Soobin sızlana sızlana yataktan kalktı, dolabından montunu alarak giydi ve odasından çıktı. Annesi uyuyor mu diye kontrol edip anahtarını alarak sessizce evden çıktı. Sabahın bu saatinde sikseler yatağından kalkmazdı ama içinden bir ses Yeonjun'un yanına gitmesini söylüyordu.
Terlikle çıkmıştı dışarı ama daha apartmandan çıkar çıkmaz pişman olmuştu. Ayaklarının donmasıyla ayaklarını yere vurarak hızlıca yürümeye başladı. Konum okulun arkasındaki çimenlik alanı gösteriyordu. Hızlı adımlarla okula gitmişti. Oraya varınca arka tarafına geçmek için hareketlenmişti ancak omzundan tutulmasıyla olduğu yerde kalmıştı. Tam koşup kaçacağı anda gelen sesle durdu "soobin.." Yeonjun'un baygın sesiydi.
Arkasını dönerek karanlıktan dolayı tam yüzünü görmediği çocuğa baka kaldı. Okuldakinin tam aksine dağılmış saçları, dudağındaki ve kulağındaki piercingleri tam belli olmasa da hoş görünüyordu.
Tam konuşacağı anda beline sarılan kollarla nefesini bıraktı "ne oldu da bu kadar içtin Yeon?" Sorusuna cevap alamamıştı. Sadece Yeonjun'un burun çekme seslerini duyuyordu. Neden ağladığını merak etsede sormadım sadece öylece bekledi. Yeonjun ayrıldığında okulun önüne yere öylece oturdu. Soobin yanına eğildi ve yüzünü incelemeye başladı. "Ne oldu? Tekrar soruyorum cevap verir misin?" Yeonjun bi sefer omuz silkip konuştu "bir şey olmadı aslında." Ellerini saçlarına götürüp geriye doğru attı ve dudaklarını yaladı.
Soobin zaten üşüdüğü için yere oturmayacaktı ama ayakları hem üşüdü için hemde ağrıdığı için yeonjunun yanına oturdu. Soğuktan titriyordu resmen. Yeonun başını yanındaki Soobine çevirdi. Soğuktan titreyen bacaklarını görünce montunu çıkartıp Soobin'in bacaklarının üstüne örttü. Soobin ona geri vecerekken Yeonjun gökyüzünü izlemeye başlayarak "hayır sorun değil dursun sende. Pijama ile çıkmışsın bide." Deyince soobin dalga geçer gibi gülerek "kimin yüzünden acaba?" Dedi.
10 dakika kadar hiç birşey demeden oturdular. Soobin sonunda ayağa kalkıp elini uzattı. Yeonjun'un da ayağa kalkması için. Yeonjun ona uzatılan eli tutarak ayağa kalktı. Soobin montu Yeonjuna giydirdikten sonra Yeonjun konuştu "daha iyiyim galiba. Geldiğin için teşekkür ederim ama kendim gidebilirim eve." Diyerek kalçasının kirlenmiş olacağını düşünüp eliyle temizledi.
Başımı olumsuz anlamda sallayıp "seni bırakayım. Birşey olursa beni suçlarsın falan" deyince Yeonjun gülerek "hayır yapmazdım." Diyerek önden yürümeye başladı. Hızlı adımlarla ona yetişip "senin yanında yüzünden donuyorum baksana terlikle çıkmışım ayaklarım uyuştu soğuktan!" Diye dalgasına ona kızmıştı. Yeonjun onu ciddiye almadan "gelmeyebilirdin." Dedi umursamazca. Soobin, Yeonjun'un söylediğini ciddi anlamda mı yoksa dalgasına mı söylediğini anlayamamıştı ama boşverdi.
Yeonjun'un evine varınca hiç birşey demeden kendi evine gitmek için yönünü değiştirmişti ki Yeonjun "sabah olmak üzere burada kalsana" dedi. Soobin "hayır eve dönüyorum." Demek dışında birşey söylemeden oradan ayrılarak yavaş adımlarla kendi evine yürümeye başlamıştı.
Bütün yol boyunca keşke gitmeseydim ve neden beni çağırdı düşünceleri hiç susmadı.
Eve vardığında kapıyı açtığında anahtarını ve montunu odasına bırakıp mutfağa gitti. Dolaptan bardak alarak su koydu ve yavaşça içti. Bardağı masanın üstüne bırakarak ışığı kapattı ve odasına geri geçti. Yeonjundan mesaj gelmişti. Cevap vermek istemiyordu o yüzden telefonunu yastığın altına koyarak uykuya daldı.
________
Olaylar cok hızlı ilerliyor diye kafayi yiyorum ama yaptigima bak amk ya bune yatagina gir bide soobin.
Neyse umarim bolumu begenmissinizdir iyi okumalaarr😔⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lips || yeonbin
FanfictionYeonjun: dudaklarınla uğraşmayı kes Yeonjun: dikkatimi dağıtıyorsun