RAMAZAN GELDİ AYOLL. Ama bu yine de bölümsüz kalacağınız anlamına gelmeszz. Oy atıp yorum yapmayı unutmayınnn.
Bölüm Şarkısı: Güneş-Suçlarımdan Biri
Levlâ Ada
Aral evden çıktıktan sonra ben de peşinden hazırlanıp evden çıktım. Gerçekten arkadaşımın abisiyle nasıl çıkıyordum, fikrim bile yoktu. Gerçi Meri buna benden çok sevinirdi, çünkü karı beni evlendirmek için çabalıyordu. Neyse, neyse... Gidip dışarıdan almam gereken ihtiyaçlar vardı. O yüzden erkenden kalkmıştım. Çarşıya doğru geldiğimde karşımda bir grup genç gördüm. Ah be, küçüklüğüm geldi aklıma. Gezi yaptığınız günleri özledim. Yaşlandığımı fark ettim ve ben 23 Mayıs'ta 21 yaşıma girecektim. Gerçekten imdat! Tam gelen mesaja bakacağım sırada bir kız ile çarpıştım. Yere düşmemiştik ama bir hayli sert bir çarpışma olmuştu. Karşımda gördüğüm kişi ile şok oldum. Ağzımı açıp tek bir kelime edebildim: "Meri?"
Meri: "Ada?" Siktir git, gerçek olamazsın! O sırada Meri kafama geçirmeye başlamıştı. "OROSPU DUR DUR NAPIYON!" Durup bana baktığında fark etmişti vurduğunu. Sonra tekrar konuşmaya başladı:
Meri: "İntihar etmeye kalkıştığın içindi bu vuruşlarım. Ama yine de ÖZLEDİM SENİ EŞEK."
Öyle bir sıkı sarılmıştık ki sanki kemiklerimiz kopacak gibiydi. Birbirimizden ayrıldığımızda aynı anda konuşmuştuk. Gülerek birbirimize bakınca ilk Meri başlamıştı konuşmaya: "Kızım neler neler oldu, kafeye gidelim anlatacağım."
Neler oldu acaba Meri hanım? Neyse, hadi dediğiniz gibi olsun. Birlikte kafeye doğru geçtiğimizde kahvelerimizi sipariş etmiştik. Heyecanlı heyecanlı birbirimize bir şeyler anlatırken sanki uzun süredir buluşmuyormuşuz gibiydik. Meri asıl bombayı patlatmak için heyecanlı heyecanlı hazırlanmıştı: "Bir tane çocukla konuşuyorum. Çok çok yakışıklı ama çok şerefsiz. İsmi Burak ve gerçekten çok yoruyor beni. Çocuk 23 yaşında ve hani okulunu bitirmiş, mezun olmuş biri."
Meri'ye attığım sert bakışla bakmıştım. Kızım, kendinden 4 yaş büyük birini nereden buldun hay aq? Hadi tamam, buldun o da sorun değil. Sonuçta reşitsin (19 Yaşında arkadaşımız) ve normal bir şey. Bre amına kodum şerefsizse niye peşinden koşuyorsun? "Hadi bak, yaş muhabbetini geçtim. Olabilir hani, reşitsin sorun değil. YA GERİZEKALI ŞEREFSİZSE NİYE PEŞİNDEN KOŞUYORSUN? Ayrıca bu çocuğun soyadı ne?" Meri dudak büzüp bana bakmıştı. Hayır, kedi değilsin sen, kendine gel Büge. Böyle affettiremezsin kendini. Derin bir nefes alıp gözlerine bakmıştım. "Hay tamam amına koyim tamam. Ya Meri, bir şey diyeceğim ama kızma olur mu?"
Meri: "Eğer ölümle alakası değilse sorun yok. Dökül aslan parçası."
Ellerim istemsizce oynamaya başlamıştı. Karşısında olduğum için strese girmiştim. Eminim ki kızmayacaktı, bunu biliyordum. Ama bir düşünün, arkadaşınız abinizle çıkıyor. Gerçekten aşırı tuhaf bir durum. Tamam, söyleyecektim, yoksa kaçarım yoktu. İllaki bir şekilde öğrenirdi. "Ağabeyin ile sevgiliyim Meri." Bunu dediğimde büyük bir tepki beklerken bana gülerek bakmıştı. Ne yani, yalan mı söylediğimi sandı? Yoksa...
Meri: "Ben bunu zaten biliyordum ki. Ağabeyimi X uygulamasına sokan benim. Seni bulmasını da sağlayan benim. Sadece ben değilmişim gibi davrandım. Sonunda o ergen de evleniyor oh be."
Bir dakika bir dakika ne? Bana dediğine göre öyle değildi. Yani Aral kendisi bulmuştu uygulamayı. Nasıl oluyor da Meri yardımcı oluyordu ki? Şaşkın şaşkın ona bakarken anlatması için "Nasıl yanı?" diyebilirmiştim.
Meri: "Yaz tatilinde yanıma geldiğin günü hatırlıyorsun değil mi? İşte o gün sen eve dönerken, yani otobüs durağına dönerken sanırım araba çarpıyordu. İşte ağabeyim elinde bir kediyle geldi ve olayı anlattı. Biliyorsun ben ağabeyimle ayrı evde kalıyorum. Sonradan senden de aynı olayı duyunca anladım. Sonra işte ben buna dedim böyle bir uygulama var, indir yükle. Bu ilk başta mırın kırın edince ben de uğraşmadım. Sonra karşısına reklam olarak pat çıkmış. Ama o sunucuların linkini benden aldı. Ben de sanki bilmiyormuş gibi davrandım."
