"Ustam beni herkes sevdaya asi sanır
Oysa aşk beni nerde görse tanır
Hasret tanır zulüm tanır ölüm tanır
Yüzüm yüzümden utanır ustam"----------------------
Günümüz
Yatağıma yattığımdan benim için ayrılan misafir odasına çıktım. Bu Arif'in beni kovmasının daha acımasız anlatımıydı.
Oda bana gülünç derecede gösterişli ve çok büyük görünüyordu. Duş aldıktan sonra yorganın altına girdim. Kocaman yatak tarafından yutulduğumu, peluş malzemenin ortasında düzensiz bir uykuda debelendim. Yastığımı tuttum, parmaklarımı yumuşak kumaşın üzerinde çaresizce esnettim, bir sağa bir sola fırlatıp dönüdüm. Telefonumdan saate bakmak için ayağa kalktım. Neredeyse gece yarısı. Boğuk bir inlemeyle yüzümü yastığıma atarak, bütün gece sefaletimin içinde debelenmeye hazırlandım. Çünkü tek başıma bir bok kadar uyuyamıyorum. Ve bu Arif'in hatası.
Bunun farkına varmak beni doğrulmaya ve kenardan kendimi ayağa kalmama sevk etti, ayaklarımı döşeme tahtaları üzerinde sürüp Arif'in odasına doğru bir yol çizdim. Kutsal olmayan saatlerde yatağını işgal ettiğimdebana çok misafirperver olacağına güveniyorum çünkü şu anda onun kollarının sığınağına ihtiyacım var. Arif'i alıp biraz uyumaya odaklanmayı tercih ederim.
Parmak eklemlerim kapısının beyaz boyalı ahşabına bir, iki kez vurdum. Yanıt yok. Kapıyı aralayarak kendimi odaya bıraktım. Arif'in tek başına yattığını, ay ışığının omuzlarına döküldüğünü ve çarşaflara inci parlaklığı verdiğini görünce yüzümde hafif bir gülümseme oluştu."Arif," diye fısıldadım mahçup bir tavırla. Dağınık çarşafların arasından bakan çoraplı ayağa gülümsedim. Yıpranmış büzme ipli eşofman altı ve yüzümü içine gömmek istediğim yumuşak görünümlü tişörtüyle yatağın ortasında uzanmış durumda. "Arif," diye tekrar seslendim, sesim odada çok yüksek çıktı. Sessizlik. Arif uykulu bir ses çıkardı, hafifçe kıpırdandı, uykudan uyanma ihtimali karşısında kaşları uykulu bir şekilde çatıldı.
"Rahatsız ettiğim için özür dilerim," diye çaresizce konuştum, "ama, uh, uyuyamadım ve..." Arif sırtüstü yuvarlandı, parmaklarının eklemlerini gözlerine sürttü. "Ben sadece... Kalabilir miyim? Bu gece? Lütfen?"
Gözlerini açmadı, sadece sesime doğru kafasını çevirdi ve gülümsememeye çalıştı. Bu da herhangi bir davet kadar iyi bir davet. Yatağa doğru ilerledim, hoşnut vücudunun yanındaki siyah kumaşın içine gömüldüm, yastık ve çarşaf yığını içinde kıpırdanıp kıvranıp ona dönük bir şekilde kendimi ona doğru kaldırdım. Arif bir şeyler homurdandı, gerindi ve bana göz kırpmak için uykulu gözlerini açtı. Beni kovmadan önce burada ne kadar kalacağımı merak ediyorum. Benimle yatmayı kabul etmezdi. Kelimenin her iki anlamında da.
"Tatlı rüyalar Gülüm." Zaten onun burada olması bir rüya, çok güzel kokması, çok güzel görünmesi ve bu kadar -çok Arif- yanımda olması bir rüya olmasına yeterli.
Kolumda hafif bir hava esintisi var, küçük bir kahkaha. Arif, ellerini o koyu renkli, asi saç tutamlarının ve kirli çenenin üzerinde gezdirmeden önce parmak eklemlerini tekrar gözlerinin içine doğru kıvırdı. Boğazımı temizledim, sadece birkaç santim ötemdeki bu uykulu, gözlerini kırpıştıran adama karşı içimde istek ve hayranlık fırtınaları koptu.
Aramızda uçurum gibi boşluğu kapatarak anlına bir buse kondurdum. Arif gülümsedi, küçük, gergin bir gülümseme. Bu yüzden parmaklarını parmaklarımın arasına alıp onları birbirine dolayarak daha da şımardım. Elim onunkini saran sert ve nasırlı eller. Daha fazla istiyorum; Gece boyunca öpmek ve sarılmak istiyorum ama bu da güzel. Eli saçlarımın arasında dolaştı, parmakları nazikçe kafa derimin üzerinde geziniyor ve sanki birisi gidip boğazıma sıvı güneş ışığı döküyor ve göğsümde sıcak ve parlak bir şekilde birikmesine izin veriyormuş gibi geliyor. Cennet gibi, sıcak bir ten ve gülümsemeler ve pamuğun, tenin ve çarşafların yumuşaklığı.
![](https://img.wattpad.com/cover/354687309-288-k28130.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay & Güneş - ArCen
FanfictionBirisi Cenan'a mutlu olup olmadığını sorarsa, diğer kişiye kaşlarını çatarak bakar ve bunun herhangi bir soru için yeterli cevap olacağını bilirdi. Çünkü hayır, Cenan şimdi mutlu değildi. Cenan birkaç kelimeyle vasat bir güne başlamıştı ve değiştime...