twelve

304 29 42
                                    

Soobin.

Küçük ama hızlı adımlarla odamın köşesinde duran boy aynamın önüne geçtim. Son kez baştan aşağı kendimi inceledim. Klasik bir kombin olsada hoş duruyordu. Sırtımı aynaya dönerek masamın önüne geldim, sırt çantamı alarak odamdan çıktım.

Telefonum, kitaplarım, kalemliğim ve dudak kremim yanımdaydı. Tamamen hazır olduğuma karar verir vermez evin kapısına ilerleyip yere eğildim ve beyaz ayakkabılarımı giyindim. Çantamı sırtıma takıp anneme seslendim "ben çıkıyorum!" Annemin cevap vermesini bekledim, annemin onaylanmasından sonra evden çıkarak kapıyı kapattım. Konum pek uzak değildi ama yürümek istemediğim için yakınlarda olan otobüs durağına gittim.

Kısa süre sonra gelen otobüse bindikten 8-9 dakika sonra geleceğim yere varmıştım. Durakta inerek konumu açtım. Durağın yanındaki sokaktan girip sağa dönmem gerekiyordu. Hızlı adımlarla sokağı geçip sağa döndüm ve yürümeye devam ettim. Sağ taraftaki ev olması lazımdı? Hangi ev olduğunu sormak için Yeonjunu aradım.

"Ben geldim ama hangi ev olduğunu konum göstermiyor?"

"Bir saniye balkona çıkıyorum."

Dediği ile evlerin balkonlarına bakınmaya başladım ama onu göremedim.

"Sol tarafına bak çaprazındaki buradayım."

Dediği tarafa döndüğümde uç ya da dördüncü katta onu gördüm.

"Üçüncü kat mı?"

"Yok, 4. Kat. Kapıyı açıyorum şimdi."

Telefonu kapattı. O binaya doğru yürüyerek büyük demir kapıyı açtım ve kapının buraz ilerisinde, sol tarafta olan asansöre bindim. 4. Kata basarak son kez asansörün aynasında kendime bakmaya başladım. O sırada asansörün kapısı kapanmış üst kata çıkmaya başlamıştı. 2. Kat, 3. Kat ve 4. Kata geldim.

Etrafıma bakarken sol tarafından geken ses ile oraya döndüm. Yeonjun kapıda beni bekliyordu. Kapının önüne geldiğimde ayakkabılarımı çıkararak içeri girdim ve gülümsedim.

"Selam, naber?" Diye sorduğunda kapıyı kapatıp önden ilerleyemeye başladı. "İyi, senden?" Diyerek bende peşinden ilerledim. "İyi" dedi sadece. Bir tane odanın kapısını açıp içeri geçmemi işaret etti. Odaya girince onun odası olduğunu anlamıştım. Her gün kullandığı parfüm kokuyordu bütün oda. Odada kısa bir süre hiç konuşmadan otururken kapı çalmıştı "kahve ve yiyecek bir şeyler söylemiştim onlar gelmiştir." Diyerek hızlıca odadan çıktı.

İki üç dakika içerisinde geri geldiğinde "gerek yoktu aslında ya." Dememe karşılık "olsun." Diyerek omuz silkti. Bugün hiç ders çalışasım yok ve neden geldim onuda bilmiyorum. Oflayarak etrafa baktığımda "sıkıldın mı?" Diye sordu. Hızlıca bir kaç kere başımı sallayarak onayladım. "Ders çalışırken sıkılırsan bir işe yaramaz." Dedi. Haklıydı aslında. Ders çalışmayı hiç sevmem birde üstüne şuanda çalışmazdım. "Film falan izleyelim mi o zaman?" Diye sordu. Başımı yukarıya kaldırıp tam dibimde olam Yeonjuna baktım "olur! Ne izleyelim?" Diye heyecanla konuşurken  saçlarımı karıştırdım.

Masasının üstünden bilgisayarı alarak balkonda çıktı "balkon soğuk değil. Camlı olduğu için... Orada oturalım olur mu?" Diye sordu. Onaylayarak balkona geçip yerdeki armut koltuğa oturdum. Yeonjun elinde bir kaç yiyecek ve kahve ile balkona girince hepsini koltukların arasındaki masaya koyarak yanımdaki koltuğa oturdu. Bilgisayarı alarak Netflixe girdi. 20 dakika içerisinde ikimizinde seveceğini düşündüğümüz filmi açarak bilgisayarı önümüze koydu.

Filmin yarısına geldiğimizde cebinden sigara paketini çıkartıp içinden bir dal çıkardı ve yerden çakmak aldı. Sigarayı dolgun pembe dudakları arasına yerleştirip önce çakmağı sonra sigarayı yaktı. Benimde almam için paketi uzattı. Reşittim ve istersem içebilirdim ama  sevmiyorum. Reddettiğimde omuz silkip paketi dizlerinin üstüne bıraktı. Filmi izlemeyi bırakmış beni izliyordu.

Oldukça değişik atmosferden dolayı film ile ilgili sohbet açmaya çalıştım ama başını sallayarak beni geçirirdi. Sigarasını atmak için küllük aradı ama bulamayınca içinde yarısına kadar su dolu olan bardağın içerisine attı.

Aramızdaki küçük masayı ileri çekerek koltuğunu yanıma yaklaştırdı. Vücudu tamamen bana çevirerek oturmaya başladı. Paketten bir tane daha sigara alarak onu da yaktı. "Daha fazla içmesen mi? Zararlı ya hani?" Dediğimde omuz silkti. Sigarayı dudaklarının arasına yerleştirerek içine çekti ve başka tarafa dönerek dumanı üfledi. Tekrar aynı şeyleri yaptı. Ancak bu sefer başka bir tarafa çevirmeden bana yaklaştı ve yavaşça yüzüme doğru üfledi. Sigarayı suya atıp bana daha çok yaklaştı.

Sağ elini belime, sol elini iste dizime yerleştirip yüzüme yaklaştı. Gözlerimin içine bakıyordu. Tam öpecekken durdu. Başımı sallayarak öpmesini söyledim. Anlamazsa onun mallığı yani. Hafifçe sırıtarak dudaklarını benimkilerin üstüne yavaşça bastırdı. Yavaş hareketlerle öpmeye başladı. Karşılık vermeden öylece duruyordum o ise hâlâ aynı şekilde beni öpmeye devam ediyordu.

Ellerimi yanaklarına koyarak gözlerimi kapattım. Onun yaptığı gibi yavaş hareketlerle karşılık verdim. Dudağımın en ufak hareketinde sertçe öpmeye başladı. Yüz vermemek lazım bunlara🙄

Nefes almak için ayrıldığımda sessiz gülüşünü duydum. "Neden böyle davranıyorsun?" Diye sorduğumda anlamadığına dair bir kaç mırıltı çıkardı. "Neden böyle hareketler yapıyorsun diyorum. Sevgili değiliz, tam olarak arkadaş bile değiliz. Seni yeni tanıdım. Ama yaptıklarına karşı gelemiyorum." Dememe karşılık koltuktan inip oturduğum koltuğun önüne gelerek yere dizlerinin üzerine oturdu ve sarıldı. Alttan yüzüme bakarak "ben seni seviyorum. Ve galiba sende beni seviyorsun hm?" Dedi. Doğru değildi. Sadece ondan etkileniyordum.

Nefes vererek "boşversene şuan önemi yok" diyerek şişmiş dudaklarını tekrar öpmeye başladım.

Yavaş yavaş ilk önce ayağa kalktık. Sonra odaya, sonra ise yatağa geçtik. Hangi biri ne ara yaşandı hiçbir şey anlayamadan Yeonjunun üstümde gördüğümde sırıttım. "Gerizekalı Yeonjun. Senden etkilenmesem şuanda yumruğu yapıştırırdım." Dedim. Gülerek "biliyorum, yapardın." Diyerek boynuma yöneldi ve orayada bir kaç öpücük bıraktı.

____________

Vallahi bolum attim la

Hadi iyi okumalar😻(yorum yapin az.)

lips || yeonbin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin