kişinin çocuğun babasını sorması ile burasının babasına ait olduğunu, onun sadece çalıştığını anlamasını sağlamıştı.
Ama çocuk sadece işini yapıyordu. Aletler ve sporla pek alakası yoktu. Sukuna sadece sporda insanlar az olduğunda koşu bandında koştuğunu ve bisiklet sürdüğünü görüyordu. Kas yapmak gibi bir amacı olmadığı belliydi, sadece fit ve sağlıklı kalmaya çalışıyordu anlaşılan.
Sukuna salona kayıt olduktan sonra neredeyse iki hafta geçmişti ki, Sukuna sonunda çocuğu koşu bandında hızlı tempoda yürürken yakalayabilmişti. Antremanının sonunda vücudunu soğutmak için hafif tempoda ama yüksek eğimde yürürdü ve evine öyle dönerdi. Cidden şanslı olmalıydı ki saat geç olduğundan kendileri dışında pek spor yapan yoktu.
"Selam," dedi havlusunu ve antremanın başında salondan aldığı suyu koşu bandının kenarına koyarak. "Yürüyüşünde sana katılmamda bir sorun var mı?"
"Bitmek üzere," dedi kalan son 12 dakikasını işaret ederek. "Ama istersen kalabilirsin."
Sukuna hızlı parmakları ile makinesini 12 dakikaya ayarladı ve yükselen eğim ile çalışan makinede Megumi'nin hızı ile yürümeye başladı. "Sorun yok. İşler nasıl gidiyor? Bir problem olmadı, değil mi?"
"Hayır. Her şey normaldi."
"İyiymiş." Dedi Sukuna vücudunu esneterek. "Her gün yürüyüş veya koşu yaptığını fark ettim. Ama ağırlıklara dokunmuyorsun. Sadece fit kalmaya mı uğraşıyorsun?"
"Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Eminim bu sözüme katılırsın." Dedi Megumi küçük bir gülümseme ile.
Yeşil gözlü fıstığın aksine Sukuna genişçe gülümsedi. "Hayatını spor yaparak kazanan birisinin buna katılmaması tuhaf olurdu."
"Hesabını gördüm. İnstagramda karşıma çıktı." Dedi Megumi konuyu değiştirerek. "Cidden ünlüymüşsün."
"Ünlü olduğumu söylemedim. Ben egoist birisi değilim."
"Hah, sosyal medya hesabın pek de öyle demiyor ama." Dedi Megumi, Sukuna'yı ciddiye almayarak. "Sporla ilgili ne bir tavsiye var, ne de başka bir şey. Antrenör değil de vücut mankeni gibisin."
"İnsanlara istediği şeyleri satıyorum sadece." Dedi Sukuna hafifçe omuz silkerek. "Ee, sayfamı takip ettin mi?"
"Sen de spor salonumuzun instagram hesabını takip edersen, neden olmasın?"
"Biliyor musun? Bu harika olur. Eğer istersen reklam bile yapabilirim. Tanıtmak amaçlı bir kaç çekim yaparım. Eminim bu işinize yarar."
"Cidden mi?" Diye sordu Megumi şaşırarak. "Şey... Aslında, yapmana gerek yok. Reklam verecek bir bütçemiz yok maalesef."
"Size indirim yaparım." Dedi Sukuna sırıtarak. "Karşılığında sadece kahve isterim. Bu işler tamamen bedavaya olmaz, değil mi?"
"Cidden mi?" Diye sordu Megumi, şaşkınlığı daha çok büyürken. "Kahve mi?"
"Neden olmasın? Pazarları salon kapalı, eminim pazar günleri boşsundur."
Megumi bakışlarını kalan beş dakika yazısının üstüne sabitledi. "Şey... Olabilir. Belki."
"Harika. Anlaştık o zaman." Sukuna gülümseyerek telefonunu aldı ve instagrama girerek spor salonunun sayfasını buldu ve takip etti. "Sayfanızı takip ettim. Geri takip yaparsın. Burayı tanıtmak amaçlı reels falan atarım, bir kaç tane de burayı etiketleyerek story attım mı emin ol burası müşteri kaynayacak."
"Teşekkürler." Dedi Megumi gülümseyerek. "Babam buna çok memnun olacak."
"Baban buraya pek uğramıyor galiba? Her işle sen uğraşıyorsun."
Megumi, Sukuna'nın sohbet başlatma çabasını görmezden gelmedi. "Şey... Şu aralar genelde evde takılıyor. Salon çoğunlukla benim üstüme kaldı."
"İstediğin her an yardımım emrine amade." Sukuna yüksek eğime rağmen uyduruk bir referans yaparak Megumi'den bir kıkırtı kazandı. "Teşekkürler Sukuna. Çok kibarsın."
"İnanır mısın? Bunu pek söyleyen olmuyor. Genelde yunan tanrısına benzediğimi söylerler. Ama onlardan büyük, oldukça büyük bir farkım var."
"Neymiş?" Diye sordu Megumi, merakla.
"Yunan tanrılarının heykellerini ayırt edici yapan şey nedir bilir misin?"
"Hayır," dedi Megumi kaşlarını çatıp hafızasını zorlarken.
Sukuna telefonunu eline alarak koşu bandının ekranını güzel bir açıdan çekerek konuma salonu ekledi ve story attı. "Bu sana ödev olsun. Araştır ve gel."
İkisinin de koşu bandı aynı anda durduğunda Megumi göz devirdi ve havlusu ile hafif nemlenmiş alnını sildi. "Pekala."
"Ben çıkıyorum. Hafta sonu görüşürüz, Megumi." Sukuna havlusunu omzuna atarken terli saçlarını eli ile attırdı ve suratına seksi olduğuna emin olduğu bir gülümseme yerleştirdi.
"Görüşürüz." Diye mırıldandı Megumi, Sukuna'nın arkasından bakarken.
Sukuna'nın planı tıkır tıkır işliyordu ama planını uygulamanın bu kadar hoşuna gideceğini tahmin etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gymrat / sukufushi
FanfictionSukuna'nın önemsediği iki şey vardı: kas kütlesini arttırmak ve spor salonunun sahibinin oğlunu tavlamak.