PART 1
Her zamanki coolluğumuzla o gün de dershaneye havalı bir giriş yapmıştık. Ya da sadece öyle olmasını istiyorduk. Çünkü olan tek şey müdür tarafından alelacele denemeleri olacağımız sınıflara fırlatılmamızdı. Neyse ki daha öncesinden her şeyi planlamıştık...
Çiçek'in grupta patlattığı bomba sonrasında ne ara Feriha'nın Özlem ve beni eklediği üçlü bir grup açtığını bilmiyorum. Özlem'e nasıl bir plan yapacağını soruyordu. Çiçek'in bizden gelecek herhangi bir ikisini baş başa bırakma atağına temkinli olacağını söyledi, o yüzden ona çaktırmadan bu planı kurmalıydık.
Dershaneye iki otobüs aktarması uzaklığında olan bir Game factory varmış. Deneme sonrasında normal günlerden bir gün gibi Feriha bizi yoldan caydırırmışçasına Game factory'e gidelim diye Çiçek'e ve Özlem'e ağlayacak ben de sanki hiç haberim yokmuş gibi önce mırın kırın edip sonra tamam diyecektim. Böylece Çiçek bunun plan dahilinde bir şey olmadığını düşünüp kendini güvende hissedecekti, ne de olsa dördümüz dışında kimseyi de çağırmamıştık. Arka planda ise içlerinde Bahadır'ın da arada takıldığı bir grup erkeği o günün sabahında Feriha game factory'ye çağırmıştı. Sadece saati bizim oraya varmamızdan yarım saat sonrası olarak ayarlamıştı ;) Tek sorun GF'ye Bahadır'ın kesin gelip gelmeyeceğini kestiremememizdi. Onu da Özlem ben hallederim deyip gitti. Çocuğu tuvalete kapatıp ya mentoslarını martılara veririm ya bizimle gelirsin diyerek tehdit mi etti bilmiyorum artık. Ama başarmıştı.
Deneme sonrasında Çiçek çok diken üstündeydi, sürekli gözleri etrafta, önüne gelen duvarın arkasına saklanıp etrafı kolaçan edip duruyordu. Bir şekilde onu Bahadır'la baş başa bırakacağımızı düşünüyordu. Öyle yapacaktık tabii ki! Fakat doğru zamanda. Neyseki mütüş oyunculuğumuz sayesinde hiçbirimiz çaktırmadan onu GF'ye götürmeyi başardık. Aslında yakınlarda da varmış ama Özlem bilerek uzaktaki olsun ki otobüsleri ve yolu bilmesin dedi. Mantıklı. Freud işte.
Biz çantaları oyun salonunun dört bir köşesine fırlattıktan sonra hepimiz bir alete koştuk ve çocuklar gelene kadar hepsinin canlarına okuduk. Her şey istediğimiz gibi gidiyordu, Çiçek kendinden geçmiş vaziyette oyun konsoluna sarılmış delirirken Özlem ve Feriha içecek bir şeyler almaya gidiyoruz deyip çaktırmadan dördümüzün çantasını da alıp yanımızdan ayrıldılar. En fazla beş dakikaya millet gelecekti. Hedef çocuklar gelmeden onların önlerini kesmek ve GF'den önce yemek yiyelim deyip onları başka bir yere götürmekti. Bahadır'ı da hadi sen tekrar bi kızları çağırıver evladım diyerek bizim yanımıza göndereceklerdi. Tabi bu sırada ben GF'den sıyrılacaktım. Özlem ve Feriha hızlı bir şekilde çocukları başka bir yere götürürken ben arkadan yetişecektim onlara. Böylece o kutsal baş başa kalış gerçekleşecekti!
Kızlar gittikten bir süre sonra ben tam yavaştan yavaşa çıkışa yönelmiştim ki bir anda önüm Çiçek tarafından çevrelendi. Önce nereye gittiğimi sordu ardından kızların neden gelmediğini. Daha ben adam akıllı bir cevap verememişken bir de girişte Bahadır belirmesin mi?! Olan tek şey Çiçek'in kolumu kelepçe gibi sarıp kocaman gözlerle Bahadır'a bakması ve onun da Çiçek'in bu tepkisine anlam verememesiydi. Benim için ise kendimi yere atıp ölü taklidi yapmak o anın en doğru kararı olabilirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MENTOS ║ 𝘁𝗲𝘅𝘁𝗶𝗻𝗴
Humor𝐂̧: mentoslarımı yemeyi keser misin artık! 𝐁: sıranın altına bırakma o zaman