Anlattığı her kelimeyle ayrı bir şok yaşıyordum, ne diyeceğimi bile düşünememiştim. Kız resmen aşk doktoru olmuş, yeni öğreniyordum. "İyi de bana ya da ona niye çaktırmadın? Ya da bunu geçtim, hiç mi korkmadın? Ağabeyim elden gidiyor diye?" Gülerek bana bakmıştı. Gerçekten amacı ağabeysini evlendirmek miydi yani? Hayır canım, öyle değildir. Kahvesini yudumlarken konuşmaya başlamıştı.
Meri: "Yok be Ada, ağabeyimin yaşı gelmişti. Yaşını geçtim, onun gözlerinde aşkı gördüm. Gerçekten seni çok seviyor. Ne kadar dışarıdan imkansız biri gibi görünse de benim ağabeyim öyle değil. Emin ol, hayatında çok mutlu olacaksın. Sınav çalışmaları nasıl?"
İçim rahatlamış bir şekildeydi artık. En yakınımla konuşup bu konuyu halledebilmiştim. Kahvemi yudumlarken çalışmalarımı sorunca dudak büzmüştüm. Gerçekten zor geçiyordu ama bir şekilde çabalıyordum. "Yani iyi geçiyor. Gerçi sana şeyi anlattım mı? Bu salak ağabeyin evime gelip babamın karşısına çıktı. Üstüne de laf soktu. Meri gülmeye başlamıştı. Ağabeysinin ne kadar dobra olduğunu anlatmaya başlayınca göz devirmiştim. Gerçekten bu çocukla evlenemezsem bunun çenesi yüzünden olacak. Bir de üstüne iki kez öpemediğini söyleyince Büge gerçekten yarılıp yere düşmüştü. BU KIZ BENİ REZİL EDİYORDU İMDAT.
Meri: "Ay öpemedi mi bir de? Ay onun içine ne oturmuştur bu. Yani acısını çıkartır ha söyleyim."
Yok yok, çıkartmaz değil mi? Yok bee, yapmaz öyle şeyler... TIRSMADIM DEĞİL BU ARADA YANİ. Göz devirip dil çıkartmıştım. "Zor yalnız o." Meri'nin Aynen aynen bakışları sonrası yerimde kıpranmıştım. İmdat yani aa.
Bir süre sonra kahvelerimizi bitirip ayrılma vakti gelmişti. O otobüsüne binip giderken ben de evime doğru ilerlemeye başladım. Eh, kürkçü dükkanına geri dönmek gerekiyordu. Eve girdiğimde kendimi odaya atmak için hazırlanırken içeriden duyduğum babamın sesiyle mecburen içeri doğru gittim. Babamın iyimser olmayan bakışlarını fark edince bir şeyler olacağını anlamıştım bile. Sakince koltuğa oturup derin bir nefes aldım. Gözlerimi yere çevirdiğimde ne diyeceğini düşünmeye başladım. Umarım kötü şeyler deyip aynı şeyleri yaşamazdık.
Ediz: "Aral ile arandaki yaş farkının farkındasın değil mi? Senin statün ve onun statüsü de bir değil. Ben seni yolda bulmadım Ada. Tek bir yanlışın da affedilmez. Şimdi sadece sınavına odaklan hadi."
Tamam, belki de o kadar kötü geçmemişti. Yavaşça ayağa kalkıp sadece kafamı salladım. Odaya doğru ilerleyip sakince girdim. Gerçekten sakince girdim. Fakat Umay Hanım aniden uyanıp cırlamaya başladı. Eh, o öyle cırlamaya başlayınca ben de artık susmayıp benden kısa olduğu için elimi saçlarına götürüp çekiştirmiştim. Sinirle nefes alıp veriyordum artık. Bu konuda da gerçekten bazı şeyler aşılmıştı. Bu sefer de saçını çektiğim için cırlayınca daha çok çekmiştim. "Bak artık sabrımı zorluyorsun yeter. Bazı şeylerin bir sınırı var hanımefendi. Ben zaten sinir hastası biriyim, beni yorma. Seni zaten öldürmek istiyorum, elimde kalma olur mu?" Tabii ki bu bağırış sonrası babamlar da başımıza toplanmıştı. Annem beni kendine çekerken bakışlarım babamdaydı. Annemin "İşte benim kızım" bakışları varken babamın o bakışları yoktu. Ağabeyim tüm olaya sonradan dahil olmuştu. Ağabeyimin o şok bakışları beni benden alırken sadece omuz silkmekle yetinmiştim. Umay'ı içeri yani salona yolladıkları sıra üçüne de bakmıştım. Ağzımı açıp tek bir şey dedim: "Ben bir şey yapmadım." Aynen Ada, kesinlikle yapmadın. Babam sinirle üstüme yürüyecekken ağabeyim ve annem engel olmuştu. Babam içeri doğru giderken peşinden ağabeyim de gitmişti. Annem yanaklarımdan öpüp resmen tebrik ediyordu beni. O da sanki hiçbir şey olmamış gibi salona giderken derin bir nefes aldım. Yatağıma sakince oturup olanları düşünmeye başladım. Hayır, hangi cesaretle bir anda daldım bilmiyorum ama işte dalmıştım bile. Elime bir kitap alıp okumaya başladım. Salondaki gürültüyü umursamadan sadece kitabıma odaklanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZENLENİYOR | Oyun Bağımlısı
Roman pour AdolescentsMiusa: "Zaman zaman zaman... Neyin ne zamanı var Aral?" Fairytale: "Sana kendimi açmamın zamanı var." Miusa: "Yoksa İngiltere prensi misin?" Fairytale: "Değilim, ama belki de farklı biriyim." Kimliğini benden gizlemek zorundaydı. Bu durum ne kadar s...