☀︎

62 16 50
                                    

⋆。‧˚☀︎˚‧。⋆

"Atsushi-kun! Güneşim gelmedi mi bu gün?"

Atsushi, Lucy'nin kucağındaki kitapları aldı ve raflara yerleştirmeye başladı.

"Birazdan gelir Dazai-san."

"Sabredemiyorum ki!"

Lucy, Dazai'ye yaklaşıp kolunu cimcikledi.

"Adamcağız hele bir senin yüzünden gelmeyi bıraksın, o zaman görürsün."

Dazai kahkahalar atarken Lucy'den kaçmaya çalışıyordu. Bir yandan da Atsushi, Lucy'ye sakin olması için yalvarıyordu. Sonunda içeriye Kunikida girdiğinde, üçü de bir an duraksıyor ve Dazai ciddiyete bürünüp Kunikida'nın koluna giriyor.

Boğazını temizledi;

"Bu hafta hangi kitabı bitirdiniz Ìlios-san?"

Kunikida içeriye girer girmez Dazai'nin ilgisine boğulacağını tahmin etmediğinden bir an afalladı ve ona boş boş bakındı.

"Emsalsiz şair. Bir kitap değil de yazarın şiirlerinin derlemesiydi."

Kunikida etrafını seyretti ve sonra içeriye yürürken koluna huzurla sarılmış Dazai'ye geri çevirdi meraklı bakışlarını.

"Bu saat gelmeniz için çok erken değil mi? Benden bir saat kadar sonra geliyordunuz hani?"

Dazai, Kunikida'nın koluna başını yasladı ve gülümsedi.

"Aslında, bu gün benim doğum günüm.."

"A-ah aklımdan çıkmış... Aileniz ile kutlayacaksınız zannediyordum?"

"Akşam evet, şimdimi Güneş'im ile kutlamak istiyorum. Sizinle."

Lucy ve Atsushi, eğilip kütüphanenin ortasına doğru adımlayan çifte selam verdikten sonra işlerine dağıldılar.

Ardından Dazai, Kunikida'nın gözlerine dikkatlice bakarak sordu;

"Rahatsız görünüyorsunuz Ìlios-san, bir şey mi var?"

"Saçma bir tasa."

"Kulağım seğirmez, dinlerim."

Kunikida, Dazai'ye baktı uzunca. Ardından ince bir tebessüm sundu arkadaşına.

"Lüzumsuz diyorum ama. Boş yere başınız şişer, zaten umursamazsınız."

Beraber bir masaya oturduklarında Dazai'de gülümsedi.

"Ona da ben karar vereyim duyduktan sonra. Hâşâ tanrı değilsiniz nasıl bilebilirsiniz benim tepkimi, değil mi?"

Kunikida bakışlarını kaçırdı.

"Sizinle tanıştıktan bir ay kadar sonra başladı. Şiirler ve mektuplar aldığım bir dönemdeyim, onlardan bol bol aldığım bir dönem."

"Kimden?"

"Bilmem."

Bir kaç saniyelik bir sessizlikten sonra Dazai devam etti ilgiyle.

"Ne tür şiirler, mektuplar bunlar?"

"Aşk-ı ikrar yazıları tabir-i caizse."

"Hayalleri süslersiniz Ìlios-san. Şaşırmadım seveninize."

"Ancak çok da ciddi geliyor kulağa. Aşkından yanarmış, erirmiş gibi bir hali var. Beni sevebilecek biri neden böyle yapsın?"

"Çok âşıksa yanar, erir zaten. Belki de çoktan ölmüştür bile içinde. Ölü mektuplar, Güneş'e. Ölü bir sevgiliden-"

"Ama ben incitirim bu kişi kimse. Ölmüş diyorsanız daha da vahim o zaman."

"Aşktan ölmek de iyi bir yol aslında. Efsanelerin birinde, güller ve kiraz çiçekleri ile yolculanırmış cesetler; eğer aşktan ölmüşse ruhları."

"Yine de sevmesin bu kadar korkağı beni, bu kadar gurursuzu da."

Dazai kolunu masaya yasladı ve çenesini eline yasladı. Hayranlıkla seyretti Kunikida'yı.

"Demeyin öyle, elbet bir gün çıkar karşınıza, korkusunu yendiğinde; gururuna sahip çıktığında."

⋆。‧˚☀︎˚‧。⋆

dead letters to sun | kunizaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin