GÖLGEDEN KAÇIŞŞ

141 94 21
                                    

Pekala kimsin sen gölge? Aptal bir sırıtış ile yüzüne baktım.
"Ne oldu şaşırdın de mi?"
"Hayır zaten zeki bir kızsın"
Yüzüne gülerek baktım.
"Konumuza gelelim beni kaçırdın takip ettirdin beni suçlu gösterdin ve hatta başardın ama neden?"
"Sen Amerika'daki neden geldin?"
HADI BE BU O OLAMAZ DI
"Yoksa o sen misin?" Ellerini iki yana açtı
"Ta kendisi"

Gölge kahkahalarla güldü. "Ölüm benim için bir engel değil. Ben her zaman var olacağım."

"Neden bana bunu yapıyorsun?" diye sordum, sesim titriyordu. "Benden ne istiyorsun?"

"Senden sadece bir şeyi istiyorum," dedi Gölge. "Bana katıl."

"Ne?" diye haykırdım. "Asla!"

"Neden olmasın?" Gölge'nin gözlerinde şeytani bir parıltı vardı. "Birlikte dünyayı ele geçirebiliriz. Güçlü ve yenilmez oluruz."

"Ben seninle asla çalışmam," dedim öfkeyle. "Sen bir canavarsın."

"Belki de haklısın," dedi Gölge. "Ama sen de benden farklı değilsin. Sen de karanlığın içinde saklısın."

"Hayır!" diye bağırdım. "Ben senin gibi değilim!"
Ayağa kalkıp pencerenin kenarına geldim aslında çok da yüksek değil eh ben nerelerden atlamıştım burası pek yüksek kalmıyordu Aşağıya baktım. Yerdeki kaldırım sert ve soğuk görünüyordu. Bu yüksekten atlarsam ne olurdu? Ölür müydüm? Yoksa Gölge'nin dediği gibi, yenilmez bir güce mi sahip olurdum?

Bir an tereddüt ettim. Sonra, derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Gölge'nin sesini kafamdan uzaklaştırmaya çalıştım. Ben buyum, dedim kendi kendime. Ben güçlü ve bağımsız bir kadınım. Kendi kaderimi kendim çizerim.

Gözlerimi açtım ve kararlı bir şekilde pencereden atladım.

Bir an için, sanki havada süzülüyor gibiydim. Sonra, kaldırıma sert bir şekilde çarptım. Acı tüm bedenimi sardı ama ben daha çok bu durumdan mutluluk duyuyordum arkama son bir kere bakıp koşmaya başladım

"BEN TUTSAK KALMAM" diyerek haykırdım ve boş bir sokağa sapıp soluklandım. Ellerim kanıyordu ama bu çok da sorun değildi

Ellerimin kanını tişörtüme silerek karanlığın içine doğru ilerledim. Boş sokaklar sessizdi, sadece ayak seslerim yankılanıyordu. Nereye gittiğini bilmiyordun ama tek bir şey biliyordun: Gölge'den kaçmak zorundaydım. Otele gidemezdim beni bulur Emily'i çağıramazdım telefonumu aldılar silahım yok. 

Bir süre sonra, Gölge'nin beni takip ettiğini hissettim. Arkanı döndüğümde, onu karanlığın içinde gördüm. Gözleri parlıyordu ve bana doğru yaklaşmaya başlamıştı.

ben de ona doğru ilerlemeye başladım. Kalbim göğsümde gümbürdüyordu. Adrenalin damarlarımda akıyordu.

Sonunda, Gölge ile karşı karşıya geldim. 

"Benden uzak dur!" diye bağırdım. Şuan savunmasızdım ve elimden hiç bir şey gelmezdi. Gölge güldü. "Seninle savaşmaya değmez," dedi. "Sen zayıfsın ve ben güçlüyüm." dudaklarımın ucu kıvrıldı demek öyleymiş pekala ona istediğini vermeyeceğim. Elinde tuttuğu silahı bana doğrulttu ve bende bu sefer onun üzerine yürümeye başladım "Ne yaparsın beni mi vurursun? Vur o zaman" ben ilerledikçe o geriliyordu. Bakışlarımı gözünde kilitledim ve ani bir hareketle silahı alıp kabzasını yüzüne geçirdim ve bu sefer silahı ben ona doğrulttum. 

İkimiz arasında bir fark vardı ben beklemezdim sağ eline ve topuğuna iki el ateş edip silahı belimde bağladım ve silahı cebime atarak temkinli adımlarla ilerlemeye başladım. Aniden aklıma telefonum geldi ve geriye doğru koşup yanına geldim acı içinde kıvranıyordu ama benim için hiç bir şey ifade etmiyordu. Arka cebinden telefonumu alıp Emily'e mesaj attım ve beklmeye başladım. Kısa bir sürede geldiğinde olayı kısa bir özetle anlattım ve otele geçtik. Panoma baktım ve bu ülkeye neden geldiğimi hatırlamaya çalıştım konudan iyice sapmaya başladığımı fark ettim. Belkide Gölge benim aradığım kişiydi o anda eskilerden bir ismi hatırladım.

Hemşire... O bana Derin diye birisinden bahsetmişti belkide ortaklardı...

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin