☀︎

64 14 22
                                    

⋆。‧˚☀︎˚‧。⋆

Yarın yok,
Ve bir gün daha sonrası.
Kavuşamazsam sana daha,
Nasıl böyle yaşarım..?

Senim yok benim de,
Yani nefesim ve canım.
Elbet bir gün eminim,
Eminim ellerini öyle tutacağım.

Ah anlatamam,
Nasıl da muhtacım.
İnanır mısın,
Sözde arkadaşınım...

⋆。‧˚☀︎˚‧。⋆

"Ah hayır hayır, normalde daha edebi şeyler yazıyor. Bu biraz... İp ucu verir gibi. Kendisindrn bahsetmiş sanki."

Dazai elindeki kağıda pek dikkatini vermeden sadece Kunikida'yı seyrediyor, onu dinliyordu.

"Ama tanınmak istemediğini zannetmiştiniz Ìlios-san?"

"Zannetmiştim. Eğer saklanmak istemese, neden anonim olarak yazsın ki, aman!"

Dazai kahvesinden bir yudum alıp Kunikida'nın gözlüğünü kendine taktı ve sandalyesinde geriye yaslandı.

"Belki de sizin onu bulmanızı istiyordur."

Duraksıyor;

"Ah ah yada!;"

Gözlüğü masaya geri bıraktı ve Kunikida'ya yaklaştı.

"Yada merak etmenizi istiyor!"

Kunikida, kibarca Dazai'yi yerine ittirdikten sonra gözlüğünü alıp tekrar kağıda döndü.

"Merak etmemi mi istiyor?"

"Bir yerde okumuştum; merakınızla manipüle ediyorsa ya sizi?"

"Yani... Sanmam... Uff lütfen Dazai, odaklan!"

"Daha önceki yazıları da gördüm Ìlios-san. Bu kişi her kimse, sizi çok seviyor olmalı."

"Sevmek ne kelime, az bile kalır..!"

"Takıntı desek olmaz bile abartı..."

"..."

Dazai kağıdı katlayıp, Kunikida'nın gömleğindeki cebe koydu. Hemen ardından da elindeki fincanı onun dudaklarına yaklaştırıp, kendi kendine kaşlarını çattı.

"Ahh kıskandım şimdi. Arkadaşımı nasıl benden çok severler! Sevemezler!"

Kısa bir zamanda bu kadar yakın olmaları, bazen Kunikida'yı rahatsız etse de; okuma tercihleri ve damak zevkleri yakın olduğu için çok da yadırgamıyordu. Üstelik tahminlerine göre, Dazai üsluplu ve nüfuslu bir ailenin çocuğuydu. Bu yüzden de biraz güveniyordu ona... Etrafında böyle asil ve zarif insanlar olmalıydı aklınca...

Kunikida, dudakları önündeki fincandan bir yudum aldı. Ancak garipsemeden edemedi, çünkü genelde Dazai'yi elleriyle besleyen o olurdu. Asilse de, zarifse de kişiliği lekesi; çocuk gibiydi, ilgi severdi -ondan gelecek en ufak ilgiyi dahi.

Kunikida, kırmızı mendili ile dudaklarını sildi.

"Gurursuz bir kadın olsa gerek."

Dazai afalladı ve fincanı masaya geri indirdi.

"Nasıl bu kadar eminsiniz, kadın olduğundan?"

"Lütfen, bir erkeğin tercihi olacağıma da inanamam."

"Neden olmasın, sahi?"

"Çok ters, saçma. Etik değil bir kere, sizce de öyle değil mi?"

"Hm hm... Yine de kadın olsam, sizinle evlenirdim."

"İnce iltifat, ben olsam ben de benimle evlenirdim."

İltifat değildi ki, itiraftı Dazai'nin sözleri. Güya, bu akıllı adamın sezgileri kuvvetli ve tahminleri yerindeydi. Yine de, hiç yaklaşamamıştı yazıların sahibine, ki, çoktan tüm erkekleri es geçmişti...

"Ayıp olamasın ama, tekrar izin rica edeceğim sizden. Saat geç oluyor, ahali merak etmesin."

"İzin sizin, iyi geceler."

"İyi geceler, iyi geceler, güneşim."

⋆。‧˚☀︎˚‧。⋆

dead letters to sun | kunizaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin