"o oraya oturmuyor salak mısın ne uğraşıyorsun on dakikadır?""oranın parçası sanmıştım ne kızıyorsun ya?"
seungmin japonya'dan gelen puzzle'larının gördüğü muameleye dayanamayınca olaya el koymak istedi. hyunjin ve chan bir saattir yapmaya çalıştıkları puzzle'ın başında bir arpa boyu kadar bile yol gidememişlerdi.
bu yüzden mama masasında zorla oturtulmuş gibi görünen ve bir türlü ağzını açmayan minikten gözlerini bir anlığına çekip onlara döndü. "puzzle'larımın parçalarını oraya buraya fırlatmaya devam ederseniz elinizden alacağım."
"sen çocuğu besle ya karışma bize. yapıyoruz bitecek şimdi." diyerek hemen kendilerini savundu hyunjin. destek almak için chan'la sanki bir dakika önce atışmamış gibi onun gözlerine tatlı tatlı bakarak "öyle değil mi aşkım?" dedi.
"evet öyle aşkım. hallediyoruz seungmin. sen changbin gelmeden micha'nın karnını doyur."
üçü beraber seungmin'lerin evindelerdi. akşam diğerleri de gelecek ve hep beraber yemek yiyeceklerdi.
uzun zamandır bunu yapamamışlardı çünkü jeongin, felix ve jisung üniversite için şehir dışına taşınmıştı. minho ise jiwoong ile orada yaşadığı için sürekli japonya'ya gidip geliyordu.
kapı çaldığında hyunjin hemen kalktı. "ben açarım."
changbin içeri girdiğinde arkadaşlarına hoş geldin bile demeden önce seungmin'e sarıldı. beş dakika ayrı kalsa sanki beş yıldır ayrılarmış gibi davranıyordu.
"hoş geldin. nerede kaldın?"
changbin mama masasında huzursuzca suratını buruşturan micha'yı kucağına alırken cevap verdi. "çocuklar gelmişler onları aldım havaalanından. felix'le eve geçtiler eşyalarını koyup gelecekler."
seungmin micha'nın kalan yemeğini mutfağa götürdü. chan ve hyunjin hala puzzle ile uğraşıyordu. hyunjin çabuk bıktığı için kalanını chan'a bırakıp kalktı ve micha'yı changbin'in kucağından çekip aldı.
"gitmeden azıcık seveyim. şu tatlılığa bak ya. yanaklarını ısırırım. çok güzel bir kızsın micha."
bebek tüm sevimliliğiyle ona gülerken hyunjin'in gıdıklamasıyla daha da fazla gülmeye başladı. seungmin elinde telefonla salona geri döndüğünde micha'nın pusetini hazırlıyordu.
"şuraya yatırsana hyunjin. micha gidiyor."
hyunjin dudak büzdü. "ama çok tatlıydı."
"ne alaka tatlılığıyla? koy hadi bebeği. annesi bekliyor."
hyunjin micha'yı dikkatlice pusetine yerleştirip ona son kez şebeklikler yaparak güldürdü. "seninle çok iyi anlaşıyor." arkasından gelip omuzuna çöken chan'la hafifçe irkilmişti.
"evet. tatlılığıma dayanamıyor herhalde, aynı sen."
onların flörtleşmesine göz deviren seungmin yeğenini alıp kapıya doğru ilerledi. bir yandan da bebekle konuşuyordu. "annen gelmiş aşkım, güzel kızım benim. hadi dayıya bay bay yap. bay bay. görüşürüz micha."
ablasına çocuğunu geri verdikten sonra diğerlerinin yanına geri döndü. "ne zaman gelecekler ya?" diye sordu chan. o da bıkmış olmalı ki puzzle yapmayı bırakmıştı.
"gelirler birazdan. ne oldu?" diye cevapladı changbin.
"merak ettim. bir de acıktım."
"kalk da yardım et o zaman yemeğe davar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
piece of a puzzle ☆ seungbin ✓
Fanfiction[texting] gym faresi changbin ve birden spora baslama karari alip hayatina giren seungmin.