ྀིྀི30 ྀིྀི

445 65 58
                                    



i'm still here always
each and evеry stop
i miss being by your side
always there by your side
i stay here always
in my heart that became clear
a bit closer by my side
with your smile by my side
here always

ྀིྀི

sonunda evine varmıştı changbin.

evinden uzak olduğu her saniye o kadar yavaş geçmişti ki onun için, sanki çok uzun bir zamandır burada değilmiş gibi hissediyordu.

bugün çok mutluydu.

kulaklıklarında çalan sevgilisinin sesi onu hiç olmadığı kadar huzurlu hissettiriyordu.

sonunda beklediği gün gelmişti. bunu birlikte kutlamak için heyecanlıydı.

anahtarı kilide soktuğunda kapının zaten açık olduğunu fark edip kaşlarını çattı.

bavulunu ve çantalarını alıp içeri girdi. şarkının sesi kulaklıklardan dışarıya taşsa da etrafa bakmak için kulaklıklarını çıkardı.

jisung bugün evde olmayacaktı. o halde kapı neden kilitli değildi?

yine de "jisung?" diye seslendi içeri doğru.

o sırada kapıdan sarsak adımlarla ve gözlerini ovuşturarak gelen seungmin'i gördü.

gözleri mahmur, saçları dağınık bir şekilde karşısında dikildiğinde yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi changbin.

uykulu sesiyle "hoş geldin." dedi seungmin.

changbin aralarındaki mesafeyi kapatarak önce ona sımsıkı sarıldı. ikisinin de kalp atışları hızlanmıştı.

"hoş buldum."

sarılmayı bırakmadan önce seungmin'in dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu.

"of öpme yeni uyandım." dedi seungmin geri çekilirken. changbin güldü.

kulaklıklarında çalan şarkı hala duyuluyordu. seungmin daha az uyku sersemi göründüğünde gözleri parlayarak "dinliyorsun." dedi.

"tabii ki dinliyorum."

changbin'in yokluğunda seungmin de tüm zamanını şarkısı için harcamış, yeni çıkış yapacağı için bazı yerlerden gelen röportaj tekliflerini geri çevirmeyerek oradan oraya koşturmuştu.

seungmin esneyerek koltuğa oturdu.

"seni ben mi uyandırdım?"

"evet. beklerken uyuyakalmışım. dur bir banyoya gidip geleyim."

seungmin tekrar yerinden kalkıp banyoya giderken changbin de kapının önünde duran bavulunu ve çantaları odasına götürdü.

seungmin'e aldığı puzzle'ları çıkardığında çantaları boşalmıştı bile.

üst üste yığdığı kutuları alıp salona geçti.

"gerçekten hepsini aldın mı?" dedi seungmin geri döndüğünde.

"evet, şaka yaptığımı mı sanmıştın?"

seungmin bir çocuk gibi heyecanlanarak kutuları tek tek inceledi. "çok güzeller! hepsini birlikte yapacağız değil mi?"

gözleri ışıl ışıldı.

"evet bir tanem. birlikte yapacağız."

seungmin birden aklına bir şey gelmiş gibi kafasını kaldırıp changbin'e baktı. "biliyor musun yarın yine benimle röportaj yapacaklar."

changbin onunla çok gurur duyuyordu ve bunu belirtmekten de çekinmiyordu. "çok iyi bir iş çıkardığının farkında mısın?" dedi ağzı kulaklarına varırken.

"şarkı beklediğimden daha çok dinlenecek galiba çünkü şu çalıntı olaylarından dolayı biraz popülerleşmiş olabilirim."

"mükemmel bir çıkış yaptın seungmin, tabii ki çok dinlenecek."

ayrı kaldıkları vakit boyunca ne yaptıkları hakkında sohbet ettiler biraz. ikisi de oldukça meşgul geçirmişti günlerini.

yan yana oturuyorlardı. ama istedikleri kadar yakın değillerdi.

"seni çok özledim." dedi seungmin dudağını büzerek.

changbin cevap vermek yerine tek bir hamlede yüzünü avuçlayıp dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. o da çok özlemişti çünkü ve artık sabredemiyordu.

dudakları birbiri üzerinde yavaşça hareket ederken seungmin öpücüğün derinleşmesi için neredeyse yalvarırcasına bir ses çıkardı.

kulağa melodik geliyordu.

bu, changbin'in duyduğu en tatlı sesti ve hoşuna gitmişti.

onu iyice kendine çektiğinde vakit kaybetmeden changbin'in kucağına çıktı. changbin bir elini tişörtünün altından geçirip belini okşadı. teni sıcacık ve yumuşaktı.

dudakları ayrıldığında alnını onun alnına yasladı.

"çok güzelsin."

seungmin dudaklarını changbin'in boynuna yöneltti. çok güzel kokuyordu. nazik öpücükleriyle onu delirtirken elleriyle tişörtünün eteklerini kavradı.

changbin itiraz etmeden koca kollarını kaldırıp ona yardımcı oldu.

seungmin'in hayalini kurduğu o görüntü işte şimdi karşısındaydı. taş gibi sert kasları ve bembeyaz teniyle yunan tanrılarını andırıyordu.

kendisini changbin'in kucağına bastırıp öpücüklerini boynundan dudaklarına yöneltti. bir eliyle kolunu tutarken diğer eliyle göğsünü okşuyordu.

"siktir git changbin ya çok güzel olan sensin." dedi öpücüklerinin arasından. aklı başından gitmişti adeta.

changbin hafifçe gülümsedi.

seungmin'in elleri tüm kasları üzerinde gezip onu delirtirken dudakları da boş durmuyordu.

changbin "hayatıma girdiğin için çok şanslıyım." diye mırıldandı birden.

öyleydi, çok şanslıydı.

______

meraba cocuklar
daha yazardım ama mlsf gec kaldı bazi kotu olaylar yasadım 😭😭😭😭😭😭
umarım begenirsiniz
⭐️ atmayı unutmayınnnnn

piece of a puzzle ☆ seungbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin