"Gül ki sevgilim, gül ki gözlerin
Solmasın sakın aşk çiçeğim
Gel biraz bana, gel biraz daha
Arşa çıksın nağmelerin, bu sabah"Cenan'ın mırıldanarak söylediği müzik ile uyandığımda kolumu alışagelmiş bir şekilde soluma uzattım. Fakat kolum boşluğa, yatağın dolu olması gerektiği halde boş olan yerine düştü.
"Mmh," boş kısımdaki soğukluğu hissettiğimde mırıldandım. "Cenan?"
"Uyandırdım mı seni?" sesiyle beraber dışarıdan gelen yağmurun hafif sesini de duydum. Göz kapaklarımı karanlığa karşı zar zor açabildiğimde masanın loş lambası altında oturan Cenan'ın simasını zar zor seçebildim. Bakışları üzerimdeydi, hafif bir gülümseme yüzünü kaplıyordu.
"Ne yapıyorsun?" diyebildim. Kafamı tekrar yumuşak yastığımın üzerine bırakmak yerine yatağın üzerinde oturur pozisyone geçtim, boynum kafamı kaldıramayacak kadar kontrolüm dışıydı.
"Skeç," dedi tek nefeste. Cenan'ın gecenin bi körüne kadar masasında oturup skeç yazması çok normal bir şeydi. Genelde benimle beraber yazmaya koyulur daha çok verim aldığını söylerdi.
"Beni kaldırmadın?"
"Uyandırmak istemedim."
Tamamen uyanmak üzere olmaya başladığımda havada süzülen yağmur kokusunu ve sigaranın zar zor şeçilen kokusunu hissettim. Sigaranın kokusunu gidermek için camlardan birisini açmıştı. Odanın içi o kadar sıcaktı ki dışarıdan gelen soğuk havayı hissetmemiştim bile.
"Beraber yazalım." yerimden kalkamaya kalkıştım ama Cenan benden önce davranarak ayak ucumuzda duran masadan kalkarak yatağa doğru yürümeye başladı.
"Hayır, hayır yatağa geri dön."
"Sende gel," göğüsüme elini yaslayarak yatağın üzerine geri itmeye çalıştığında karşılık olarak kedime çektim. Üzerine sinen sigara kokusu buram buram geliyordu. Dışarıda yağmur yağdığı için olması gerek balkonumuzda içmemişti.
"Tamam," onayı aldığımda yana doğru kendimi attım, Cenan hemen yanıma doğru uzandı. Bayık bakan ela gözleri açılmış karanlığın altında parlamıştı.
O ela gözleri ne kadar çok görsem göreyim hala ama hala beni gördüğünde parlıyordu. Sanki içerisinde yüzlerce yıldız saklanmış gibi.
Yavaş yavaş, neredeyse tereddütle aramızdaki mesafeyi kapattım, gözlerimi hedefime sabitlerken göz kapaklarım yarıya indi. Dudaklarım onun yumuşak, tanıdık çiftine değdiğinde keskin bir nefes aldım. Sonra yavaş, nazik bir öpücükle onunkine doğru kayarak hareket etti. Sevecen ama şehvetten etkilenmeyen: dikkatli fakat kontrol edilemez.
İçten içe korkuyorum çünkü bu baştan çıkarıcı adama acı verici bir şekilde aşık olduğumu biliyorum. Bütün kararlılığımı eritiyor; Ayaklarımın yerden kesilmesinden kendimi koruyabilecek hiçbir yolum yok.
"Uyu hadi." diyor elleri yüzümü kavrayıp anlıma tatlı minik bir buse kondurarak. Tamamen dokunuşu altında eridim.
İçimi çektim, eli şakağımı okşamak için havaya kalktığında, dudağımın kenarının şakacı bir sırıtışla yukarı kalkmasına engel olamadım. "Çok fazla uyumamı istiyorsun, yoksa bir mektupla gizli gizli kaçacak mısın?"
"Tüm olayı çok hızlı çözdün," ela gözlerini gözlerimin hizasına getirebilmek için yatağın ucuna doğru kaydı. "şimdi nasıl gideceğim?" şeytani bir sırıtışla gözlerimin içerisine baktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/354687309-288-k28130.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay & Güneş - ArCen
FanficBirisi Cenan'a mutlu olup olmadığını sorarsa, diğer kişiye kaşlarını çatarak bakar ve bunun herhangi bir soru için yeterli cevap olacağını bilirdi. Çünkü hayır, Cenan şimdi mutlu değildi. Cenan birkaç kelimeyle vasat bir güne başlamıştı ve değiştime...