ྀིྀི22 ྀིྀི

558 73 138
                                    




"çıkıyor musun şimdi?" diye sordu jisung kucağındaki dizüstü bilgisayarı kenara alıp ayaklanırken. bir yandan da abur cubur yiyordu.
bu haliyle yanakları iyice çocukluğundaki gibi göründüğü için içim sevgiyle doldu. gidip saçlarını karıştırdım.

"çıkacağım birazdan."

"benimle hiç vakit geçirmeden koşa koşa eski gym crush'ına kaçmanın çok ayıp olduğunu söylemek isterim."

"üzüldün mü lan harbiden? vakit geçirmek istiyorsan gitmem."

ağzına cips tıkarken konuştu. "hayır ne tepki vereceğini merak etmiştim ve ondan hoşlandığını reddetmedin." şimdi deli gibi gülüyordu.

o bana gülerken kaşlarımı çattım. "hyung artık bana itiraf etmezsen evden kaçarım gerçekten."

"seninle aşk hayatımı konuşmayacağım."

ıslık çaldı. "aşk var yani."

"jisung."

"seni böyle görmeyeli uzun zaman oluyor. ne yapayım merak ediyorum! hadi anlat birlikteyken ne yapıyorsunuz?"

"bir şey yapmıyoruz çıkmam lazım hadi sonra konuşuruz."

aşırı çevik bir şekilde kalktı ve koşa koşa gidip kapıyı kilitledi. daha sonra anahtarı avucunun arasına hapsederek adım adım benden kaçarken konuştu. "anahtarı vermem çıkamazsın evden. artık bilmezsem çatlayacağım ya anlatsana yabancı mıyım ben!"

evin içinde ben onu kovalarken ve o da benden kaçarken birkaç dakika geçti. "jisung ver şu anahtarı seni camdan aşağı atarım bak."

"çok mu hoşlanıyorsun sen ya? öpüştünüz mü doğru söyle."

"jisung dedim."

"telefonunu alıp mesajlarını okuyacağım."

"okuyamazsın. ver şu anahtarı."

"ne katır inadı varmış sende de ya. söylesene işte."

bana söylenirken bir yandan da oradan oraya kaçıyordu. tam bir sincap gibiydi. yine de sabrım taşmak üzereydi.

"öpüştük." diye bağırdım en sonunda. koşturmayı kesti.

"oldu mu? duymak hoşuna gitti mi?"

"biliyordum! ne zaman minho hyung gibi herkese duyuracaksın artık?"

"ortada hiçbir şey yok neyi duyurayım millete?"

"e var ya işte."

"benden hoşlanıp hoşlanmadığını anlamıyorum." dedim elimi enseme götürerek. jisung'a bunlardan bahsetmekten biraz utanmıştım.

"bence o da senin hoşlanıp hoşlanmadığını anlamıyordur. malsınız ikiniz de."

suratına ters ters baktım.

"ne, yalan mı? bence daha açık olmalısın ona karşı. o da daha rahat hisseder ona göre davranır."

"tamam sus artık gidiyorum ben." ergenin tekinden ilişki tavsiyesi aldığıma sinirlenerek evden çıktım. seungmin'in evine geçmeden önce ona çikolata aldım. çünkü aklıma başka alınabilecek bir şey gelmemişti.

kapıyı çaldığımda ablası olduğunu tahmin ettiğim bir kadın açtı. evde başkasıyla karşılaştığım için çekindim.

"hoş geldin, sen changbin olmalısın. içeri geç. seungmin odasında."

"siz de ablasısınız galiba. memnun oldum." dedim içeri geçerken.

ablasıyla ayaküstü iki cümle daha konuştuktan sonra seungmin'in odasına girdim. içeri girdiğimde uyuyordu. ne yapacağımı bilemediğim için kapıda dikildim. sonra birden burnum kaşınmaya başladı.

piece of a puzzle ☆ seungbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin