6. CAFE DE FLORE

3.4K 560 384
                                    

Herkese iyi Ramazanlar dileriim <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkese iyi Ramazanlar dileriim <3

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım, iyi okumalar ❤️

❄️

Louvre Müzesi'ne girene kadar kırk dakikadan fazla süre sıra beklememiz gerekmişti. Cesur şanslı olduğumu, normalde gelenlerin çok daha uzun süre beklemek zorunda kaldığını söylemişti. Yine de kırk dakika soğukta beklemek vicdan azabı çekmeme neden olmuştu. Ne de olsa kimsenin benimle bu soğukta bekleme zorunluluğu yoktu. Hele ki aynı gün içerisinde tanıştığım birinin.

Şimdi saat 12.17'ydi.

Kırk dakika yalnızca beklemek gibi sıkıcı bir şey yapmış olmamıza rağmen zaman bana su misali akıyor gibi geliyordu. Hep böyle olurdu. Bitmemesini istediğiniz zamanlar, günler, anlar göz açıp kapayıncaya kadar akıp giderdi. Ben bugünün bitmemesini diledikçe zaman çabucak geçip gidecek, yarın bir anda kendimi Türkiye'de bulacaktım.

Düşüncelerimin bugünü gölgelemesine izin vermek istemiyordum fakat sık sık bakışlarım bir yere daldığında kendimi düşünmekten alıkoyamıyordum. Cebimde uçak moduna alınmış bir şekilde duran telefonuma yüzlerce arama ve mesaj geldiğinden en ufak bir kuşkum yoktu. Saatler geçtikçe, ben o telefonu açmadıkça bana olan öfkelerinin arttığının da farkındaydım.

Her şeyi yarına erteliyordum da yarını ne zamana erteleyecektim acaba? Ne kadar kaçabilecektim sanki?

"İşte," diyen bir ses duyduğumda irkildim istemsizce. Yanıbaşımdaki bedenden gelmişti bu ses, Cesur'dan. "Louvre Müzesi'nin gözdesi."

İrkildiğimi fark edince hafifçe çatıldı kaşları. "Dalmışım," dedim gülmeye çalışarak. Gösterdiği yöne doğru baktığımda duvarda, çok katlı bir camın arkasında duran Mona Lisa tablosunu görmüştüm. "Mona Lisa tablosu." dedim heyecanla.

Hemen kameramı kavrarken Cesur "Sanata ilgilisin galiba?" diye sordu.

Tablonun fotoğrafını çekerken yanıtladım sorusunu. "Pek sayılmaz aslında. Tarihi eserleri seviyorum sadece." Çektiğim tablo fotoğrafını incelerken eklemiştim. "Sen?"

"Ben de pek sevmem. Senin aksine tarihi eserlerle de pek ilgilenmem. Louvre Müzesi o yüzden bana çok sıkıcı gelir." Ciddi mi olduğunu anlamak için kafamı kameradan kaldırıp bakışlarımı yüzüne çevirdim. Ciddiydi.

"Ya," dedim. "Söyleseydin keşke. Gelmezdik buraya, beklemezdik o kadar." Sıkıcı bulduğu bir yeri gezmek için benimle ne kadar beklemişti üstelik.

"Rehberim ben unuttun mu?" dedi alayla. "Benim keyfime göre değil senin keyfine göre geziyoruz."

"Çakma rehber." diye mırıldandım aynı alayla. "Kendini fazla kaptırdın bu rehber olayına."

GECE YARISI DÜŞLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin