GARDİYAN BAŞI BEN GELDİDĞDĞDĞSİM. Bir tık random gibi durdu ehe. Beğenmeyi ve yorum atmayı unutmayınn.
Bölüm Şarkısı: Ashe-Moral Of The Story
Levlâ AdaSabahın ilk ışıkları yüzüme vurmak zorunda mıydı? Esneyerek gözlerimi ovuşturdum. Yavaşça oturma pozisyonuna gelirken hafif öksürdüm. Eyvah, hasta olduysam yandım. Yavaşça ayağa kalkıp ilk işim lavaboya gitmek oldu. Lavabodaki işlerimi hallettikten sonra geri odama döndüm. Panduflarımı ayağıma geçirip içeri doğru yürüdüm. Salona girdiğimde sessiz sakin olan ev halkına baktım. Vay canına, ilk defa sessizlerdi. Neyse, dur şimdi bu an bozulacak. Babamın çayı bittiğinde hem ona hem de kendime çay doldurmak için ayaklandım. Mutfağa ilerleyip çaydanlığı koyduğum sırada yine başım döndü. Gerçekten hamile olduğumu düşünüyorum artık. (Yazardan-KIZIM DUR, DAHA ORALARA GELMEDİK NE DİYORSUN?) Kendimi s***tim sanırım... Tamam, çok abartıydı bu. Çayları doldurup yavaşça ilerlediğimde birini babama diğerini de kendi önüme koydum. Çayımı höpürdeterek yudumlarken aklıma bugünkü milli maç geldi. Lanet olsun ya, bugün dersim de var. Gerçekten oturup ağlayacağım. Neyse, hasta oldum bahanesiyle maç izlerim. (Yazardan-Hepimizin klasik bahanesi) Yemeğimi yiyip kalktım. Şu sıralar hiç yemek yiyesim bile yoktu. Odama geri döneceğim sırada babamın seslenmesiyle duraksamıştım. Beni odasına çağırdığında derin bir nefes alıp yanına doğru ilerledim. Odaya girdiğimde sakince gözlerimi ona çevirdim.
Ediz: "Evet, Levlâ, bu şekilde nereyi düşünüyorsun? Hangi üniversiteyi istiyorsun?"
Evet, bu konuyu açıp tartışmak istediği kesindi. Derin bir nefes alıp verirken bakışlarımı kaçırmıştım. Doğruları söyle Ada. Çekinme, yine tartış. Tartış ve hakkınla kazan. Dudaklarımı sakince aralayıp konuşmaya başlamıştım.
"Sinema, Televizyon istiyorum. O olmazsa da sınıf öğretmenliği. Ama ilk hedefim Sinema, Televizyon. Sen istemiyorsun ama bu benim geleceğim ve hayalim. Yine aynı konudan tartışacağız. Gideceğim, istiyorum."
Babam gözlerime baktığında umutsuz vaka olduğumu düşünüyordu. Gerçekten öyle miydim? Hayır, değildim. O bana cevaplarını bakışlarıyla vermişti. Gözüm dolduğunu hissettiğim için hızlıca odadan çıkıp gitmiştim. Kendi odama geldiğimde sadece ağlamak istemiştim. Elime telefonumu alıp ilk aklıma gelen kişiyi aramıştım. Altay Aral... Aramayı açmasını beklerken açmamıştı bile. Her aramama cevap veriyordun. Şimdi neden açmıyorsun? Sana ihtiyacım varken sen de gidecek misin hep böyle? O açmayınca kızlara ses kaydı atmıştım. Ses kaydını atıp telefonumu kenara bırakmıştım. Kafamı toplamak istiyordum. Bunu yapamayacaktım ama denemek zorundaydım. Umutsuz vaka olarak biliniyordum. Babam beni böyle görüyordu. Ben umutsuz vaka değildim. Ben sadece hayalimi yaşamak istiyordum. Ağlamam şiddetlenmişken kendimi sakinleştirmek için her yolu denemiştim. Fakat hiçbiri işe yaramamıştı. Kızlardan bir sürü mesaj gelmesine rağmen bakmak bile istememiştim telefona. Kafamı yastığa gömüp sadece uyumak istiyordum. Sadece uyku...
~~~~~~
Altay Aral
Son antrenmandayız. Ülkemize kupayı getirmek için son antrenmanımızı yapıyoruz. O kadar sıkı çalıştık ki tek amacımız o kupayı eve götürmek. Antrenman bittiğinde soyunma odasına doğru takımla ilerliyorum. Kadro belli, ben kaledeyim. Soyunma odasında taktiklerimizi konuşurken telefonum çalıyor. Telefonu elime aldığımda Ada'nın aradığını görmüştüm. Tam açacakken içeri giren teknik direktör yüzünden sessize almak zorunda kalmıştım. Onun konuşmasını dikkatlice dinlerken telefonun kapandığını duymamıştım. Umarım önemli bir şey yoktur Ada. Eğer varsa ve geç öğrenirsem kendimi affedemem. Ona hala doğruları söyleyemedim. Keşke söyleyip rahatlayabilseydim. Ama şu durumdayken daha da zor. Gerçekten ona da zarar gelmesinden korkuyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENLENİYOR | Oyun Bağımlısı
Novela JuvenilMiusa: "Zaman zaman zaman... Neyin ne zamanı var Aral?" Fairytale: "Sana kendimi açmamın zamanı var." Miusa: "Yoksa İngiltere prensi misin?" Fairytale: "Değilim, ama belki de farklı biriyim." Kimliğini benden gizlemek zorundaydı. Bu durum ne kadar s...