10

160 14 0
                                    

Aslan ASLANBEY...

"İki it de depoda seni bekliyor abi"

" Güzel , bakalım beni de beğenecekler mi?"

Telefonu kapatıp üstüme siyah bir takım alıp giyinmeye başladım saat 07.00 'ydi arabada konuşulanlardan sonra eve gelip bir duş aldıkdan sonra tekrar çıkmak için hazırlanıyordum . Kasımaysa o iki iti bulup depoya götürmesini söyledim. Belliki ben hassasiyetimi anlatamamışım.

Ama anlatırız,anlatırım...Aklı olan kimse beni karşına almazdı.Alanda kendi mezarını kendi kazardı, Ağalık yaptığım bu 10 yılın ilk yıllarında"Toydur,yapamaz " diyenlerin hepsi şimdi mezarda . Artık Mardinin en büyük Ağası ve en zengin işadamlarından biriyim. Zamanında arkamdan atıp tutanlar şimdi önümde düğme ilikliyorlar. Annem hep derdi ne oldum demiceksin ne olacağım diyeceksin.

Kol düğmeleri de kapatırken aklıma yine o kadın geldi. Gözleri ve dikduruşu bana annemi anımsattırmıştı. Tuhaftı. Hem de çok... Onu neden bu kadar çok merak ediyorun neden...

*****
BWM'mden inip deponun karşısında durdum. Eski ve ücra bir yerdeydi ,normalde çok kullanmazdım ama kullandığım zaman içinde pekte hoş şeyler yaşanmazdı.

Bu depoya giren kişi benim canımı sıkmışsa burdan kolay kolay sağ çıkamazdı, çıksada hayatına eskisi gibi devam etiremezdi ; acımasız değildim ben ama bu dünyada herkese merhamet gösteremezsin!

Yavaş ve sakin adımlarla deponun kapısına doğru yürüyordum. Beni gören adamlarım baş selamı verirken o sırada yanıma Kasım geldi. Beyaz gömleğine kan sıçramış elleriyse kanıyordu. Belliki ben den önce başlamıştı.

-Abi ben sen gelmeden o puştları yumuşattım .
Başımı tamam anlamında sallayarak kol düğmelerimi açıp kıvırmaya başladım. Bunları yaparken yüzüm donuk ve tepkisizdi. Öyle her şeye gülmezdim çünkü gülmeyi unutturmuşlardı, hatta en son ne zaman kahkaha attım onu bile hatırlamıyorum...

Deponun kapısını benden önce önümdeki adamlarım açtı bende girdim. Adımlarım boş depoda yankı yapıyordu. Bu adımlar buraya girenlerin eceli olurdu. Tıpkı şimdi ellerinden tavana asılmış bu iki it gibi. Benim adımlarımı işittikleri an titremeye gözleri korkudan nereye bakıcaklarını şaşırmıştı. Onlar başlarına gelecekleri tahmin ettiklerinden kendilerini savunmaya başlamış, bende bir sandalyeyi ters çevirerek oturdum ve onlara sadece tek bir bakış attım. Bu bakışım onların dut yemiş bülbüle dönmelerine yetti . Gözlerimle gözlerine baktım.

-Ağam içmiştik yemin ederiz içmiştik kafamız yerinde değildi. Aff-

Elimi havaya kaldırarak ikisini tekrar susturdum.

-Ben belliki derdimi size anlatamamışım . Kasım közü getir !

-Hemen abi.

Közü duyunca ikiside buz kesmisti çünkü közün olduğu yerde kan ve acı olurdu. Buna onlarda birkaç kez şahit olmuştu.

Kazım közü bir adamla beraber yanıma getirdi. Bende maşayla közü karıştırırken göz ucuyla onlara bakıyordum. Tirtir titriyorlardi. Şerefsizler kadına el kaldırırken baya cesur duruyorlardı.

-Kazım! Sırtlarını açın!

- Emredersin abi!

Bunu duyunca daha fazla kıpraşmaya başladılar . Yalvarmaya yakarmaya başladılar.

-Yapma abi, yalvarırız kulun köpeğin olalım abi!!!

Sandalyeden doğrulup ayağımla sandalyeyi hızlı bir şekilde ittim. Bunun üzerine sandalye yana sert bir şekilde düşmüştü. Maşayı elime alıp yavaş adımlarla arkalarına geçtim

OLUR MUYUZ?(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin